Müziğin eğitimi ile başladık Akademik Akıl’daki yazılara. Bir çok destek aldım, destekleyenlere tekrar teşekkür ederim.
Müzikoloji ve müziğin eğitimi içinde bulunduğum 30 yıla göre, bir akademisyen nasıl olmalı sorusuna cevap hemen hemen diğer akademik alanlarda olan ideal akademisyen tipolojisinden farklı olmayacaktır. Fakat, bu idealler farklı durum değerlendirmesi yapmama engel değildir.
Nasıl Bir Akademisyen?
Akademisyen, toplum kültürünü içinde, kendi alanında yetkin bilgilerle donanmış, donanımlarını eğitimle gelecek nesillere aktarabilen, meslektaşlarının başarılarını kıskanmayan, onları tebrik etme ahlaki yüceliği gösterebilen, gelecek nesillere örnek insan olmalı. Ahlaklı deyince nasıl yani demeyin. Toplumların ortak ahlaki ve dini değerleri olduğunu biliyoruz. Devletler, bu ahlaki ve dini ortak değerlerin üzerinde yükselmektedir. Bırakın yeni modern söylemlerin doğru izafidir saçmalıklarını, doğru eğer gelenekten de geliyorsa yine doğrudur. Doğru, hikmettir. Hikmet Müslümanın yitik malıdır.
Akademisyen, toplumu eğitirken, diğer taraftan devleti temsil ettiği için gerekli uyarıları yapmaktan çekinmemeli. Fakat öyle mi? İşte şimdi farklı bir bakışla akademisyen nasıl olmalı konusuna geçiyoruz.
Akademisyen Başarıları:
Akademisyenin başarıları takdir edilmeli. Kim tarafından? Devletin kurumları tarafından. Sık sık değişen siyaset yelpazesine kurban giden akademisyenler olmamalı. Maalesef akademisyenin kendi desteklediği siyasi organlar tarafından bile başarıları gölgeleniyorsa ortada bir problem var demektir.
Akademisyen çöpçü konuma düşürülmemelidir. Akademisyen, devletin katip memuru, bekçi memuru, görev memuru değil, akademik personeldir. Bu bilinçle yaklaşım sergilemeli, değerlendirmelidir. Onun işi bilimdir, bilimin yeniliklerini takip etmektir, yenilikleri gelecek nesillere aktarmaktır.
Akademisyenin başarıları, ülkeyi temsil eden sporcuların başarıları kadar değerlidir. Birileri görmüyorsa, devletin kurumları görmeli, ödüllendirmeli. Yoksa bir akademisyen kendisini ne kadar gösterebilir?
Akademisyenin projelerini desteklemek istemeyen kurum temsilcileri, biz size maaş vermiyor muyuz diyecek kadar ileri gidiyorlarsa, ortada bir sorun var demektir. Ve bu sorunun ucu kurumlardan siyasete kadar uzanmaktadır.
Akademisyen İçin Zorunlu Bilgi:
Her bilim için bibliyografyanın önemi akademik alanda çok iyi bilinmesi gerekir. Ülkede alan bibliyografyalarının önemini hala anlamamış akademisyen kişiler, kurumlar varsa akademisyen eğitiminde bile sıkıntı var demektir. Dijital indeks anlayışı, hala bibliyografyaların yerini tutmuyor maalesef. Belki bir gün tutacak, ama o zamana kadar bazı alan çalışan akademisyenlerin değerleri yeterince bilinmeyecek, takdir edilemeyecek. Özellikle müzik alanı. Önlem alınmalı değil mi?
Akademisyenlikte Değişim:
Bütün dünyada bir değişime zorlanmaktayız. Bu zorlamada akademisyenler, özellikle ortada kalmış akademisyenler; yani öncüler, ortadakiler ve yeniler sıralamasına göre ortadakiler, eski sisteme göre yetiştiler, eski sisteme göre çözümler öğrettiler, kurumların başına getirilen öncüler tarafından kendilerinin de yeterince bilmedikleri yeni sisteme/ sistemlere(!) ayak uydurmaya zorlanıyorlar. Bir akademisyenden, hiçbir eğitim ve mali destek verilmeden pek çok görev isteniyor. Huda-yı nabit!
Google, wikipedia bilgileri ile ders veren akademisyen gerçek akademisyen değildir diye sağda solda konuşulmaktadır. Buna karşılık google, wikipedia veya online siteler bilgileri benden alıyor bundan haberiniz var mı? bana veya benim gibi bilgi üreten akademisyenlere karşı tutumunuzu gözden geçirmeniz gerekmez mi? Kurumların başına getirilenler, yoksa akademisyen değeri nedir bilmiyorlar mı? Sahtekarla, bilgi üreteni ayırt edemiyorlar mı?
Akademisyenin Şartları
Bütün olumsuzluklara rağmen, yaşadığımız felaketler ortada. Bu ülke bizim, üzerinde yaşadığımız ülke bizim. Birbirimizi kıskanmadan, başarılarına gölge düşürmeden, birbirimizi destekleyerek, birbirimize nankörlük etmeden, birbirimize saygıyla, akademik yeniliklere ayak uydurmaya çalışmak biz akademisyenlerin birbirimize olan görevidir.
Gerçek akademisyen, sessiz sedasız görevine devam eden kişilerden biri de olabilir; sesi çok çıkanlardan biri de olabilir. Ama sesi çok çıkan ve akademik görevini yapmayan kişilerin sessiz sedasız akademisyenleri ezmesine izin veren sistem ise bir sıkıntı var demektir. Utanması gereken, görevini yapan kişi değildir.
Prof.Dr. A.Yekta Saraç, YÖK Başkanlığı görevinden ayrıldı, yeni göreve başlayan Prof.Dr.Erol Özvar’a başarılar dilerim.