Asrın felaketi için önce deprem bölgesindekilere, sonra tüm Türkiye’ye geçmiş olsun. Ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sabır dilerim. En kısa zamanda acılarımız son bulacak diye ümit ediyorum.
Geçenlerde birkaç müzikolojiyle uğraşan arkadaşlar bir araya geldik. Durum değerlendirmesi yaptık. Kendi kanaatimi söyleyeyim Türkiye’de bir müzikoloji birliği yok. Henüz o seviyeye gelmedi, gelemedi. Çünkü Türkiye’de müzikoloji parça pinçik. Konularıyla yöntemleriyle, müzikleriyle, savunduklarıyla, yazdıklarıyla.
Türkiye, içinde bulunduğu coğrafyanın önemli bir parçası, hem tarihi geçmişimizle, çok değil 100 yıl öncesiyle, hem de dini bağımızla, adetlerimizle, hem de Türkiye sınırları dışında yaşayan Türklerle birlikte düşünürsek, üç açıdan tarihin ve coğrafyanın önemli bir parçasıyız. Aynı değerleri savunanların birbirlerine yaptıklarını da unutmayalım, kin değil ders alalım, tedbir alalım. Ancak son zamanlarda Türkiye’nin, hem Ortadoğu hem de Dünya’da siyasetinde yükselişte olduğunu görmek lazım.
Hayatta Seçimler
Seçimler insan hayatında önemli rol oynar. Yaptığımız seçimin sonucu bizim layık olduğumuz şeyi verir. Çoğunlukla. Nadiren ne umarız ne buluruz. Çoğunlukla seçtiğimiz seçenek, karakterimizin sonucudur. Bencilsek, bencilce seçeriz; kıskanç isek, kıskançlıkla seçeriz; hırslıysak hırsla seçeriz; seviyorsak severek seçeriz; seçimlerin sonuçları da gizlediğimiz içsel yolculuğumuzun bir parçasıdır. Orada kendi kendimize bile itiraf etmediğimiz, itiraf etmeye korktuğumuz özelliklerimiz vardır. Eskilerin nefis dedikleri Ego mu yoksa akıl mı seçimlerimizde etkendir? Akıl dersek o halde bu iftira ve fitne çıkarmalar nereden kaynaklanıyor? Akıldan mı, egodan mı? Çünkü biliyoruz kişilerin birbirlerine attıkları iftiralar veya fitne çıkarmalar seçeneklerimizin sonucunda oluşur. O halde kendimizi bunlardan korumanın yollarını öğrenmeli ve pratiğe koymalıyız.
Yaşamaya çalıştığınız seçimlerimizden biri olan doğruluğu, gelecek nesillere aktaracağınız değerlerimizi kim savunacak? Kim savunuyor? Kim bu değerler için çaba sarf eden kişilerin önünü açıyor? Bu toplum sahip olduğu değerlerle varlıklarını korurlar. Mesela ahlaklı olmak için yaşamaya çalışma değerini kimler savunur? ahlaklı yaşamanın bir değer olduğunu, hele dürüstlüğün hem insanı hem de toplumsal bir değer olduğunu kimse inkar edemez. Aydın, dindar, siyasetçi hiç kimse bunun aksini söyleyemez. Hatta her şeye muhalefet edenler bile söyleyemez.
Motivasyon Eksikliği Çaresi
Akademisyenlerin motivasyon eksikliğinin sebeplerinden sadece birini ama en önemli sebeplerinden birini burada söyleyebilirim. Bir akademisyenin, iftira atanın cezalandırılmadığını, çalışmalarının yeterince ödüllendirilmediğini, kendi çıkarlarını her şeyin önüne koyan kişilerin hedeflerine daha rahat ulaştıklarını, hatta bazılarının sanki ödüllendiriliyorlarmış gibi yükseldiklerini görmesi, motivasyonlarının eksilmesine sebep olmaktadır. Çalışanın önünü açamıyorsanız motivasyon eksikliğini sormaya gerek yok, sebep sizsiniz. Akademisyenin motivasyonu ve toplumun yükselişi ancak değerler üzerine olabilir. Dolayısıyla değerlerine sahip çıkan toplum olmak, değerleri yaşayan kişi olmak zorundayız.