Akademisyenliğin özellikleri
Bilindiği gibi bazı meslekler toplumun gelişmesinde diğerlerine göre daha farklı etkiye sahiptir. Bu bağlamda akademisyenlik, insanlığa yapılması öngörülen etkileri bakımından önemli yeri olduğu gibi, akademisyenin faaliyetleri yönünden meslekten çok adeta bir yaşam modeli niteliğindedir. Dolayısıyla bu hayat şeklini tercih edenlerin kendilerinden beklenen, toplumun gören gözü, işiten kulağı geleceği öngörebilen bilimsel öngörüsü yanında her yönüyle örnek olmalarıdır.
Akademisyenlerin görevleri temel olarak aşağıda özetlenmiştir.
- Üniversitelerde ders vermek,
- Alanı ile ilgili bilimsel araştırmalar yapmak,
- Bilimsel makaleler yazmak,
- Ülkedeki ve dünyadaki bilimsel gelişmeleri takip ederek bunlar hakkında çıkarımlarda bulunarak yeni fikirler sunmak,
- Kongre ve konferans gibi organizasyonlara katılarak toplumu ve akademi dünyasını çalışmalarının sonuçları hakkında bilgilendirmek.
Akademisyenlerin kendilerinden beklenen görevleri layığı ile yerine getirebilmeleri için bunun bilincinde olmaları önemlidir. Ayrıca herhangi bir işi yaparken en iyi verimi elde edebilmek için onu sevmek ve olası birçok olumsuzluktan etkilenmeden güdülenmelerini en üst seviyede tutmaları gereklidir.
Akademik faaliyetlerin niteliği ve diğer çalışmalardan farklılıkları nedeniyle akademisyenlerin üzerine yüklenen sorumluluk çok fazladır. Önemli çıktıların üretildiği akademik çalışma ortamının nitelikleri ve beklentiler aşağıda özetlenmiştir.[1]
Akademik özgürlük: Bilim ve yenilikçi fikirler ancak özgür bir ortamda gelişebilir. Dolayısıyla akademisyenleri kısıtlayıcı engeller olmamalıdır. Bilimsel çalışma ve ifade özgürlüğü olmalıdır.
Hesap verebilme: Akademisyen, yaptığı her çalışmanın sonuçlarını savunabilmeli, her koşulda hesap vermeden asla korkmamalı ve cesurca yerine getirebilmelidir.
Toplumsal sorumluluk: Akademisyenlerin toplumun gelişmesinde ve ileri gitmesindeki rolleri göz önünde tutularak toplumsal sorumluluğun bilincinde olmaları gereklidir.
Evrensel Hasletler: Dürüstlük, iyi ahlak, adalet, liyakat, haksızlık yapmama, demokratiklik, doğa sevgisi ve çevrecilik, vb. gibi hasletler özde içselleştirilmelidir. Özellikle Akademisyenler bu nitelikleri ile topluma örnek olmalıdırlar. Böylece belirtilen hasletler, Yüksek öğrenim gören yeni nesillerce de benimsenerek uygulanabilecektir.
Güdülenme ve Önemi
Yapılan her işte, kişinin mutlu ve başarılı olabilmesi için yaptığı işi sevmesi, içinden gelerek yapması bir anlamda güdülenmesinin yüksek olması özgün ve yenilikçi çıktılar üretilmesi yönünden çok önemlidir. Her ne kadar bu nitelik için motivasyon kelimesi kullanılıyorsa da makalede Türkçe kökenli güdülenme kelimesi tercih edilmiştir. Zihinsel faaliyetlerin yoğun olduğu Akademik çalışmalarda yüksek güdülenme önemlidir.
Sağlam’ın yaptığı araştırmada [2] akademisyenlerin güdülenmesinde etkili olan faktörler etkilerine göre aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.
- Görevde ilerleme olanakları,
- İşinde kendini geliştirebilme olanakları,
- Çalışmaları yaparken bağımsız hareket edebilme durumu,
- Alanı ile ilgili önemli konularda karara katılma durumu,
- Çalışmalarda yaratıcılığını kullanabilme Olanağı,
- Başarılı çalısmalardan dolayı sözlü ya da yazılı olarak takdir edilme,
- Bulunduğu görevden dolayı saygı görme,
- Başarılarıdan dolayı ödüllendirilme,
- Bulunulan makamdan dolayı yetki ve sorumluluk sahibi olunması,
- Çalışmalardan dolayı kurum içinde tanınma,
Araştırma sonucuna bakıldığında, akademisyenlerin önem verdiği ilk üç güdülenme faktörünün; devamlı ilerleme, kendini geliştirme ve bağımsız hareket edebilme olduğu görülmektedir. Doğal olarak her konuda olduğu gibi, bu faktörlerde de adaletli olunması ve liyakate göre davranılması evrensel bir ölçüttür.
Akademisyenlerin güdülenme eksikliğinin nedenleri ve olası sonuçları
Akademisyen/bilim insanlarının çalışmalarında zihinsel yetenekler ve yenilikçi çözümler önde gelmektedir. Verimli çıktılar elde edebilmek için ise akademisyenin işini çok sevmesi ve güdülenmesinin her zaman yüksek olması gereklidir. Aksi halde akademisyenlerin kendilerinden beklentileri karşılayabilmeleri mümkün olmaz. Ancak onlarda insan olup, doğal olarak içinde bulundukları toplumdaki olay ve uygulamalardan etkilenmektedirler.
Bu bağlamda, Akademisyenlerin güdülenmesini azaltan olası nedenler belirlenerek eksikliklerin giderilmesi mutlaka gereklidir. En kısa yoldan Sağlam’ın[2] araştırmasındaki güdülenmede önem verilen hususlar yerine getirilmediği takdirde olumsuz etkileri olacağı söylenebilir. Ancak yinede akademisyenlerin güdülemesinde görülen olumsuzluklar aşağıdaki gibi özetlenmiştir.
- Bilimsel özerkliğin ve ifade özgürlüğünün eksikliği,
- Adaletsiz ve liyakate dayanmayan uygulamalar,
- Yönetimsel hatalar,
- Siyasi ve dini etkiler ile bilimin dikkate alınmaması,
- Siyasilerin Üniversiteler üzerindeki etkileri,
- Bilimsel ölçütlerin zayıflatılarak araştırmacı niteliğinin düşmes,i
- Akademik kültürde demokratik kriterlerin terk edilmesi,
- Toplumun bilime olan ilgisizliği,
Akademisyenlerin güdülenme düşüklüğünün olası sonuçları aşağıda özetlenmiştir.
- Bilimsel çalışma ve buluşların sayısının azalması,
- Nitelikli insan gücünün kalite ve sayısının azalması,
- Toplumsal öngörünün zayıflaması,
- İçinde bulunulan toplumdaki medeniyetin geri kalması,
- Diğer toplumlar ile olan mücadelelerde başarısızlık,
- Problemlere etkili çözüm üretilememesi,
- Bilim dışı hurafelere yönelmenin artması,
- Yönetimde Liyakatsizliğin artmasıyla toplumda huzursuzluk ve sosyal tepki artışı,
Eğer akademisyenlerin güdülenmeleri azalır ve ürettikleri çıktıların niteliği düşerse toplumun gören gözleri görmez, duyan kulakları işitmez, zekaya dayalı yenilikler gerçekleşmez ve neticede geleceği öngöremez olurlar.
Sonuç ve Öneriler
İnsаn beyni zorlama ile fikir üretmeyeceği gibi, çalışması baskı ile engellenemez. Bir anlamda insan beynine kelepçe vurulamaz. Ya ne yapılmalı? Onu serbest bırakıp normal çalışması için ortam hazırlanılmalıdır. Akademik faaliyetlerin temelinde devamlı gelişme ana fikri bulunduğu için bu yaşam şeklini seçen akademisyenlerin olumsuzluklardan etkilenerek güdülerinin azalmasına izin verilmemelidir. Bu konuda öncelikle akademisyenler olmak üzere yöneticiler ve toplumun sorumluluğu büyüktür. Neler yapılmalıdır sorusuna bazı öneriler;
- Öncelikle bilgi toplumu kavramı hayata geçirilerek içselleştirilmeli, bilime değer verilmesi kültür haline gelmelidir.
- Akademisyen/bilim insanlarının nitelik ve nicelikleri arttırılmalıdır.
- Akademisyenliği seçmek tesadüfi değil, olumlu ve olumsuz yönleri ile bilinçli yapılmalıdır.
- Akademik ve bilimsel özgürlük tam olarak sağlanmalıdır.
- Üretilen bilgi, yöntem ve teknolojilerin sağladığı katma değer net olarak görülmelidir.
- Akademisyenlik siyaset üstü olmalı siyasilerin etkisinden arındırılmalıdır.
- Akademisyenler, bağımsız ve özgürce sadece akıl bilimin ışığında fikir üretmeli, emir ve vesayet ile hareket etmemelidir.
Zekaya dayalı çalışmaların, ancak yüksek güdülenme ile başarılı olarak, özgün ve yenilikçi çıktılar üretebileceği asla unutulmamalıdır.
Kaynakça
[1]. İ. Soğukpınar, Akademik Kültürde Kaybedilen Değerlerin Etkileri ve Önlemler, https://www.akademikakil.com/akademik-kulturde-kaybedilen-degerlerin-etkileri-ve-onlemler/ispinar/ 2022.
[2]. Ç.A. Sağlam. Akademisyenlerin İş Güdülenmesinde “Hijyen’’ ve “Güdülenme’’ Faktörlerinin Önemi. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 3(6) 52-57. 2007.
1 yorum
Örnek alacağı ve beraber çalışacağı uyumlu arkadaşlarla kısa sürede daha başarılı sonuçlar alınabilir diye düşünüyorum. Elinize, zihnimize sağlık. Teşekkür ederim.