Antik Yunan filozofu Pythagoras bilginin yayılması için grup üyelerince paylaşılmasını ve propaganda ile yayılım alanının genişletilmesini öneriyordu. Buna Kuhn’un paradigma söyleminin temel fikirlerinden birisi diyebiliriz. Yani bilim tek ve doğrusal bir anlayışla değil, paylaşımcı ve katılımcı bir anlayışla ilerliyor. Bu paylaşım ve katılıma toplumsal yaşam çesitliliğinde bir çok şey neden olabilir: Kişisel, toplumsal, dinsel anlayışlardan tutun, bilimsel gelişmelere ve ilerlemelere kadar.
Popper grupsal katılım ve paylaşımın yaygınlaşmasını, yani oluşan kollektif ruhu anı, bireyi, demokratik katılımı, çözümü dışarıda bırakabileceğine dikkat çekiyor. Bu durumda bu paylaşılan ve katılınan anlayışların gerçeklikten koparak, tarihsici ve mutlakiyetçi anlayışlara dönüşebileceğini söylüyor. Platon, Hegel ve Marx’ı bu tarihsici ve mutlakiyetçi anlayışların fikir babası olarak görüyor. Viyana ekolünün ise tümevarım ve doğrulama fikirlerini beğenmiyor. Ona göre bir kuram ve anlayışı en iyi test eden ve ilerlemeyi sağlayan şey yanlışlama çabası, tartışma, eleştiri ve demokratik anlayışla bireysel bir katılımdır. Bunun da garantisi bireysel katılımı ve toptancı değil kısmi ve asimetrik çözümlari benimseyen açık toplum olabilmektir.
Popper, John Dewey’in demokrasiyi esas alan toplumsal yaşamdaki faydacı ve ilerlemeci fikirlerini Bilim Felsefesine uygulamaktadır. Mazi ve ati arasında gerçek yaşam anı ve onun neredeyse çalışan her bir birey ile ilgilerini ve müdahelelerini öne çıkaran bir anlayış. Ona göre, demokrasi ve bireyi dışarda bırakan anlayışlar Platon, Hegel ve Marx kaynaklı tarihsici görüşlerdir. Bu görüşler bu dünyada bir şekilde cenneti kurmayı düşleseler de mutlakçı ve idealist olduklarından, bireyi dışarıda bıraktıklarından, gerçek yaşamda hiçbir zaman bu düşlerini gerçekleştiremezler. Kuhn’un paradigma görüşü tarihsici olmamakla birlikte zamanın ruhu ve dehri olması bakımından bireysel olmaktan çok toplumsaldır. Orada şurada veya burafa her ne kadar da doğru, faydalı ve gerçek olsa da bireylerin yaptığı sahneye çıkamaz ve paylaşım bulamazsa bir hakim görüş ve pardigma, söylem haline gelemediklerinden tarihin ve icranın dışına itilirler.
Örnek Olay:
Türkiye’de Adıyaman ilinde balıkçılar 2018 yılında baraj suları çekilince Samsat Belören mevkiinde ortaya çıkan kaya/ duvar resimlerini müze yetkililerine haber verirler. Yapılan tarihleme çalışmasında Paleolitik Dönem(M.Ö. 40.000-10.000)e ait olan bir kabataş devri eser ve ürünü olduğu anlaşılır. İçinde yabani hayvan ve av sahnelerinin olduğu basit bir tarih öncesi eser olarak değerlendirilir.
Yine Adıyaman ili Kahta kırsalında köylüler çok katlı mağaralardan oluşan bir alanın var olduğunu 2019 yılında müze yetkililerine haber verirler. Afadın da yardımı ile mağaralara girilir, basın bilgilendirilir. Tespit bakımından bir tarihleme çalışması yapılmaz. Gerek duyulmaz. Çünkü Antik Perre ve Eski Samsat yerleşimleriyle, Kommagene Krallığı ve müştemilatı ile zaten Adıyaman meşhur bir ildir.
Kemal Duruhan İnönü Üniversite’sinde bir hocadır. Sıra dışı bir felsefecidir. Lisansta Felsefe, Eğitim Felsefesi: Lisansüstünde Karşılaştırmalı Eğitim, Bilim Felsefesi gibi dersleri yürütmektedir. Yan branşı Tarihtir. Ona göre Tarih sosyal bilimlerin anahtarıdır. Kafasında yerel, ulusal ve evrensel birçok problem vardır ve bu problemlerin bazılarına çözüm geliştirmekle meşguldür(bu çözümleri, www.kemalduruhan.net sitesinde yayınlamaktadır. Bu makalenin gövdesindeki bilgi ve çözümlemeler için de siz değerli okurlardan web sitesine bir ziyareti önermektedir.).
Kemal Duruhan’ın yıllardır aklına takılan bir soru vardır. Bu soru her yıl bir kaç defa şiddet dozunu artırmaktadır. İşte böyle bir zamanda Adıyaman müze yetkilileriyle irtibata geçer ve bölgedeki 2018 ve 2019 yılındaki buluntulardan haberdar olur. Sonraki çalışmaları, bu buluntuları keşif düzeyine çıkaracaktır.
Aylarca çalışır çizimler yapar. Samsat Belören’deki kaya/duvar çizimlerinin ayrıntılı analizini yapar. Nihayetinde vardığı sonuç ve çözümlemeleri Ekim 2021’de Adıyaman Antik Perre Kentinde Ulusal ve yerel basın önünde sunar. Ulusal ve yerel haber sitelerinden, gazete ve televizyonlardan büyük ilgi görür. Kemal Duruhan’ın amacı sansasyonel bir haberle meşhur olmak değildir. Zaten tanınır biridir ve böyle bir şeye ihtiyacı da yoktur. Amacı haber gövdesindeki gerçekliğin hak ve layıkı ile bir düzene kavuşmasıdır. Bu amaçla değişik ülkelerden kuruluş ve arkeologlara da durumu bildirir. Şu ana kadar yerli veya yabancı bilimsel çevre ve siyasi otoriteden bir olaya ilişkin yorum veye geri bildirim gelmemiştir. Kaya-duvar tablosunu ve Kahta Çayı çok katlı mağaralarını incelemeye ve yorumlamays yanaşamamışlardır. Çünkü bu keşif alanıı bir kırsal alan olmakla birlikte, Kommagene antik krallığının hinterlantı alanındadır ve yazılan bu tarihe küçük bir müdahelesi vardır. Kemal Duruhan televizyoncu değildir, senarist değildir tabloda gördüklerini gerçekliğe bağlı kalarak okumuştur. Bazı akademisyen yerli ve yabancı arkeologlara yönelttiği sorular cevapsız kalmıştır. Hegemon görüşe bu yanlışlamayı ben yapmadım, daha önce çizilen tablolar yaptı. Kuhn’a bağlı paylaşılmış, onay almış bir görüşü, Popper’e bağlı yeni çıkan bir veri yanlışladı. Alan bilim adamları bir eleştirel inceleme yerine, görmemezlikten gelme ve sırt dönmeyi tercih ettiler. Bu davranışı ortaçağda filozof ve bilim adamlarına kilise babaları gösteriyordu.
Neyseki sonraki Göbeklitepe ve Stonehenge’deki araştırmalarımız bizi haklı çıkaracak mahiyette. Ve bu sefer karşınızda bir Bilim Felsefesi ile ile ilgilenen felsefeci bir akademisyen var.
Kuhn mu yoksa Popper mi, Onlar mı yoksa biz mi sahnede olacak ilerleyen süreçte, hep birlikte göreceğiz.
Hoşça kalınız, selametle kalınız efendim.
4 yorum
“Ey Halkım! Mutluluğun İçin Yurt Zenginliklerini İyi Koru! Aç Kalırsan, Benim Krallığımın da Bir Değeri Kalmaz.”
İnşallah siz haklı çıkarsınız.
” yazılan bu tarihe küçük bir müdahalesi vardır.” (Araştırıp bulmuşsunuz, tarihi yeniden yazmayı icab ettirecek bilgilere konunun uzmanları bigane kalmış, ilgilenmemişler. Doğru mu anlamışım?
“Küçük bir müdahaleniz” nedir?
Erkenden öğrenmek mümkün mü?
” çok katlı mağaralardan oluşan alan”ı hangi medeniyet ne zaman yapmış?
Tariihi önemi nedir?
Evren bey selamlar,
http://www.kemalduruhan.net i sekiz on dakika ziyaretiniz, birçok soruyu cevaplayacaktır.
Saygı ve sevgi ile.
Sayın Duruhan Ve aleykum selam.
Bu Cümle; yukarıda, ziyaretimden hatıra kaldı. Ama yine de bir çok soru cevapsız kaldı zihnimde.
“Ey Halkım! Mutluluğun İçin Yurt Zenginliklerini İyi Koru! Aç Kalırsan, Benim Krallığımın da Bir Değeri Kalmaz.”
Çok katlı mağaralar sorusu da oradan.
Siz; bir takım yerleşik kabulleri “yanlışladınız” ama bilim dünyası bulgularınızı kabul etmiyor. İlgisiz kalıyor.
Hz. Nuh’un Gemisi’ile gelenler Komagene krallığını kurdu ve yaşadı mı demek istiyorsunuz?
(Keşke hiç anlamasa idiniz mi diyorsunuz içinizden?)
TABLO BURAYI NUH TUFANINDAN SONRA YENİ YAŞAMIN BAŞLANGICI OLARAK GÖSTERİYOR.
BENİM OKUMAM BÖYLE.
ALAN UZMANLARI TABLOYU OKUMAYA YANAŞMIYOR.
BİR BASİRET SAHİBİNİN ORTAYA ÇIKMASINI BEKLİYORUM.
SAYGI VE SEVGİ İLE.