İnsan beyni aldığı uyaranları yorumladıktan sonra tepki vermektedir. Bu yorumlar beynin çalışma mekanizmalarından biri olan algıların yaptığı etkiler ile olmaktadır. Algıların bize nasıl etki ettiğini bilmemiz için öncelikle algının kavramı ve etkinlik yolunun bilinmesi gereklidir. Zira algıdan davranışa kadar giden yola yönelik yapılan uyaranların günümüzde sıklıkla tv, gazetelerde ve internette kullanılması olağan bir hal almıştır. Daha önemli olan ise ticari amaçlı uyaranların beyinde oluşturduğu etki mekanizması ile benzer şekilde uyaranlar insanların toplumsal hareketlerinede yön verilmesi için kullanılmaktadır. Toplum için kullanılan derin algılar toplumsal yönelimlere, diplomasiye, siyasete ve savaşa dair tüm alanlarda hedeflenen düşünceye yönelik taraftarlar oluşturmayı amaçlamaktadır. Aslında bu karşınıza birini alıp bazı telkinlerle bir konuya ikna etmenize benzer bir şekilde mekanizmayla beyinde oluşturulmaktadır. Toplumda ise genellikle basın yoluyla birbirleriyle bağlantılı haberlerin ardışık şekilde verilmesi buna örnek tutulabilir. Hem bireysel hem toplumsal karar vermede kullanılan en önemli enstrümanlardan biri algı yönetimidir.
Karmaşık bir kavram olan algı en basit tabiriyle çevremizden duyu organları ile topladığımız görsel, işitsel, koku gibi tüm uyaranlara yorum katarak verdiğimiz tepkilerdir. Aynı uyarana farklı kişilerin farklı tepkiler vermesi uyarana katılan yorumların farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yorum farklılıkları insanların eğitimleri, kültürel yapıları, inanç gibi birçok faktöre bağlı olarak değişmektedir. Kısacası bir kişinin kendisine sunulan algıdan etkilenmesi için algının onun geçmişten getirdiği birikime, o anki ihtiyaçlarına ve gelecek planlarına hitap edebilmelidir.
Algının beyinde oluşturduğu bir etki mekanizması bilinen bir kavramdır. Bu mekanizma uyaranların duyu organları ile algılanması, uyaranlara maruziyet süresi, bellekte işlenişi, yorum katılması ve davranışa dönüşmesi süreçlerinden oluşmaktadır. Bellekte yorumlanması ise gestalt kuramı, kurgusal yaklaşım, öğrenme yaklaşımı, bilinçaltı algılama gibi hipotezlerle açıklanmaktadır .Bu süreçlerin her biri kendi içerisinde derinlemesine incelenmektedir. Buradan özetle anlaşılacağı üzere belli bir etkinin oluşabilmesi için belli bir zaman geçmesi gerekmektedir.
İhtiyaçlara hitap eden algılar en çok reklam sektöründe kullanılmaktadır. İnternetten arama motorları ile aradığınız bir ürünü o esnada almasanız dahi aralıklı olarak o ürün ve benzeri ürünün reklam olarak sayfanıza düşmesi, sosyal medyada beğendiğiniz bir fotoğraf içeriğinin veya yazının benzerlerinin sıkça önünüze çıkması, tatil planlarınızı araştırırken benzer içeriklerin farklı zamanlarda önünüze gelmesi günümüzde yapay zeka yazılımları ile çok kolay yapılan ve firmalar tarafından sıkça kullanılan bir yöntemdir. Bu tür uyaran örneklerini kişisel ihtiyaçlarınızın birçoğu için çoğaltabilirsiniz. Bunların hepsini algıladığımız için bu algılar beyinde birikmektedir ve bellekte işlenmektedir. İhtiyaç dışı olanlar ise unutulup gitmektedir. Bu sürece yönelik içerikler reklamlar ile, sosyal medya sağlayıcıları tarafından fotoğraf ve videolar aralıklı olarak tekrarlanmaktadır. Uyaranlara maruziyet ise cep telefonları ile artık çok kolay yapılabilmektedir ve işlenme sayısını ve beyinde kalma süresini artırmaktadır. Eğer kişi bir karar verme aşamasında bu uyaranlara maruz kalırsa kolaylıkla kararı etkilenebilmektedir. Bu da hedeflenen ürünleri almasına, hedeflenen tatil planı yapmasına, hedeflenen davranışı vermesine neden olabilmektedir.
Sıklıkla tartışılan konulardan biri ticari firmaların algı yönetim mekanizmalarını kullanmalarıdır. Örneğin global sosyal medya sağlayıcıların kişileri birey olarak değil potansiyel müşteri, nesnel bir obje olarak tanımlaması ve kişisel verilerini toplayarak satınalma tutumları ve davranışlarını analiz ederek ticari firmaların müşteri adayları olmasını sağlamaları ve bunun üzerinden devasa gelir elde etmeleridir. Tartışılması gereken bir konu algı yönetimine ticari firmaların smüdahalesi esnasında sürekli kalınan uyaran maruziyetleri ile bireylerin gerçeklik ve sanallık arasında geçişte kopmalar yaşamalarına neden olmaktadır. Sanal dünyanın algısında kaybolmalar bireylerin ürünlerin satın alınma mekanizmasına maruz kalmasından olabileceği gibi bu mekanizmanın bir parçası olma isteğinden de olabilmektedir. Bazı bireylerin sanal dünyadan gelir elde etmeleri veya gelir beklentileri olmasından, takipçi artırma isteklerinden bunu sağlamak için sanal dünyada çokça zaman harcanmasına ve bunun farkında olmadan bireylerde oluşturduğu içsel dünyasındaki yalnızlık, buna tepki olarak dışarıya aşırı sosyal görünme ihtiyaçları ve bunları paylaşmaları, bağımlılık gibi birçok pozitif ve negatif paradoksu beraberinde getirmektedir. Bu paradoksun pozitif yanı global firmalara negatif yanı çok sayıda insana yansımasıdır.
Savaş psikolojisinde algının önemine örnek vermek gerekirse bu yazının yazıldığı sıralarda maalesef gerçekleşmekte olan Rusya-Ukrayna savaşını gösterebiliriz. Aynı tutumlar daha önce Irak ta, Suriye’de ve daha bir çok ülkedede kullanılmıştır. Taraftar olan ülkeler toplumların desteklerini almak için işgal ettikleri ülkelere yönelik sürekli doğru olsada olmasada hedefledikleri düşünceyi aralıklı olarak medya aracılığı ile algı yönetimleri yaparak sunmaktadır. Buradaki hedef yaptıkları hareketlerde kendi siyasi hedeflerine taraftar bulmak, artırmak veya desteği güncel tutmaktır. Daha savaş başlamadan yapılan politik hamleler satranç tahtasındaki kritik adımları sergilemekteydi. İki ülkenin birbirleriyle savaşması geçmişlerinden biriken sorunlar üzerine başka bir oluşumun güç dengelerini bozmaya yönelik hamleleri ve bu hamlelere yönelik bu iki ulusun verdiği tepkilerden oluşmaktaydı. Savaş başlamadan önce uluslarası medyada yapılan tüm bu hamleler bu iki toplumu savaşa hazırlık algısının birer parçasıydı. Olayları sorgulayıp analiz edip medyadan gelen uyaranları muhakeme edip buna göre karar veren bireylerde ise bu algılar istenilen hedeflere ulaşamamaktadır. Savaş kısa sürse dahi etkisi uzun yıllar boyunca toplumlar üzerinde süregelmektedir. Uzun sürmesi ise toplumsal yıkımla sonuçlanmaktadır. Bu nedenle bireyler eleştirel düşünce yapılarını geliştirmeli ve olayları derinlemesine sorgulamalıdırlar.
Bu savaşla birlikte tartışılan Boğazlar konusuna göz atmak belkide algı yönetiminin algılanması için en iyi örneklerden biri olacaktır. Boğazlardaki Türk hakimiyeti kesintisiz olarak 1453-1809 yılları arasında sürmüştür.1809-1923 e kadar birçok anlaşmalarla kontrol hakimiyetinde kısıtlamalar veya değişiklikler oluşturmuştur. 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile kontrolü Milletler cemiyetine geçmiştir. Buradaki maddelerden biride boğazların silahsızlaştırılmasıdır.1923-1936 yılları arasında kendi vatan topraklarımız olan boğazlara Mehmetçiğin girişine izin verilmediği bir ortam oluşturulmuştur. Değişen uluslararası dengeye yönelik yapılan Türk Diplomasisi ile büyük başarı kazanılmıştır. 1936 da Montrö ile iyi bir diplomasi sonucunda büyük bir başarı elde edilmiştir. Geçmişe dönüp bu zaferin toplum üzerinde oluştuğu algıyı en önemli değerlendirilme yöntemlerinden biri o günkü basındır. Arşivlerde 21 temmuz 1936 Türkiye de basın şu şekilde manşetler atmış :
-Son Posta Gazetesi :Montrödeki Delegeler Türk Siyasetinin zaferini şiddetle alkışlayarak ‘’ Sayenizde büyük bir sulh abidesinin temelini attık’’ dediler
‘’Ordumuz Çanakkale ye tam 2 de Karadeniz Boğazı na 3 de ayak bastı.’’
– Ulus Gazetesi: Atatürk Türkiyesinin Yeni Zaferi
-Anadolu Gazetesi: ‘’Ordumuz Çanakkaleye Girdi. Mukavele imzalandı. Bayramlarınız Kutlu olsun!
– Kurun Gazetesi: Boğazlar Bizimdir. Yurttaşlara Müjde; Mukavelename dün gece imzalandı.
Yıl 2021 Türkiye deki bazı basın organları sayfalarında Montrö yu sorgulamaya, antlaşmadan çekilme ihtimali olup olmadığı ve bazı maddeleri tartışmaya başladı. 85 yıl önce büyük bir başarı olarak ilan edilen Montrö neden 2021 de eleştirilere maruz kalmaya başladı. Neden algılar değiştirilmeye başlandı. Bu üzerinde çokça tartışılacak başka bir konudur. Yıl 2022 Rusya -Ukrayna Savaşı esnasında ise çevre ülkeler dahi topyekün savaş psikolojisine girdiği için tüm algılar değişmiş ve Montrö nün önemi ve Türkiye için büyük bir zafer ve antlaşma olduğu dile getirilmeye başlanmıştır.
Burada değinmek istediğim politik konuların içeriği değil değişen dengelere göre yapılan değişik politikalarda insanların desteğini almak için yapılan algısal yönetimlerin etki gücüdür. Buradaki kilit nokta gerçeği her zaman görüp görmediğimizdir. Algı kimi zaman o kadar güçlü olabilir ki gerçeği göremeyip kişi tam tersi bir davranış dahi gösterebilir. Bu kişisel davranışın aynısı toplumsal davranışlarda da görülebilir. Bu nedenle medyadan veya kaynağı belli olmayan yerlerden elde edinilen bilgiler öncelikli olarak doğruluk süzgecinden geçirilmelidir. Bu bilgilerin kime ve nasıl hizmet ettiği sorgulanmalıdır. Anlık ve duygusal reaksiyonlardan kaçınılmalıdır. Eğer sebepleri ve kaynakları bilinmiyorsa bilinene kadar araştırılmalıdır. Zaman kısıtlı bir kavram ise konunun uzmanlarından hızlıca bilgi talep edilmelidir.
Beyinde algının nasıl bir etki oluşturduğu toplumları nasıl etkilediği ve bazı doğru kavramları dahi tam tersi durumda kişilere gösterebileceği ve bu yönde taraftar bulabileceği çok iyi bilinmelidir. Bu nedenle olaylara karşı objektif karar verebimek için bireyler iyi sorgulayıcı, araştırıcı bir düşünce yapısına sahip olmalıdır. Zira algı yönetiminin gücü ile toplumlar yanlış düşüncelerle savaşlara sürüklenebilirler. Doğru bir düşünce modeli ise insanların kendi durumlarını objektif olarak değerlendirip yapabileceklerini ve yapamayacaklarını ortaya koyarak kendilerini dev aynasında görme yanılgısına veya yetersiz oldukları düşüncesine düşmelerini engelleyecek önlerini daha net görmelerini sağlıycak ki buda bireyler için en güçlü motivasyondur. Bu motivasyon doğru planlar yapma, doğru zaman yönetimi, hedeflerin gerçek uzaklığı gibi birçok stratejik adımların tahmin edilebilir bir düzeye getirecek bu bilgiler eşliğinde sadece kişilerin bireysel başarılar sağlaması değil aynı zamanda içinde bulundukları ülkeleride geleceğe taşıyabilmelerini sağlayacaktır.
2 yorum
Cok güncel konuların örnekleri ile odaklanmış olması geçmişten bugüne tarihsel bağları ile açıklaması çok güzel… birde uyandıran bir yazı…. emeğinize sağlık….
Hocam kalemine sağlık güncel konular tarihsel konuları çok güzel işlemişsiniz çok teşekkürler Saniye Başkan