Alzheimer hastalığının dünyadaki sıklığının 60-74 yaşları arasındaki erkek ve kadınlar arasında %5 dolaylarında olduğu bildirilmektedir. Buna karşılık 85 ve daha üzeri yaşlardaki kişilerin yarısına yakını bu hastalık ile tanışmaktadır. 2004 yılındaki bir istatistiğe göre Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde 4,5 milyon Alzheimerli hasta bulunmaktadır ve 2050 yılında bu sayının 11.3-16 milyona ulaşması hesaplanmaktadır. ABD devlet istatistiklerine göre 1996 yılında 21.166 kişi bu ülkede Alzheimer’den ölmüştür.
Alzheimer Derneği Başkanı Sayın Prof. Dr. Murat Emre’nin verdiği söylenen bilgilere göre (www.tumgazeteler.com/?a=1058482); Türkiye’deki nüfusun yaşlanmasıyla birlikte Alzheimer hasta sayısı da artmaktadır. 2000 yılında 380 bin civarında kayıtlı Alzheimer hastası varken, 2010 yılında bunun 480 bin civarında olacağı öngörülmektedir. Yani Alzheimer, ister dünyada isterse Türkiye’de insanların belirli bir yaştan sonra tanışma riski çok yüksek olan bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğal olarak bunun pek çok mediko-sosyal sorunları da birlikte getirmesi kaçınılmaz olmaktadır ve hem kişiyi hem de devleti ilgilendiren ya da önlem alınmasını gerektiren yönleri bulunmaktadır.
Oxford Üniversitesinden bir grup araştırıcının (C. Mackay ve arkadaşları) on-line yayınlanan bir araştırmasında (Proceedings of the National Academy of Sciences, DOI:10.1073/pnas.0811879106), nöronal bağlantıların devamını sağlayan ve aynı zamanda tamir işini de üstlenen bir proteinin sentezini sağlayan APOE geninin bir varyantı olan epsilon 4, Alzheimer için en büyük risk faktörü olarak düşünülmektedir. Eğer söz konusu kişi bu varyanttan 1 tane taşıyorsa hastalık riski taşımayanlara göre dört kat artarken o kişinin iki tane taşıması halinde ise 12 kat artmaktadır. Aslında epsilon 4 varyantı hastalık riskini nasıl olup da bu kadar artırmaktadır, bu pek bilinmiyor. Fakat gerçek olan şu ki bu varyantı taşıyan kişilerde Alzheimer hastalığı gelişmekte ve bu hastaların hafıza fonksiyonları ile ilişkili olan hipokampusları sağlıklı kişilere göre daha küçük olmaktadır. Yani APOE epsilon 4 aleli ileri yaşlarda patolojik değişiklikler için risk faktörü olmasının yanında orta yaşlarda ve sağlıklı yaşlı olgularda anatomik ve fonksiyonel değişikliklere de neden olmaktadır.
New Scientist’in (11 April 2009, p.10) haberine göre, yukarıdaki bulgulara APOE epsilon 4 varyantını taşıyan 18 sağlıklı erişkin ve APOE epsilon 4 varyantını taşımayan 18 sağlıklı erişkin kontrol üzerinde yapılan araştırma sonucunda ulaşılmıştır. Araştırmanın ortaya koyduğu en önemli bulgulardan birisinin APOE epsilon 4 varyantını taşıyan kişilerde beyindeki anatomik değişikliklerin ve hipokampusdaki küçülmenin on yıllar öncesinden başlanmış olmasıdır. Bu durum bize çok önemli bir hususu hatırlatmaktadır ki Alzheimer hastalığı bakımından risk altında olma olasılığı olan kişi ve/veya ailelerin hem test yaptırıp hem de genetik danışma almaları gerekliliğidir. Böylelikle hem bir toplum sağlığı hizmeti yerine getirilmiş olacak hem de kişilerin yaşam tarzındaki bazı düzenlemelerle bir yandan hastalığın ortaya çıkması geciktirilirken, bir yandan da semptomların daha hafif atlatılması sağlanmış olacaktır.
Çağımızın çok önemli hastalıklarından birisi olan Alzheimer’e ilişkin elde edilen bu bulgu bir taraftan yeni araştırma yönlerini belirlemede yol gösterici olmasının yanında, beyindeki anatomik ve fonksiyonel değişikliklerin durdurulabilme çarelerine de ışık tutacaktır.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.