Geçenlerde yaşanan bir olayı sizlerle paylaşmak isterim. Trafik kazası geçiren 16-17 yaşlarında bir çocuk hastaneye getirilir. Humerusta parçalı kırık nedeniyle cerrahiye alınır. Anestezi indüksiyonu yapıldıktan kısa bir süre sonra hastanın ateşi yükselmeye başlar. Ardından hiperkarbi ortaya çıkar ve malign hipertermi tanısı konur. Odanın anestezi konsültanı başka öğretim üyelerini de yardıma çağırır. Tüm ana bilim dalı hastaya elden geleni yapar, her yol denenir. Hasta derin asidoz tablosu ile reanimasyon kliniğine alınır; orada da müdahaleler sürer ve yazık ki kaybedilir.
Ben de klinikteki tüm arkadaşlarım gibi olaydan haberdar oldum ve çok üzüldüm. Ender görülen, ancak görüldüğü zaman da ölümcül olan bu durum bir gencin ölüm sebebi olmuştu. Aradan aylar geçti ve bir gün polisler ifade almak için geldiler. Hastanın ailesi beni ve bazı arkadaşlarımı savcılığa şikayet etmişti. Empati yapmak bile zordu, ailenin acısı büyük, onlar da bu acıyla elbette bir suçlu arayacaklar haklı olarak. Savcılık davet etti, gittim. Hasta reanimasyonda kaybedildiği için şikâyet edilmişiz. Kaçınılmaz son, yazık ki işimiz gereği, bizim elimizde gerçekleşti. Davet bir telefon mesajı ile gerçekleşti, devletin teknoloji kullanışından etkilenmedim desem yalan olur! Savcı nazik ve anlayışlı birisiydi. Sonunda dava açılmasına gerek görülmedi ve olay bizim açımızdan kapandı. Bu bilgiyi içeren posta bana ulaştığı zaman duygularım karışıktı. Dava açılmaması iyiydi, zaten ihmal ya da hata söz konusu değildi, ama insanın içinde yine de bir huzursuzluk yaşanıyor. Öte yandan bir hekim ve insan olarak üzülmemek elde değil.
Bu olayı sizlerle paylaştım, neden mi? Biz bol adrenalin salgılatan bir branşta çalışıyoruz. Stres katsayısı en yüksek mesleklerden biridir anestezi. O kadar çok olay yaşanır ki
Arada bir tükenme belirtileri ortaya çıksa da, çoğu meslektaşım işini sever ve saygı duyar. Çeyrek yüzyıldır bu işi yapıyorum, hastanın cerrahi gerekçeyle kaybedildiğinin söylendiğini nadiren duydum. Cerrah da ekibin bir parçası, yapılan iş ortak. Anestezisiz cerrahi ya da cerrahisiz anestezi düşünülemez. Önceki yıllarda bu köşede bir kez daha yazmıştım benzer şeyleri, ama kimse beni duymadı. Bu kez bakalım ne olacak? Yıllar önce nereden çıkmış, kökeni nedir, nasıl olmuş, ben bu soruları yanıtlayan kimseyi bulamadım. Bilen varsa bana bildirsin lütfen. Soru şu: "Neden anestezi ücreti cerrahinin yüzde 30’udur?" Bir başka ifade ile cerrahın bin lira aldığı ameliyatta anestezist 300 lira alır. Durum bu! Zaman deseniz aynı, ameliyat sonrası bakımı paylaşan meslektaşlarım çoğunlukta. İhtisas süreleri aynı, hatta bazı yerlerde anestezi ana bilim dalları daha uzun sürede uzmanlık verir. Bu ücret farkı neden? Bazı cerrahlar "Hastayı biz buluyoruz" diyorlarmış. Bu söylem doğru değildir, diye düşündüm. Bu anestezistlerin sorunlarından biri. Sorunlar çok. Bu sorunları gündeme getirecek kurumlar hangileri? Meslektaşlarımın haklarını kim savunacak?
Bizler üniversitede olduğumuz için bazı sorunları daha az hissediyor olabiliriz. Anestezi ücretleri konusu üniversite hastanelerinde de aynı. Yukarıdaki vakada ben suçlu bulunup ceza alsaydım, suç ortağım cerrah cezanın yüzde 70’ini ödeyecek miydi? Hiç sanmıyorum böyle olacağını. Anestezistlerin mesleki hatalar açısından kolaylıkla suçlanabileceği açıktır. Bizlerin sigortalanması iyi bir fikir olabilir, ama daha iyi olan, hakların yasalar karşısında sağlanmasıdır. Özel kurumlarda çalışan meslektaşlarım çok yorulduklarını, ama karşılığını alamadıklarını söylüyorlar. Tekerlemeler de var, ama bazı kurumlara cevap hakkı doğurmaması için yazamıyorum.
Soruları sordum, bakalım cevap gelecek mi? İddia ediyorum, bir iki meslektaşım teşekkür edecek, hepsi o. Bizi temsil eden kurumların da bu konularda duyarlı olduklarını, ama seslerini duyuramıyor olduklarını umuyorum. Belki daha çok ses çıkarmak gerek veya daha cesurca düşünceleri ifade etmek iyi bir yol olur mu? Dil sürçmelerim olduysa af ola.
Saygılarımla arz ettim!