Duygudurum ve diyet arasındaki ilişki, “beslenme psikiyatrisi” diyebileceğimiz yeni bir alanı doğuruyor.
Antidepresan diyet, psikolojik bozuklukların tek başına tedavisi değildir fakat beslenme, depresyonu tedavi etmek için multidisipliner bir yaklaşımın önemli bir parçası olmalıdır. Antioksidanlar ve C vitamini açısından zengin antiinflamatuar yiyecekler tüketmek, ruh halinizi iyileştirmenize yardımcı olabilir.
Basit gerçek şu ki, kötü besleniyoruz. Çoğunlukla karbonhidrat, tuz ve şekere hücum ediyoruz. Diyetimizi daha da kötüleştiren başka bir faktör daha var: bitkisel ürünlerin kalitesizliği. Meyve ve sebzelerin seri üretimi, topraktaki organik maddeleri tüketerek besin değerlerini olumsuz etkiliyor.
- Tam tahıllar mükemmel bir vitamin, mineral, diyet lifi, antioksidan ve bitki besin kaynağıdır. Kahverengi pirinç, yulaf veya karabuğday gibi yiyecekler iyi miktarda triptofan sağlar. Triptofan, serotonin olarak bilinen hormonu sentezleyen temel bir amino asittir.
- Yapraklı yeşil sebzeler, antidepresan diyetin vazgeçilmez bir parçasıdır. Yeşil yapraklı sebzeler, stres ve kaygıyı azaltan antioksidanlar, folik asit ve B ve C vitaminleri sağladıkları için depresyon için özellikle önemlidirler.
- Haftada iki veya üç kez yağlı balık, depresyon hastaları için en önemli yararı, yağlı balıklarda bulunan yüksek seviyelerde omega-3 yağ asitleridir. Bu tip uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri, olağanüstü bir nöroprotektördür.
- Kırmızı et, tek başına antidepresan diyetin bir parçası değildir. Bununla birlikte, kümes hayvanları tercih edilmelidir. Tavuk ve hindi mükemmel seçeneklerdir. Protein açısından zengindirler ve beyinde artan dopamin seviyelerini kolaylaştıran tirozin adı verilen bir amino asit içerirler.
- Havuç, balkabağı, domates gibi kırmızı veya turuncu renkli sebzeler, vücudunuzun A vitamini öncüsü olan beta-karoten içerir. Beta karoten sayesinde vücudumuz daha dengeli bir dolaşıma sahip olacak ve serbest radikallerle savaşabilecek. Buna ek olarak, portakal ve kırmızı sebze tüketmek ruh halinizi iyileştirir ve hatta baş ağrısını hafifletebilir.
- Fındık, antidepresan diyetin vazgeçilmez bir parçasıdır. Kahvaltınızın bir parçası olarak her sabah 4-6 adet kuruyemiş yemelisiniz. Genel olarak, kabuklu yemişler ve tohumlar duygudurum bozuklukları için çok faydalıdır. Omega-3, E vitamini, antioksidanlar ve çinko içerirler. Kabuklu yemişler ve tohumlar güçlü nöroprotektörlerdir.
- Kefir, en mükemmler probiyotik kaynağıdır. Laktoz oranı çok düşüktür ve daha da önemlisi, bağırsak florasını güçlendirir ve destekler. Vücudumuzdaki serotoninin çoğunun beyinde değil, bağırsakta üretildiğini unutmayın. Bu yüzden serotonin üretimini kolaylaştıran güçlü ve sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotasına sahip olmak çok önemlidir.
Depresyon (veya başka bir psikolojik problem) yaşıyorsanız, sağlıklı ve çeşitli bir diyet uygulamak probleminizi ortadan kaldırmaz. Bununla birlikte yukarıdaki tavsiyelerim beynimiz için daha fazla serotonin ve dopamin sağlayarak, iyileşme ve tedavi süreçlerimizin daha etkili olmasını sağlayacaktır.
2 yorum
Yukarıda bahsettiğiniz yiyeceklerde kimyasal gübre, ilaç, hormon olmadığı sürece haklısınız. Ama öyle bir organik üreten yer var mıdır bilemiyorum…
Cevdet bey yorumunuz için teşekkür ederim. Yazımdaki “Meyve ve sebzelerin seri üretimi, topraktaki organik maddeleri tüketerek besin değerlerini olumsuz etkiliyor.” cümleyi tekrar dikkatinize sunmak isterim. Sizinde bahsettiğiniz gibi günümüzde tükettiğimiz bir çok besin çeşitli olumsuzlukları barındırıyor. Fakat besinlerdeki fonksiyonel bileşenlerin temel işlevi bitkiyi dış etkenlere karşı korumaktır. Bahsettiğimiz olumsuzluklar besin kalitesini düşürse de, bu sonuç besinlerin tüketilmeyecek kadar kalitesizleştiği anlamına gelmiyor. Eğer havuçtaki beta-karoten özelliğini yitirmiş olsaydı havuç havuç olmaktan çıkmış olurdu, domatesteki lykopen özelliğini yitirmiş olsaydı domates denen bir bitkiden bahsetmiyor olurduk.