Son zamanlarda, özellikle “Jinekolojik Onkoloji” alanında çalışan kadın doğum hekimlerini yakından ilgilendiren olumlu bir gelişme oldu. Bilindiği gibi, serviks kanserinin ana etkeni Human Palilloma Virusları (HPV). Yakın zamanda ABD ve Avrupa’dan iki ilaç firması, kansere en sık neden olan, HPV tiplerine karşı aşı geliştirdiler. Aşılardan biri Amerikan FDA tarafından da onaylandı. Diğerinin başvurusu sonuçlanmak üzere. Araştırmalarda beş yıl içinde etkili oldukları HPV tiplerine karşı %100’e yakın koruma sağladıkları gözlemlendi. Avrupa’da geliştirilen aşı, serviks kanserine en sık neden olan HPV tip 16 ve 18’e karşı, bivalan aşı. Amerika’da geliştirilen aşı ise, HPV 16 ve 18 tipleri ile genital siğillere neden olan 6 ve 11 tiplerine karşı geliştirilen quadrivalan aşı. Aşılar daha çok, henüz evlenmemiş, cinsel yaşantısı başlamamış olan genç kızlara, ilk altı ayda üç doz şeklinde uygulanıyor.
Quadrivalan aşı, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından da onaylanarak ruhsatlanmış durumda. Doğal olarak aşıların tanıtımı için ilaç şirketleri, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışmalar yapıyorlar. Gazete ve TV kanallarında aşı ile ilgili programlar yapılıyor.
Hal böyle iken, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanımız nedense aşıya karşı olan bir tutum takındı. Hatta bir TV kanalında, Türk Jinekoloji Derneği (TJOD) Başkanımıza, “Kaç doz aşı satacaksınız?” şeklinde şık olmayan bir soru bile sordu. Başkan da, Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneğinin ticari bir şirket olmadığını, sadece bilimsel gelişmelerle ilgili olarak meslektaşlarımızı bilgilendirdiklerini anlattı.
Tarihe bir göz atacak olursak, 1800’lü yıllarda Edison tarafından bulunan telgraf, birden popüler iletişim aracı olmuş ve başta ABD olmak üzere, ülkeler doğudan batıya telgraf telleriyle donatılmıştır. Graham Bell ise, ses iletimi çalışmalarına başlamıştır. Bunu duyan Edison da, hemen ileri teknoloji olarak gördüğü, telefonun ilk deneylerine başladığında, ilk karşı koyan, ‘ulusal telgraf şirketi’ olmuş ve çalışmalarını baltalamaya başlamıştır. Buna rağmen Edison, alelacele bir telefon cihazı hazırlayıp teslim etmiş. Ancak patent dairesi, telefon patentini Graham Bell’in cihazına vermiştir.
Sonuçta gelinen noktada, sabit telefonlardan, en ücra köşelerde, dağda bayırda bile kullanılan cep telefonlarına, hatta görüntülü cep telefonlarına kadar gelmiştir. Daha da ileriye gideceğini söylemek için müneccim olmaya gerek yok.
Henüz pahalı olan bu aşıların, devlet tarafından ödenmesi ve ulusal aşı programlarına konulmasını beklemek şimdilik gerçekçi gibi görülmüyor. Aşılara, Sağlık Bakanlığı yasal olarak ruhsat vermiş, bu nedenle, maddi imkanı olanlar, nasıl çocuklarını özel okullara gönderiyorlarsa, parasını ödeyerek aşılarını da yaptırabilirler. Henüz ülkemizde, yaşama geçirilememiş olan “Ulusal Serviks Kanseri Tarama Programı”nın başlatılması, Sağlık Bakanlığının ana koruyucu hizmetlerinden biri olsa gerek. Aşılı olanların bile periyodik kanser taramalarını yaptırmaları gerekiyor.
İşin maddi yönü bir tarafa, bir bilim adamı olarak, tek bir kadının bile serviks kanserinden korunması bizce çok önemli. Dahası, ülkemizde sağlığın tek otoritesi olan Sağlık Bakanlığı da aşı ruhsatını vermiş.
İşin doğrusunu, yüzyıllar öncesinde “Siz beni öldürseniz de dünya dönmeye devam ediyor” diyen Galileo söylemiştir.
Sayın Kanserle Savaş Dairesi Başkanım, bilimsel araştırmalar olanca hızıyla sürüyor, dünya dönmeye devam ediyor ve unutmayın ki siz de içindesiniz.