Aşılar bizleri iyimser yaptı, ancak hala geçerli olan MASKE, MESAFE, MEKAN (AÇIK HAVA), MÜDDET (Kapalı mekanda en fazla 10-15dk), TEMİZLİK (el, yüzey, klima), KALABALIK (6-8 metrekareye 1 kişi) olduğunu unutmamalıyız
4M, T, K olarak ifade edilecek bu korunma metodunun yerini henüz başka bir yöntem alamadı. Neden 4M,1T,1K demiyoruz. Çünkü kimya bilimini lisede iyi öğrenmiş olanlar kısaltmalarda tek olanın harfin yanına ve altına konmayacağını bilirler. Bilim insanı olmak da bildiğini doğru yazmayı, bilmediğini öğrenmeyi, uyarı geldiğinde doğruluk payını araştırarak dikkate almayı gerektirir.
Nasıl suyun formülünü H2O olarak yazarken 2H1O yazmıyorsak aynı şekilde yukarıdaki COVID 19 a uygun formülü de artık sadece 4MTK olarak yazabiliriz.
“Covid19 olarak adlandırılan virüs belki de yeni mutasyonlar sonucu Covid20 olarak adlandırılabilir. Aslında virüsün kendisinin özellikle hızlı bir mutasyon oranına sahip olmadığını artık biliyoruz. Aşılar, virüsün S proteinin tamamına karşı antikor tepkisi uyaracak şekilde tasarlandığı için şimdilik varyant adı ile anılan ve henüz tam bir mutasyon olduğu dünyada ifade edilmeyen virüse etkisiz değil. Eğer bir ülkede çok fazla varyant yok ve fazla farklı genom dizilimi de yoksa işte bu takdirde söz konusu ülkede yeni varyantlar ortaya çıkarsa, bu gerçek bir sorun olabilecektir. Ancak bilim adamları, virüsün önümüzdeki aylarda değişmeye devam eden varyantlarını izledikçe, virüs genom veri tabanlarının ve yayılmalarını gösteren grafiklerin arkasında ne tip mutasyonların oluştuğunun farkına varacaklar.
Imperial College London’dan açıklama yapan Katrina Pollock “O kadar çok bulaşma var ve dünya çapında o kadar çok vaka var ki, virüs bu büyük baskı altında kalıyor ve kendini korumak için mutasyona uğruyor” demektedir.
Yani kısaca biz önlemsiz olarak gerek iş, gerek aş, gerekse çeşitli nedenlerle sokağa çıktığımızda virüs bulaşma oranı artmaktadır. Virüs bulaşacak insan bulabilmektedir.
Virüs bulaşacak insan bulmadığı takdirde kendini yok edecektir. Bu nedenle sadece işi olanlar, işlerinin durumuna göre ve gerekli önlemleri uygulayarak dışarıya çıksalar virüs yok olacaktır.
“Bizler insan yavrusu olarak hayatta kalmak için çabalarken, neden virüs yavrusu olarak virüs de çabalamasın?” diyerek devam ediyoruz.
Sadece bireysel olarak aşı yaptırarak bu salgını bitirmek mümkün mü?
Evet ama başka önlemlere de ihtiyaç var. “Bal bal demekle ağız tatlanmaz” derler. Aşı aşı demekle ve yaptırmakla salgından da, hastalıktan da hayalini kurduğumuz kadar yakın zamanda kurtulamayız demek daha doğrudur. Aşıya, maske, mesafe, temizlik eşlik etmelidir.
Sırf sevdiklerimiz yaşasın diye kalabalığa girmemeye dikkat etmeye devam. Toplu taşımalara binip, inince maske değiştirmeye devam, tek kendimiz kişisel olarak maske üretelim ama maske takalım. Tabi ki nitelikli maskeler en iyisidir.
Akşam erkenden iş bitince dinlenmeye devam. Az ve öz uygun fiyatlı yiyecekleri israf etmeden yemeye, suyu dikkatli kullanmaya devam. Tüm dünya aşılanmadan dünyamız üzerinde hiç bir yer pandemiden kurtulamaz.(https://www.bmj.com/content/372/bmj.n158)
Her yıl nasıl yeni bir grip aşısının üretimi yapılıyor ise, belki her yıl veya bağışıklığın süresi bir yıldan az ise her beş altı ayda bir viral mutasyonlara ayak uydurmak için aşıların tekrarı mümkün olabilir.
Geçtiğimiz yıllarda her sene grip aşısı üretebilmek için, dünyanın dört bir yanındaki influenza antijen ve antikoru izole eden laboratuvarlardan, hasta örnekleri toplanırdı. Hangi türlerin insanları hasta ettiğini, ne ölçüde yayıldığını ve önceki sezonun aşısının onlara karşı ne kadar iyi koruduğunu belirler, aşı üretilirdi.
RNA aşıları için Openshaw, “Genetik koordinatları çevirebilir ve sentezi yeniden programlayarak en yaygın şekilde dolaşan suşlarla eşleşen yeni bir RNA zinciri oluşturabilirsiniz” demiştir. “Bir karar verdikten sonraki altı hafta içinde, [üreticiler] test edilmiş yeni bir RNA aşısı grubu üretebilirler.” diye eklemiştir.
Ölü virüs aşılarında ise tekrar mutant virüsün izolasyonu yapılacak ve yeniden aşı üretilecektir. Virüs ile aşı yolu ile mücadeleye devam. Aşılar konusu ile ilgilenen bilim insanları, mutasyonun mevcut aşıları işe yaramaz hale getirmeyeceğini vurgulamaktalar.
Şimdiye kadar izin verilen aşılar ve geliştirilmekte olanlar, virüsün farklı bölümlerinde yer alan çok sayıda antikor üreten poliklonal yanıt olarak adlandırılan şeyi üretmektedirler. Bu durumda mutasyon sadece yapılan aşıların daha az etkili olma olasılığını gündeme gelir, hiç işe yaramayacaklarını değil.
Bilim insanları, koronavirüsün sonunda o kadar çok değişebileceğini sonuçta aşıların sağladığı bağışıklığın bir tehdit olup, olmayacağını düşünüyorlar.
Bu süreç, virüsten korunan insan sayısı – aşılama ya da enfeksiyon yoluyla – arttıkça ve buna bağlı olarak evrimsel baskı arttıkça artacak. Ancak yine de bunun yıllar alabileceğini ve gerçekleştiğinde aşı üreticilerinin tasarımlarını yeni varyantla eşleşecek şekilde değiştirebileceğini, bazı şirketlerin söylediği bu tip bir sürecin haftalar alacağını tahmin ediyorlar .
2021 yazı sonunda, nüfusun % 70 ila % 85’ine aşı yaptırırsak ve iyi bir sürü bağışıklığı elde edersek, sonbaharda bir tür normalliğe yaklaşmaya başlayabilecektir.
Bu arada asıl önemli sorun ise on altı yaş altı gençlik, sıfır altı yaş arası bebeklerdir. Çünkü “onlar için aşı üretilmez ise sürü bağışıklığı hedeflerine varılabilir mi?” diye sormak gereklidir.
2 yorum
onnumara beş yıldız verdim size super içerikler
süpersinizzzzzz bayıldımmmmmmmm