Eskiden hırsızlık, yankesicilik gibi adi bir suçla, 6 ay, 1 yıl gibi kısa bir süre için cezaevine düşenlere, girer girmez bir meydan dayağı çekilerek bu kısa süre içinde oradaki sisteme uyması sağlanırmış.
Şimdilerde bu sistem 4-5 yıl gibi bir süre içinde asistanlık yapacak olan gençlere uygulanır oldu. Genelde başasistan, kliniğe yeni başlayan asistanları önce klinik direktörüne ve diğer hocalara takdim eder. Klinik direktörü, ya da başhekim, kısaca çalışma koşullarını, kılık kıyafetini (bizde daima alt üst beyaz giyerler), nöbetlerde uyulması gereken kuralları, ast üst ilişkilerini anlatır. Asistandan kısa bir öykü alır, özgeçmişini yazıp getirmesini ister. Doğrusu, çalışma hayatına yeni atılacak olan genci, iyi yönde formatlamaya çalışır. Hepsi o kadar.
Bunun dışında, özellikle yeni uzman, yeni şef yardımcısı ya da yeni doçent olanlar, sanki kendisi kısa süre önce asistan değilmiş gibi, mevcut formatın sıklık doz ve şiddetini giderek arttırarak, asistan üzerinde aşırı bir baskı ve hegemonya kurmaya çalışırlar.
Bunun adına, “kul köle yapmak” denir ki asla kabul edilemez. Bazı asistanlar deyim yerinde ise, “klinikteki düzeni şaşırmaya” başlarlar. Zaten formatın dozunu arttıranlarca da istenilen budur. “Aman bu adam manyak, çok sert bulaşmayalım”, “Hastasına daha fazla ihtimam gösterelim”, “Aman vakasını tüm diğer vakaların önüne alalım” şeklinde düşünen asistanlar, dans etmeye, kıvırtmalara ve giderek yalaka olmaya başlarlar.
Bazıları, “ne şiş, ne kebap yansın” misali herkesle iyi geçinmeye, herkesin her türden işini görmeye çalışır. Bir bakmışsın biri hocası ile teze başlamış ve veri toplarken, diğerinin kel alaka yazılarını yazmaya başlar.
Kişilik sahibi olanlar ise, karşısındaki kim olursa olsun, yanlış ve kural dışı uygulamalara karşı çıkmaya ve direnmeye başlar. Kendine düzgün bir yol çizer. Bizzat kendisi kuralları bozmamaya, kaytarmamaya ve sorun çıkarmamaya çalışır.
Kliniklerde, “kimin ne halt ettiği” kısa sürede öğreniliyor. Kendi çıkarları için, asistanları kullanmaya çalışanlar, aslında “yalaka” haline getirdikleri genç arkadaşımızın ileriki hayatını da olumsuz hale getirdiklerini düşünmeliler. Zira ihtisas sonrasında, özel-resmi herhangi bir kuruma başvuru yapıldığında, çalıştığı eski yerdeki hocalarının, öncelikle de yöneticinin fikrini alıyorlar.
Genç hoca arkadaşlarım, asistanlar hocaların köleleri değildir. Onların kişiliklerini zedeleyici girişimlerde bulunmayın. Onlara, vizitlerde her gördüğünüz yerde hakaret edip onurlarını kırmayın. Lüzumsuz ve daimi formatlarla yanlış yönlere sürüklemeyin.
Çalışma hayatına yeni atılmış olan gençler. Hekimlik bir usta çırak işidir. Ustanızdan mesleğin sırlarını öğrenirken asla disiplini elden bırakmayın. Elbette bilimi, kitaplardan, dergilerden, büyüklerinizden ve internetten takip edeceksiniz. Bu kaçınılmaz. Ancak işin sırlarının ve püf noktalarının sadece sizlerden öncekilerden öğrenileceğini akılınızdan çıkarmayın.
Sizler, ileride bizlerin birer meslektaşı olacaksınız. Uzman olduktan sonra, ihtisas aldığınız kurumla, gönül bağlarınızı devam ettirin. Mesleğe ve bu mesleği size öğretenlere asla ihanet etmeyin. Sizlerin olduğu gibi, doğal olarak, hocalarınızın da artıları ve eksileri vardır.
Başka mesleklerden olanların yanında, meslektaşlarınızı asla eleştirmeyin. Hastanelerde, polikliniklerde, mesleki dernek ve vakıflarda, her zaman sağlık camiasının içinde yaşadığımızı ve aslında bu camianın hiç de zannedildiği gibi büyük olmadığını unutmayın.