Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği genel yönetimi olarak, genç asistanlarımızın eğitimine katkıda bulunmak amacıyla geçtiğimiz Aralık ayında, Kıbrıs’ta üç günlük “l. Asistan Okulu Toplantısı” düzenlendi. Ülkemizin çeşitli yerlerinden gelen asistanlarımıza değişik konularda, seminer tarzında teorik eğitim verildi. Toplantıların sonunda da, edinilen bilgilerle ilgili olarak küçük bir sınav tertiplendi.
Bu toplantının başından sona kayıt altına alınan konuşmaları, dileyen meslektaşlarımız, asistanlarımız istedikleri zaman internet ortamında yeniden izleyebilecekler.
Hey gidi günler. Bundan tam on dört yıl önce, derneğin Ankara şubesi başkanlığına seçilmişiz. Ankara’da yönetimde bulunan arkadaşlarımla, kadın-doğum asistanlarına yönelik eğitim faaliyeti yapmayı planlıyoruz. Üroloji Derneğinden Dr. Serdar Tekgül Hoca, kendi derneklerinde yaptıkları eğitimlerle ilgili olarak bize verdiği bir brifing sonunda, eğitimleri başlatma kararı alıyoruz. Hacettepe Üniversitesi kongre merkezinde, ayda bir kez, cumartesi günleri yapmayı planladığımız toplantılar için rektör yardımcısı ile anlaşma imzalıyoruz.
Toplantılarımız, Ankara ve civar illerdeki tüm asistanlara açık ve ücretsiz gerçekleştiriliyor. Her toplantıda yirmişer dakikalık iki teorik konuşma, ardından iki olgu sunumu ve iki makale tartışması yapılıyor. Toplantının bitiminde sandviç tarzında mütevazı bir öğle yemeği ikramı var. Toplantıların dokümanları katılanlara kitapçık şeklinde dağıtılıyor. Aylık maliyet ortalama 3 bin 500 lira. Bir ilaç firması gönüllü olarak sponsorluğu üstlenip tüm masrafları karşılıyor.
Ortalama 100 asistanın katıldığı bu toplantılar bir yıl kadar sürdü. Hocalarımız, tatil günleri olan cumartesileri, toplantılara özveriyle katıldılar. Asistanların hemen hemen tamamı -nöbetçi olanların dışında- toplantılarımıza katılıyorlar. Hararetli bilimsel tartışmalar yapılıyor.
2002 yılına geliyoruz. Ankara şubesi genel kurulunda bizim yerimize seçilen yeni yönetimin ilk icraatı,“asistan eğitimi toplantılarına son vermek” oluyor!
Aradan on iki yıl geçmiş. Dile kolay. On iki yıldır bir türlü yapılamayan eğitim toplantılarına yeniden başlanmış olmasına sevinenlerin başında geliyorum.
Düşünün! Türlü emeklerle ortaya çıkarıp geliştirdiğiniz eğitim işlerini, bir yaşına gelmiş, artık yürümeye başlamış halde sizden sonrakilere sağlıklı olarak veriyorsunuz. Sevgili! arkadaşlarımızın ilk yaptığı icraat ise el bebek büyütüp yürüttüğünüz eğitim faaliyetini bir çırpıda sonlandırıp, deyim yerindeyse canlı canlı mezara gömmek oluyor.
Kıbrıs’ta yaptığımız “l. Asistan Okulu” toplantımıza davet edilip de katılamayan asistan olup olmadığını soruyorum. Birkaç tıp fakültesi ve eğitim hastanesinden asistan okuluna gelecek olan asistanlara, “Geç başvuruda bulunuldu” bahanesiyle izin verilmediğini öğreniyorum. Üç günlük faaliyet, cuma, cumartesi ve pazar günlerinde yapıldı. Özellikle hafta sonuna denk getirildi. Sadece cuma günü için, yani topu topu bir günlük izin yetiyordu. Ancak, o bir günlük izin bile, bu bilimsel çalışma için asistanlarımıza çok görüldü. Yönetim kurulu başkanımız, asistanı katılacak olan tüm hastanelere, fakültelere, çok önceden resmi yazı gönderildiğini, ayrıca Kamu Hastaneleri birliği CEO’suna bile yazılı olarak haber verildiğini söylediğinde yüreğim bir kez daha cız etti.
Ne kadar da acıklı. Biz, hafta sonu iznimizi, işimizi gücümüzü, muayenehanesi olan arkadaşlarımız muayenehanelerini kapatarak, asistanlarımız bir şeyler öğrensinler diye çırpınırken, adının başında “tıp fakültesi ve eğitim-araştırma hastanesi” ibaresi bulunan hastane idarelerinin yaptıklarına bir bakın.
Aman da, aman, sıcacık makam odalarınızda oturmaya devam edin. Etliye sütlüye karışmayın. Hele hele, eğitime hiç önem vermeyin, koltuklarınıza sıkı sıkı yapışıp, çayınızı kahvenizi içmeye devam edin arkadaşlar. Unutmayın ki, o makamlar hiç kimse için asla kalıcı olmamıştır. Bugün siz oturursunuz, yarın da bir başkası. Sizden önce de birileri vardı, sizden sonra da başkaları olacak. Hiç kuşkunuz olmasın.
Aradan tam on iki yıl geçmiş, maalesef bilimi dışlayan zihniyet, bazı eğitim kurumlarında hiç değişmemiş. En azından bazı kurumlarımız, işte bu zihniyetlerle yönetiliyor arkadaşlar.
İşi engellemeyin, işin yapılmasına katkıda bulunmak için ne gerekiyorsa önce onu düşünün arkadaşlarım.
Şimdiye kadar, kişi ve kurumlarla sorunum hiç olmadı, olmaz da.
Benim sorunum, işte bu bilim dışı davranışlarla!..