Maden hammaddesi üretimi, baraj, otoyol, tünel-metro, petrol ve su iletim hatları, liman inşaatı, bina temelleri, kanal açma, sığınak ve otopark imalatı gibi pek çok alanda kaya kazı faaliyetleri ve yapı yıkımında patlayıcı kullanımı vazgeçilmez bir gerekliliktir. Bu çalışmaların çevre dostu bir yaklaşımla ve “Patlayıcı Mühendisliği” ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi, ulusal kaynakların etkin kullanılmasını ve gereksiz makine yığınlarıyla donatılmanın önlenmesini sağlayacaktır.
Özellikle son yıllarda yaşanan büyük depremler sonrasında, kentsel dönüşüm kapsamında kent içi inşaat temel kazılarının kontrollü patlatma yöntemleriyle gerçekleştirilmesi gerekliliği defalarca vurgulanmış ve sektör tarafından kabul görmüştür. Nitekim, alanındaki uzmanlar ve sektör uygulamacıları tarafından başarıyla gerçekleştirilen projeler sayesinde bu yeni ve gelecek vadeden alan, sektörün önemli bir parçası haline gelmiştir.
Bu bağlamda, dikkat çekici örneklerden biri, Adıyaman Kalıcı Deprem Konutları Projesi kapsamında gerçekleştirilen patlatmalı blok, temel, yol ve kanal kazılarıdır. Makine-ekipman ve patlayıcı portföyündeki gelişmeler ile uygulama alanlarındaki uzmanlaşma, patlatmalı kazıların güvenlik, çevresel etkiler, teknik uygunluk ve ekonomik verimlilik açısından önemli avantajlar sunmasına imkân tanımaktadır.
Deprem riski yüksek bölgelerde güvenli ve hızlı yapılaşmanın sağlanması kritik önem arz etmektedir. Bu kapsamda, ömrünü tamamlamış binaların kontrollü patlatma ile güvenli bir şekilde yıkılması, yeni yapı temellerinin sağlam kayalarda patlatmalı kazılarla oluşturulması ve altyapı yatırımlarında patlatma teknolojilerinin kullanılması, patlayıcı mühendisliğinin hayati rolünü ortaya koymaktadır.
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirilen büyük deprem sonrasında, depremzede yurttaşlarımızın normal yaşamlarına hızla kavuşmasını sağlamak amacıyla Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Antep gibi bölgelerde patlayıcı mühendisliği uygulamaları binlerce hasarlı konutun güvenli olarak yıkımını sağlarken çok daha önemli olarak da yüz binlerce konutun hızlı bir şekilde inşa edilmesine katkı sağlamış, güvenli ve yaşanabilir alanların oluşturulmasına olanak tanımıştır.
Ülkemiz yerleşim birimlerinin büyük bir bölümü deprem riski altında olduğundan, deprem dirençli kentleşme hayati bir zorunluluktur. Bu doğrultuda, kentsel dönüşüm projeleri aciliyet arz etmektedir. Bu çerçevede, Büyükşehir Belediyeleri öncülüğünde yerel yönetimlerin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıkların, TOKİ, Emlak Konut, Kiptaş gibi uygulayıcı kurumların, mevzuat ve uygulamalarında patlayıcı mühendisliği ilkelerine yer vermesi büyük önem taşımaktadır. Umuyoruz ki, ilgili kurumlar da bu alanda gecikmeden gerekli adımları atacaktır.