Sevgili Okurlar;
Osmanlı döneminde Tabb-ı Aşura diye seslendirilen tatlıya adını veren Aşure Günü, geçtiğimiz Salı günüydü. O nedenle bu hafta bu kadim yiyecekten bahsetmek isterim sizlere. Arapça’da 10’uncu anlamını ifade eden “Aştıra” kelimesinden türeyen aşure Muharrem Ayı’nın 10’uncu gününe denk gelir. Kimileri de develerin güdülmesini ifade eden “Işr” kelimesinden geldiğini söyler. Aşure Günü’nde Hz. Adem’in tevbesinin kabul edildiği, Hz. Musa ve İsrailoğulları’nın Firavun’un zulmünden bu günde kurtuldukları, Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulduğu, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın doğdukları, Hz. Süleyman’a mülkün verildiği, Hz. İbrahim’in doğduğu günü de Aşure Günü ile bağlayanlar var tabii.
Dünyanın belki de ilk tatlı tarifidir aşure. 1844 yılında kaleme alınan ilk yemek tarifi kitabımız “Melceü’t-Tabbâhîn” (Aşçıların Sığınağı) adlı kitapta aşure tarifi “Matlûbü’l-mikdâr kabuğu çıkmış buğdayı ba’det-tathîr tencere içine koyub bolca su ile bir taşım kaynatub altına kömür tozu döküb az ateş ile beş on sâ’at terk itdikden sonra yine altına odun yakub kaynadıkda içine kaynamış fasulye ve bakla ve pirinc her ne murâd olunur ise ilâve ve tatlu olacak mikdârı asel veya şeker koyub bir taşım dahî kaynatub indireler. Eğer pek koyu olur ise bir mikdâr sıcak su ile alışdırub tabaklara vaz’birle üzerine kavrilmuş badem dizub tenâvül buyrula.” şeklinde yer alır. Aşure, içeriğinde bulunan buğday, nohut, fasulye, kuru meyveler ve çeşitli baharatlar ile tam bir besin deposudur. Buğday ve baklagillerin sağladığı protein, kuru meyvelerin içerdiği vitamin ve mineraller, aşurenin besleyici değerini artırır. Ayrıca, aşurenin bitkisel bazlı olması, kolesterol ve doymuş yağ içermemesi nedeniyle kalp sağlığına da olumlu etkileri bulunmaktadır. Aşure, lif açısından zengin olduğu için sindirim sistemine de faydalıdır.
Aşure, sadece bir tatlı değil, aynı zamanda kültürler arası köprüler kuran, paylaşımın ve dayanışmanın sembolüdür. Geleneksel olarak farklı kültürlerde farklı ritüellerle hazırlanan bu lezzetli tatlı, ruhumuzu beslerken toplumsal bağlarımızı da güçlendirir. Nuh’un Gemisi’nden günümüze kadar uzanan bu lezzet, farklı kültürlerde farklı anlamlar taşır ve çeşitli ritüellerle hazırlanır. Nuh’un Gemisi Ağrı Dağı’nda durduğunda, Nuh’un ailesi erzaklarının son kalıntılarıyla özel bir yemek yaparak kutlama yapmış. Bu yemek, günümüzde “aşure” olarak biliniyor. Türk aileleri, bu olayı anmak için aşure yapar ve paylaşır. Türk ve Bosnalı mutasavvıflar (özellikle Bektaşiler), aşureyi sağlık, şifa, güvenlik, başarı ve manevi beslenme için özel dualarla hazırlar. Aşure, fakirlere, komşulara, arkadaşlara ve akrabalara dağıtılır. Evliya Çelebi’nin Seyahatname kitabında “Aşure, Muharrem’in onuncu günü yapılması gereken bir aştır.” diye belirtir.
Osmanlı Döneminde Aşure Osmanlı döneminde aşure, toplumsal dayanışmanın ve paylaşmanın en güzel örneklerinden biriydi. Gazeteci Sadri Sema’ya göre, Aşure Günü Osmanlı’nın en renkli anlarına sahne olurdu. 1964 yılında yitirdiğimiz Sadri Sema, “İstanbul Hatırları” kitabında, Muharrem Ayı’nın 10’uncu günü, “İmaretler faaliyete geçer, ocaklar alev alev yanar, bacalardan buram buram dumanlar çıkardı. İstanbul’un Hamidiye, Laleli; Üsküdar’ın Yeni Cami, Valide Camii imareti gibi büyük aş ocaklarında ve birçok dergahlarda Aşure pişirilirdi. Bu görülecek bir anane idi. İstanbul şahlanırdı.” ifadelerini kullanır. Alevi kültüründe, Kerbela Savaşı’nda Hüseyin’in öldürüldüğü gün aşure pişirilir ve aşurenin hiçbir hayvansal ürün içermemesi ile şiddetin protesto edildiği ifade edilir. Aleviler, Muharrem ayında 12 gün boyunca et tüketmeyerek her türlü öldürmeyi (besin için kesilen hayvan dahil) şiddet olarak kabul ederler.
Farklı kültürlerde farklı isimlerle anılan aşure, Priscilla Mary Işın’ın “Osmanlı Mutfak Sözlüğü” kitabında da yer alır: “Kökeni tarıma başlanan ilk döneme kadar iner. Kutsal sayılan bu yiyeceğin berekete dair inançlarla yakın bir bağlantısı vardır. Aşure, buğday kültürü ile Mezopotamya’dan yayılmıştır. Bu yüzden Çin’den İngiltere’ye kadar dünyanın birçok ülkesinde aşure benzeri, bayram veya yeni yıl yemeklerine rastlanır…” ifadeleri yer alır. Bu nedenle değişik coğrafyalarda da kendine yer bulur aşure ve yarattığı inancı.Ermeni ve Rum kültürlerinde de aşure önemli bir yer tutar. Ermeniler, aşurenin bir benzeri olan “Anuş-Abur”u 6 Ocak’ta hazırlarlar. Bu özel tatlı, Ermeni kültüründe önemli bir dini ve sosyal etkinlik olarak kabul edilir. Rumlar ise, benzer şekilde buğday, kuru üzüm ve bal ile yaptıkları “Koliva”yı kilise kapısında dağıtıp ortasına bir mum diktikleri bir tabakla mezarın başına yerleştirir. Bu ritüel, ölülerin ruhuna saygıyı ve onların anısını yaşatmayı amaçlar. Böylece aşure, sadece Türk kültüründe değil, aynı zamanda Ermeni ve Rum kültürlerinde de barış ve hoşgörünün sembolü olarak kabul edilir.
Bu senede her bir kaşığında sevgi ve dostluğun tadını bulacağınız aşureleriniz, sofralarınıza mutluluk getirsin. Bu özel günlerde, farklılıklarımızın zenginlik olduğunu ve paylaşmanın, dostluğun en güzel yolu olduğunu bir kez daha hatırlayalım. Aşure günleri, sadece bir tatlı hazırlama ve paylaşma geleneği değil, aynı zamanda toplumumuzun birlik ve beraberlik ruhunu pekiştiren önemli bir semboldür. Aşurenin içindeki her bir malzeme, farklılıklarımızın ve çeşitliliğimizin bir araya geldiğinde nasıl güzel bir bütün oluşturduğunu simgeler. Toplumumuzun her kesiminden insanların katılımıyla, aşure günleri, hoşgörü ve sevgi dolu bir atmosferin oluşmasına katkı sağlar. Bu günlerde, geçmişte yaşanan kırgınlıklar ve anlaşmazlıklar bir kenara bırakılır, yerine barış ve anlayışın hâkim olduğu bir ortam kurulsun. Aşure kazanının başında yapılan sohbetler, paylaşılan anılar ve dile getirilen iyi dilekler, toplumsal bağlarımızı güçlendirsin. Aşure günlerinin getirdiği bu güzel atmosferin, yılın her günü devam etmesini dilerim. Birlikte olmanın, paylaşmanın ve hoşgörünün en güzel örneklerini sergilediğimiz bu günler, geleceğe umutla bakmamıza vesile olsun.
Her bir kaşığında sevgi ve dostluğun tadını bulacağınız aşureleriniz, sofralarınıza mutluluk getirsin. Bu gelenek, nesilden nesile aktarılmaya devam ederek, toplumumuzda barışın, huzurun ve kardeşliğin daim olmasını sağlasın.
Sağlıklı, huzurlu ve barış dolu günler dilerim.