2017, ilkbahar gelmiş, nisanın başında, İstanbul’da düzenlenen “Acıbadem Kadın Doğum Günleri” toplantısındayız. Bu yıl beşincisini gerçekleştiriyorlar. Hiç kimse küçümseyip de burun kıvırmaya kalkmasın, gözlü gözsüz görsün ve de okusun diye rakamla yazıyorum, 1.400’ün üzerinde bir katılım var.
Kadın Doğum Günleri’ne katılım ücretsiz. Kendi alanımızda; “infertilite”, “onkoloji”, “perinatoloji” ve “ürojinekoloji” konularına olabildiğince yer vermişler. Salon tıklım tıklım dolu. Meslektaşlarımızın oldukça istekli olduklarını gözlemliyorum.
Kongrenin düzenleyicileri, Mete Güngör ve Bülent Tıraş. Biri onkolog, diğeri ise infertilite uzmanı. Birlikte çalıştıkları hastanede, aralarında gereksiz kısır çekişmelere girmemişler, kavga etmemişler. Sadece sırt sırta, kafa kafaya verip kendi bilimsel alanımızda, meslektaşlarımız için “en iyisini nasıl yapabileceklerini” düşünmüşler. O konuda kafa yormuşlar. Başarılı da olmuşlar.
Toplantıların açılışında, rektör dâhil, kongre başkanları ve Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği başkanı ayrı ayrı konuşarak, kadın-doğum alanındaki sorunlarımızı, kendi alanımızda nelerin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili görüşlerini dile getirdiler.
Açılış konuşmalarından sonra, katılımcılar arasından üç meslektaşımıza, çekilişle “Ipad” ve “Iphone” hediye edildi. Çekilişi yapacak olan kongre başkanının, kendisinin yetişmesinde bilimsel katkıları olan iki duayen hocasını sahneye davet ederek çekilişi birlikte yapmaları, etik bir davranış olarak sanırım pek çokları için iyi bir örnek olmuştur.
Kendi adıma, Ankara Tıp Fakültesinden yetişmiş bir meslektaşınız olarak yapılanlarla ve arkadaşlarımla gurur duydum.
Bu etik davranış, rektörlük, dekanlık, müdürlük, amirlik, başhekimlik, ana bilim dalı, bilim dalı başkanlığı, vakıf-dernek yönetimi, ders saati, performans, ameliyat önceliği, muayene odası, hasta yatağı, ultrason cihazı, bilgisayar, yazıcı, otopark yeri, ve buna benzer daha pek çok nedenler yüzünden üniversite, fakülte, ana bilim dalı, hastane ve klinik arkadaşları, hatta oda komşularıyla bile çekinmeden didişip kavga eden, meslektaşlarıyla bir türlü geçinmek istemeyen meslektaşlarımıza sanırım iyi bir ders olmuştur.
Maalesef kongrede havuz-deniz salonları, kayak pisti ve tenis kortları, bulunmadığından, kongreye katılan meslektaşlar çoğunlukla salonlarda bulundular.
Kırk civarında şirket standının bulunması da endüstri desteğinin iyi bir göstergesiydi.
Meslektaşlarımız, hastaneden yapılan robotik ameliyatları “online” izleme fırsatını da buldular.
Eskiler ne de güzel söylemişler “At binenin kılıç kuşananın.” diye. Bilim adına, hekimlik adına katkıları nedeni ile Tıraş ve Güngör kardeşlerimi tekrar tebrik ediyor, bilimsel toplantılarının devamını diliyorum.