Sineklerde vefa olur mu? “Hiç böyle saçma şey olur mu!” diyeceksiniz. Olmaz tabii. Sinek, nerede mama varsa gider, oraya konar. Hele hele at sinekleri, eğer orada bir şeyler varsa hemen hayvanın poposuna yerleşiverirler. Siz anladınız işte, yazmaya elim varmıyor.
Bakan, müsteşar, genel müdür, rektör, dekan nerede toplantı yapıyor, hangi toplantıya katılacak, bunlar herkesten çok bilirler. Toplantı salonuna çok önceden gelirler. Ön kapıdan giremezlerse, arka kapıdan girerler. Mümkünse protokolün hemen arkasında yerlerini alırlar. Ne de olsa fotoğraflar çekilecek, hemen arkadan fotoğraflarda görülmek için özel çaba sarf ederler. Hatta suni gülümsemeyle poz vermeyi bile hiç ihmal etmezler.
Toplantı konularının at sineklerini ilgilendirip ilgilendirmemesi hiç önemli değildir. Bu nedenle sağlıkçının jeoloji toplantısına, coğrafyacının radyoloji toplantısına katılmasına şaşmamak gerekir. Zaten dinlemezler bile. Önemli olan protokoldekilerle yakın olmak, onların yanında görülmek ve görüntülenmektir. Protokol toplantıdan erken ayrıldığında, at sinekleri de çaktırmadan sıvışıverirler. Zira işleri bitmiş, görev ifa edilmiştir.
Ancak, bu at sineklerinin zaman zaman hata yapıp önemli toplantıları atladıkları da olmuyor değil. İşte bunlardan biri, geçtiğimiz hafta fakültemizde yapıldı.
Kliniğimizden duayen bir hocamızın emeklilik töreni ile akşamında da emeklilik yemeği var. Dekan bey yurt dışında olduğu için katılamıyor. İstihbaratı bu şekilde alan at sinekleri “Katılmaya ne gerek var” diye düşünmüş olmalılar, zira ortamda onlardan hiçbiri yoktu.
Toplantıya, üniversitemiz rektörünün yanında fakültemiz dekanını temsilen dekan yardımcısı, başhekim ve yardımcıları da hep birlikte katılmasınlar mı? Genelde yoğun iş trafikleri, ekstra toplantılar, olağan ve olağanüstü randevular nedeniyle görevler ve konuşmalar bittiğinde, çoğunlukla açılış konuşmalarını yapan rektörler toplantılardan erken ayrılırlar. Bu kez öyle olmadı. Toplantının sonuna kadar orada bulundular. Toplantıya, rektör beyin de katılmasından çok sonra haberdar olan sinekler ne de çok hayıflanmışlardır. “Nasıl oldu da atladık!”, “Nasıl oldu da kaçırdık!” diye ne de dövünmüşlerdir.
Hocamız, zamanında hem rektörümüzün hem de başhekimimizin de hocalığını yapmış. Onlar da eski hocalarını unutmamışlar. Ahde vefa, işte böyle olur!
Genç hocalarımız, asistanlarımız neredeyse her işi aralarında paylaşıp planlamışlar. Bu nedenle bizlere pek de iş düşürmediler.
Hocamızın gerçek dostları, arkadaşları, öğrencileri hep birlikte bazen konuşmalarla, eski fotoğraflarla duygulandık, an geldi hüzünlendik.
Emeklilik, bir yerde şeklen yuvadan ayrılmak olsa da, emekli olan büyüklerimize, hocalarımıza her zaman kapımız açık olmuştur. Deontoloji ve aile terbiyesi bunu gerektirir.
İnsanın gerçek dostları, o yüksek makamlardan, mevki ve görevlerden ayrıldıktan ve emekli olduktan sonra belli olur. Zira onlar, her zaman yanınızdadırlar.
Diğerleri, kan emiciler, makamlardan ikbal ve menfaat bekleyenler, at sinekleri, goygoycular oradan ayrılıp, yeni menfaat kapılarını çoktan aşındırmaya başlamışlardır bile.
Kırk yıldır, birlikte kader arkadaşlığı yaptığım hocamızdan şeklen de olsa ayrılmak, onu seven bizler için oldukça zor olacak. Tesellimiz, hocamızın sık sık kliniğimize uğraması ve en azından haftalık toplantılarımıza katılması önerilerimizi kabul etmiş olması. Özdemir Hocamıza, tüm ana bilim dalı çalışanları olarak sağlıklı, mutlu ve çok uzun sürecek bir emeklilik diliyoruz.