Evet, yanlış okumadınız. Atatürk Üniversitesi Rektörlük Fakültesi…
İleride rektör olmayı düşünen gençlerimize, üniversite tercihlerini yaparlarken dikkate almaları açısından, bir hatırlatma yapmak istiyorum.
Şayet lisans için tercih şansını kaçırmışsanız, ziyanı yok; master, doktora, araştırma görevlisi, tıpta uzmanlık, yardımcı doçentlik, doçentlik ve profesörlük aşamalarında Atatürk Üniversitesinde eğitim almak ve görev yapmak da kâfi gelebilir.
Hatırlatmak istedim, dünyanın yüz bin hâli var. Hani, “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” derler ya… Yine akıllarda bulunmasında fayda mülâhaza ediyorum.
Zira, mensubiyetinden mazide olduğu gibi istikbalde de ebediyyen gurur duyacağım Atatürk Üniversitesi, Rektörlük Fakültesi gibi çalışıyor, rektör yetiştiriyor!
Ülkemizde herhangi bir üniversitenin rektörlük makamına oturabilmek için, çok büyük şanssızlıklar ve aleyhinize çalışan maraba, karanlık, hasis, kıskanç, içi kara ve hain güçler söz konusu değilse, Atatürk Üniversitesinde tahsil yapmak, görevli olmak, velhasıl bu mukaddes kuruma mensubiyet, nerede ise yeterli olabiliyor!
Nitekim; benim de bilimsel danışma kurulu (editorial board)nda yer aldığım Yükseköğretim Dergisi (Journal of Higher Education)’nin Nisan 2014 sayısında yayımlanan, Nihat Erdoğmuş ve Murat Esen tarafından kaleme alınan “Türkiye’de Üniversite Rektörlerinin Sosyo-Demografik Özellikleri ve Kariyer Hazırlıkları” isimli bilimsel makalede, rektörlerin mezun oldukları yüksek lisans programları bakımından, üniversite sıralamasında birinci sıraya Atatürk Üniversitesinin (18 rektör), ikinci sıraya ise on beşer rektörle İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesinin oturduğunu müşahade ettik. Liste, Ankara Üniversitesi (14), Ege Üniversitesi (9), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (8), yedişer rektörle de Boğaziçi, Gazi ve Uludağ Üniversiteleri şeklinde devam ediyordu. Rektörlerin, doktora/uzmanlik bakımından sıralamasında da, Atatürk Üniversitesi yine 22 rektör ile birinci sırada yer alıyordu.
Haa, bir de unutmadan söyleyeyim. Her ne kadar kendi elinizde olmasa da, rektörlük için Trabzon doğumlu olanlar en şanslı kişiler. Bu da çocuklarınız ve dahi torunlarınız için aklınızın bir köşesinde bulunsun. Zira, yine adı geçen makalede, devlet üniversitelerindeki rektörlerin doğum yerlerine göre dağılımında, Trabzon birinci sırada yer alıyordu. İkinci sırayı ise yine çok enteresan, rektör fabrikası(!) gibi çalışan Atatürk Üniversitesinin bulunduğu Erzurum işgal ediyordu.
Ancak, akıbeti çok parlak olmasa da, benim rektör atamaları hususundaki görüşlerim, başkan vekilliğini yaptığım, Devlet Planlama Teşkilatı Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Yüksek Öğretim Özel İhtisas Komisyonumuz tarafından özenle hazırlanan problem ve çözüm merkezli rapor (http://www3.kalkinma.gov.tr/DocObjects/Download/3218/oik550.pdf) ile oldukça detaylı bir şekilde resmi makamlara sunulmuştu.
Yine, rektör atamaları konusunda kaleme aldığım ve bu Nörofilozofi Köşe’mde yer alanların yanında, diğer birçok makalemde ve tıp-beyin cerrahisi mesleğim dışında yazdığım kitaplarımdan altıncısı olan “RABBİM BENİ DOKTORLARDAN KORU!” (HAYY KİTAP, İstanbul, 2013) isimli eserde, ön gördüğüm çok önemli ilmi kıstaslar belirtilmiştir. Uluslararası makale sayıları, SCI kapsamlı araştırmalar, kitaplar, “chapter”ler, atıflar, “H” indeksleri vs… Binaenaleyh, kim okuya, kim anlaya, kim icra ede…
Biz yine, hâlimize tercüman olması bakımından, paramedikal muhtevalı yedinci kitabımız olan “YAA HAYY!”dan, (Ötüken Yayınları, İstanbul 2014, Sayfa 222) “ENDÜLÜSLÜ PERİ” isimli rubâimizi paylaşalım.
ENDÜLÜSLÜ PERİ
Mağribî rûyalarım, El-Hamrâ’daki sızı,
Meryem mâsumluğunda, dertlerin dermansızı,
Gül dalında kurusun, gecemi örten zülfün,
Endülüs’ün en güzel, siyâhî, peri kızı.