Kur’an’daki gerçekler paralelinde olan görüşleri ile tekdir etmekte olduğum, Yüksek İslâm Enstitüsü mezunu değerli dostum Sayın Sedat Şenermen’in Şira Yayınevi tarafından bu yıl başında yayınlanan kitabı “Atatürk’ün Devrimleri Kur’an Temellidir” kitabı kısa sürede ilgilenilen önemli bir kitap oldu.
Kitabın ismi, Atatürk’ün Kur’an temelli din bilgisi, dine yaklaşımı ve buna paralel gerçekleştirmiş olduğu bütün söylem ve girişimlerini tam olarak ifade etmektedir.
Kur’an’da din demek olan Muhkem /değişmez Farz Ana Kuralları bilmeyen veya menfaatlerine uymadıkları için görmezden gelen, hatta ret de edebilen gruplar, Kur’an’a ters düşmeleri yanında Allah ve Din ile aldatmalarına engel olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e de düşman kesilmişlerdir. İşte bu düşman yaklaşımları, onların Atatürk aleyhinde ve sanki dine karşı gelmiş gibi sözler uydurmuşlar ve taraftarlarını kandırıp ön yargılara sokmuşlardır. Aradan yaklaşık 100 yıl geçmiş olmasına rağmen bu gruplar, aynı Atatürk aleyhtarı yaklaşımlarına devam etmektedirler.
Sn. Şenermen bu eseri ile yılların sabırlı çabaları ile edinmiş olduğu Atatürk ve Din temelli bilgi birikimleri ile gerçekleri, belgelendirerek ayrıntılı ve anlaşılır alıcı bir şekilde okuyucularına sunmuştur.
Kitabın Giriş Kısmı, “Atatürk’ün Dünyası’nı görmeden, anlamadan, bilmeden Türk Devrimi’ni tam ve doğru kavramak için O’nu tarihsel ve Evrensel veriler ışığında tanımak gerekiyor” cümlesi ile başlar.
Bu bölümde “Bazı Dünya Liderlerine göre Atatürk ve Yaptıkları” başlığı altında Atatürk için bazı liderlerin sözleri yer almıştır.
Bu bölümde, önemli liderlerin olumlu yaklaşımına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki grupları da kullanarak “Atatürk Düşmanlığı”nı Küresel bir Proje olarak başlatılmış olduğu açıklaması bulunmaktadır.
Giriş kısmından sonra kitapta beş bölüm bulunmaktadır.
Sn. Şenermen, kitabın ilk bölümünde “Küresel Şeytanlık olan Emperyalizmi Ret Etmeden Kur’an’ca Allah’a İman Gerçekleşmez” diyerek, Atatürk’ün Emperyalizm ve Bağımsızlık yaklaşımına karşı İngiltere’nin, Alman yazar Kurt Ziemke’nin, ABD’nin ve Huntington’un “ Atatürk Düşmanlığı ile Atatürk’ün Mirasını Reddedin” projesi hakkında tarihsel ve günümüz bilgileri vermektedir.
İkinci Bölümde Atatürk’ün Din Anlayışı, Allah ve Din hakkında, İslamiyet hakkında görüşleri, Hz. Muhammed’i nasıl anladığı, görüşleri yer almıştır. Örneğin şu yaklaşımlar Atatürk’e aittir:
“Allah ile iletişim, doğrudan Kur’an aracılığı ile yapılır”, “Bizim Dinimiz Akla en uygun Dindir”, “Evren de Allah’ın kitabıdır ve ancak aklını kullananlar yararlanabilir”, “Hz. Muhammed, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur”, “Bedir savaşı, Hz. Muhammed’in Peygamberliğinin en kuvvetli delilidir”, “Hz. Muhammed, Allah tarafından kendisine vahyedilenleri “İnsanlara Dinî gerçekler’ olarak bildirmeye memur bir elçidir”.
Kitabın ikinci bölümünde ayrıca “Atatürk’ün Emeviler ve Muaviye Hakkında Değerlendirmesi” ile “İslâm coğrafyasında Akıl”, “Peygamber döneminde bilgi ve Hüküm kaynağı sadece Kur’an ve Akıl idi” konularında bilgiler yer almıştır.
Üçüncü bölüm, “Gazi Mustafa Kemal’in Kur’an Kültürü” ile başlamakta ve bunu “Atatürk ve Kur’an” balıklı kısım izlemektedir. Burada “Atatürk’ün Kur’an’a olan saygısı, Dini / İslâm’ı / Kur’an’ı Anadilde öğrenmek Allah’ın Yasasıdır, Kur’an’ın Türkçe’ye çevrilme süreci, Dinde ölçünün Kur’an olduğu görüşü, Atatürk’ün İndirilen ve Uydurulan iki din olduğu yaklaşımı, Kur’an’ı anadilde öğrenmenin farz olduğuna ilişkin sözleri, Kur’an’da geçen (Zikre’d Dâr) ifadesinin ‘Özgür Vatan’ olduğu düşüncesi” konuları yanında “Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Uygarlığının Kur’an’ca Temel İlkeleri”, “Atatürk’ün Hz. Muhammed’in “Sizinle savaşanlarla Allah yolunda siz de savaşın”, “İyilik ve Takva üzere güç birliği yaparak birleşin” örnekliklerini önemsemesi, “Atatürk’ün TBMM’ni 4 ayet üzerine oluşturması”na yönelik yaklaşımı ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.
Kitabın dördüncü bölümünde “Atatürk ilke ve Devrimlerinin dayandığı temeller”, “Devrimlerin Ulusal ve Evrensel değeri”, “Atatürk ve Millî Kültür”, “Tam bağımsızlık”, “Yönetim biçiminin değişmesi”, “Atatürk ilkeleri ile Türk Toplumunu Çağdaşlaşma yoluna girmesi” ve “İlkelerin vazgeçilmezi Barışçılık” konuları bulunmaktadır.
Son bölüm olan beşinci bölüm “Ulusal Temel Eğitim”, “Din Eğitimi”, “Kur’an’sız din Eğitimi olmaz”, “Kur’an’da Akıl ve Tefekkür, Tezekkür, Tedebbür, Taakkul, Tefakkuh /iyice anlamak, kavramak”, “Kur’an’ın hedefi, aklını işleterek bilgilenmiş inanan toplum oluşturmak” ve “Atatürk’ün Gençliği Önemsemesi” konularında oluşmuştur.
Görüldüğü üzere, Sn. Şenermen, kendi kişiliğine özgü sabır ve araştırmacı yaklaşımı ile Atatürk’ün Kur’an ve din demek olan Muhkem /değişmez farz ana kurallarına olan hakimiyetini, bu kuralları gerçekleştirme yöntemlerini tarif eden Müteşabih /değişken ve çok seçenekli uygulanma özellikli araç yöntemlerine yaklaşımlarını belgeli bir şekilde akıcı bir üslupla açıklamıştır.
Kur’an’daki İndirilen İslâm’ı değil de kendi düşünce ve menfaatlerine uygun Uydurulmuş dini benimsemiş olanlara karşı nasıl davranılması için kitaptaki bu bilgilerin bilinmesi, büyük bir önem arz etmektedir.
Bu yönleri ile bu kitabın önemsenmesi dileklerimle.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız inşallah artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ” ve “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ”
1 yorum
YANLIŞLANMA İLKESİ
Sayın Özdemir.
Kitap yazmak, araştırmak; lehte ve aleyhte olan bilgileri okuyucunun dikkatine sunmayı gerektirir.
Bir ilim adamının asgari uyacağı ahlaki kurallardandır.
Burası bilimsel bir platform olduğu için;
Karl Popper’in yanlışlanma ilkesine uyulması gerekir.
Ben şimdi, aşağıda vereceğim bilgilerle siz ve arkadaşınız noksan ve yanlış araştırmalar yaparak okuyucunuzu yanıltıyorsunuz diyorum.
Benim söylediklerim de yanlış olabilir. Yanlış ise makalenin sahibi olarak yazdıklarınızı savunursunuz. Susarak geçiştirmek bilim ahlakına uygun değildir.
” Ancak Sherrill, kitaba sadece bir bölümünü aldığı görüşmeyi özetleyerek bir rapora döktü ve ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdi. Raporda aktarılanlardan bazıları şunlardır:[39]
“…Agnostik olduğuna dair genellikle kabul görmüş inancı, kesinlikle reddediyor, ancak dininin sadece Kâinat’ın Mucidi ve Hâkimi tek Tanrı’ya inanmak olduğunu söylüyor.
Ayrıca beşeriyetin böyle bir Tanrı’ya inanmaya ihtiyacı olduğuna inanıyor.
Buna ilaveten dualarla bu Tanrı’ya seslenmenin beşeriyet için iyi olduğunu belirtti…
“…yakın tarihte olan Bursa hadisesi üzerinde serbestçe konuştu.
Bu hadise Türklerce değil üç yabancı tarafından çıkarılmıştı:
Bir Arnavut, bir Bulgar ve bir Rus. Hatta Üçüncü Enternasyonal tarafından kışkırtıldığını da ima etti. Muhtemelen sıkıntı verecek bu siyasi hareketi basit bir dil meselesine, ezanın Arapça yerine
Türkçe okunması haline dönüştürerek gösterdiği siyasi maharetten ötürü kendisine iltifatta bulundum. Bu sözlerim Kuran’ın Arapçadan Türkçeye tercüme edilmesi için nasıl ve neden telkinde bulunduğu konusunda konuşmasına sebep oldu ve bu mevzuda yepyeni bir ufuk açtı. Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman
TİKSİNECEĞİNİ söylüyor. Kuran’dan alınan bir Arapça bölüm okudu. Bu duada Muhammed amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder. ‘Düşünen bir Türk’ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?’ dedi.
Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kuran’ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kuran’ın Türkler arasında GÖZDEN DÜŞMESİ olduğu neticesine varıyorum.
Daha sonra umumi ve şaşırtıcı bir beyanda bulunarak Türk halkının gerçekte hiçbir şekilde dindar olmadığını, aralarından camilere giden az sayıda kişinin alışkanlıktan veya yüksek sesle söylenen duaların cezbine kapılarak camiye gittiğini ileri sürdü…”
Mustafa_Kemal_Atatürk
https://www.rifatbali.com/images/stories/dokumanlar/ataturkun_dine_bakisi.pdf
“Atatürk’ün, dini “lüzumlu bir müessese” olarak gördüğünü belirttiğine ilişkin sözüne karşın “dini olanların fakir kalmaya mahkûm oldukları” ve bu nedenle “öncelikle din anlayışını kaldırmak” gerektiğine inandığına ilişkin görüşleri için de kaynaklar mevcuttur.
Kâzım Karabekir’in belirttiğine göre, Atatürk ona din ile ilgili olarak dini olanların kazanamayacağını ve fakir kalmaya mahkûm olduklarını söyleyip netice olarak önce din anlayışını kaldırmak gerektiğini söylemiş[24] ve bu sebeple Kur’an’ın anlaşılarak okunmasına önem verip Türkçeye çevrilmesini emretmiştir.
Ayrıca İslam’a ilişkin olumsuz sözleri de bulunmaktadır. Karabekir’in anlattığı üzere, Atatürk Balıkesir’de hutbe okumasına karşın daha sonra Kur’an ve Muhammed ile ilgili olumsuz sözler etmiştir
Bir konuşmaları sırasında Atatürk’ün şöyle dediğini anlatır:
“… Mustafa Kemal Paşa beyanâtıma karşı hiddetle bütün içini ortaya döktü:
— Evet Karabekir; Arapoğlu’nun yavelerini
Türk oğullarına öğretmek için Kur’an’ı
Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım!
Tâ ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler!…”[28]”
https://www.academia.edu/38309443/Pa%C5%9Falar%C4%B1n_kavgas%C4%B1?sm=b
” Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın ” Hucurât Suresi 6. Ayet
Her makalenizi araştırmak zorunda kalacağız. Maalesef.
Bülent Demirbek..
SAYGILARIMLA CEVABINIZ BEKLİYORUM.