Bazı insanların vatan sevgisi, insan sevgisi, görev aşkı ve dostluğu kendisi farkında olmasa bile onun ayrılmaz bir parçası haline gelir. Vatanı için çalışmak onun için her şeyden önce gelen tek eğlencedir. İnsanları sevmek ve istesinler ya da istemesinler onlara yardımcı olmak en büyük hazzıdır. Yaptığı en zor görevleri bile en küçük bir bezginlik ya da yılgınlık belirtisi göstermeden her gün çıtayı biraz daha yükselterek daha iyisini yapmak uğruna her türlü özveride bulunmak onun için bir onur ve gurur kaynağıdır. Hele dostlukları; onun için olmazsa olmazların en başında gelir, çalışma şevkinin ve azminin beslenme iklimidir.
Tanışmaktan, dostluğundan, insanlığından, kişisel ve ülke sorunlarımızı karşılıklı tartışmaktan her zaman gurur duyarak zevk aldığım dostum Prof. Dr. Baki Komsuoğlu’nu, her fani gibi sonumuzu biliyor olsak bile, kaybetmekten dolayı çok üzüldüm. Kendisi, aynı fikirde olmasanız bile “yozlaşmadan uzlaşma” anlayışının hayata geçirilebileceği ender insanlardan birisiydi. Doğup, büyümek ve ölmek her ne kadar kaçınılmaz bir gerçek olsa da insan yakınlarını ve dostlarını kaybetmeye dayanamıyor. Hele bu insan ülkesi ve dostları için doktor muayenesine bile vakit ayıramadan özveriyle çalışan birisiyse bu acıya dayanmak daha da zorlaşıyor. Hele hele bu insanın kendisi ve eşinin hekim olduğu kurumu ve çevresinin hekimlerle dolu olduğunu bilince bunun “kader” olmaktan öte bir şey olmadığını söylemekten başka yapacak bir açıklama şekli kalmıyor.
Uzun süre idarecilik yapanlar için, hele Baki gibi anabilim dalı başkanlığı, bölüm başkanlığı, dekanlık ve rektörlük gibi üniversitenin hemen hemen her idari kademesinde çalışan birisi için rahatsızlık duymuş olanlar da olabilir. Fakat Baki’yi yakından tanıyanlar ya da insaf ölçüleri içerisinde düşünme inceliğini gösterenler onun ne kadar “kâmil” ve hümanist bir insan olduğunu herhâlde teslim edeceklerdir.
Kocaeli Üniversitesinin en sancılı dönemlerinde ya da her şeyin 17 Ağustos depremi ile yok olduğu yıllarda yöneticilik yapan Prof. Dr. Baki Komsuoğlu, neredeyse her şeyi yoktan var etme mucizesini gerçekleştirmiştir. Mevlana gibi her görüşe ve her düşünceye saygı duyan, insanları insan yerine koyabilen, en farklı görüşlerdeki insanlarla bile iletişim kurabilen, üstün yeteneklere sahip Prof. Dr. Baki Komsuoğlu herkesin kendisinde de olmasını arzuladığı farklı bir özelliğe sahiptir. Zira yeni kurulan üniversitelerde farklı farklı ekollerde yetişmiş öğretim üyelerini aynı amaç etrafında kimseye zarar vermeden birleştirmek Türkiye’de ancak bir elin parmakları kadar sayıdaki rektöre nasip olmuştur. Bunlardan birisi de Prof. Dr. Baki Komsuoğlu’dur. Umarım birlikte olduğu insanlar, çalıştığı kurumlar ve bu ülke kendisinin hizmetlerini unutmama kadirşinaslığını gösterecektir.
Tüm sevenlerine, ailesine ve ülkemize başsağlığı diliyor, aziz dostumu her zaman şükran ve sevgi ile anacağımı ifade etmek istiyorum. İnşallah ülkemize hep Prof. Dr. Baki Komsuoğlu kıratında insanların hizmet etmesi ve yöneticilik yapması kısmet olur. Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.