ÖZ
Ülkemizin Uluslararası bölgesel ve küresel bazlı üstlenilen görev ve kapasitesine özellikle 2000’li yıllarda küresel ölçekli devlet politikalarıyla eriştiği, uluslararası karşılığının da Bologna süreçleri ve Erasmus, Mevlana vb. programlarıyla uluslararası yükseköğrenim alanına etkin katılımla ortaya çıkmaya başladığı bilinmektedir.
Bunun yanında ‘Türkiye Bursları’ programlarıyla, aday uluslararası öğrenciler için güçlü maddi desteklerin sağlandığı, bu uygulamaların uzun yıllardır tüm dünyadan öğrenci çeken ABD, İngiltere ve Almanya gibi küresel aktörlerle aynı kulvarda yarışmaya başladığı gerçektir.
Bu kapsamda, ülkemizin bulunduğu coğrafyanın kültürel hafızasındaki kimliğinin de etkin kullanılmasının diğer ülkelerin üniversitelerinde olmayan bir rezervin ortaya çıkarılıp ortak yükseköğrenim alanına taşınmasının çarpan etkisiyle, farklı ve yüksek bir ivmelenmeye erişmesi güçlü olasılıktır. Tabii, iyi yönetimin saha da aktörleri olan ülkemiz üniversitelerinin bunu bilim akıncısı idrak ve kabiliyetiyle yürütmesi vazgeçilmez öneme sahiptir. Bizim fikrimiz, bu coğrafyanın multidisipliner kültürel miras öğelerinin alt ve üst benliğe yansıyan gerçekliklerini bilip anlamadan ortaya koyulan sahaya yönelik bilimsel çabalar, derinlikten yoksun kalmaya mahkumdur. Bu kapsamda, günümüzde bölgeye yönelik gerçekleştirilen seyahatlerden çıktı olarak sunulan günlük ve edebi notlar gibi çabalarla, sınırlı akademik birikimlerin yetmeyeceği görüşüne biz de katılıyoruz (1).
Ayrıca, sadece belli bilim disiplinleriyle sınırlı çalışmalarında bölgeyi analiz etmede yeterli olamayacağını ileri sürebiliriz. Çünkü asırlar öncesinden günümüze taşınabilmiş ve yaşamaya devam eden ortak multidisipliner kültürel miras, bugün hala bölgenin derin gerçekliklerinden biridir.
MEVCUT DURUM
Avrupa coğrafyasının Ortadoğusu gibi de nitelendirilen ancak bizim katılmadığımız, geçtiğimiz yüzyılda sıkıntılar yaşanan bölgedeki uluslararası aktörlerin aksiyonlarına karşılık, devletimizin bizzat en üst seviyede bölgeden danışmanlarının ve dış işleri teşkilatının ürettiği eşgüdümlü, etkin aksiyonel çözümler, bölge insanlarının büyük bölümü tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır. Bu bölgede devletimizce üretilen aklıselim çözümler etkindir ve sahadaki aksiyonlar özellikle son on yılda geçmişle kıyaslanamayacak biçimde bölge ülkeleriyle kardeşlik ve karşılıklı çıkarlara dayalı biçimde gelişmektedir. Bundan bölgede görev yapan bir akademisyenler olarak gurur duyduğumuzu ifade edebiliriz.
TESPİTLER VE ÖNERİLER
Hatta bu kapsamda, sahada görev alacak tüm üniversitelerin bilim neferleri de buna uygun seçildiğinde, karşılıklı fayda ve sonuç ile sürdürülebilirlik de uzun dönemli sağlanabilir hale gelecektir.
Bizim, kişisel olarak bugün için, ülkemiz dışında 26 yıldır saha deneyimine sahip bir bilim insanı olarak gönül coğrafyamızın Balkanlar bölümünde yaptığımız 16 uluslararası (kongre, sempozyum, konferans) bilimsel etkinlik sonrası söylemeyi elzem gördüğümüz bazı tespitlerle devam edelim. Günümüzde, Balkan coğrafyasında yer alan ülkemiz dışındaki ülkelerde yaklaşık (5.888.089)*6.000.000 ortaöğrenim öğrencisi bulunmaktadır. Bu bizim ülkemiz için 11.404.385 kişidir (2017)(2) .
Bu kapasitenin özellikle balkan coğrafyasında yer alan üniversitelerimiz başta olmak üzere, bizzat sahada yer alan diğer uluslararası üniversitelerin güçlü yönlerini de yadsımadan, asırlar öncesinde ecdadın bu coğrafyalarda kurduğu ilim ve medeniyetin izlerinden yola çıkan ve günümüzün bilim ve teknolojisinde eriştiğimiz kapasiteyi kullanmamız ve erişmeyi hedeflediğimiz daha sağlıklı ve huzurlu atiye birlikte yürüyeceğimiz çağdaş ilim, bilim erleriyle buluşmamız öncelikli görevdir. Peki, bugün için ülkemizdeki 7.198.987 (2017) üniversite öğrencisi dışında, aynı coğrafyada üniversite öğrenimi gören öğrenci sayısı en az 2.878.180 kişi diyebiliriz. (2)**
Bunlar, o ülkelerde yükseköğrenim alanına dahil olmuş öğrencilerdir. Bu coğrafyada yer alan milyonlarca gelecek ve meslek edinme hayali kuran genç nüfusun yaşadığı coğrafyaya sınır köklü üniversitemizde o bölgeden olup öğrenim gören öğrenci sayılarını arttırmak konusuna odaklanmalıyız. Bununla birlikte, yönetici olarak görev yaptığımız lisans düzeyinde eğitim veren birim üniversite geneli içinde Bologna sürecini senato kararıyla ilk tamamlayandı. (05/09/2012) Ülkemizin, oranlara baktığımızda, en çok yabancı uyruklu (%12) öğrencisine ve çift ana dal ve yan dal uygulamalarıyla da 20 farklı ülkeden toplam kontenjanın yirmi katına erişmiş bir tercihe erişmenin mümkün olduğuna şahit olmuştuk.
Kaldı ki günümüzde, bölgeye yönelik devletimizin bilim politikalarını destekleyen aktörü Yükseköğretim Kurulumuz (YÖK), 2006 yılından itibaren bölge üniversitelerini bu yönde teşvik etmekte ve Mevlana, Erasmus programları ve genel politikalarla yine TÜBİTAK, YTB, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlarıyla sağladığı proje destekleriyle geçmişle asla kıyaslanamayacak şekilde, pozitif ivmelenmek isteyen tüm bilim paydaşlarına destek sağlamaktadır. Bu sahada yer alan ülkelerden ABD, Almanya, Rusya başta olmak üzere dikkatle takip edilmektedir. Bu konuda yeni politikalar oluşturdukları ve genç nüfusu ülkelerine çekmeye çalıştıklarını açıkça görmekteyiz.
SONUÇ
Kişisel fikrimiz, bölgede devletimizin kurumlarıyla, ülkemizin kültürel ve tarihi kimliğinin gereğini yerine getiren politikaları bölge insanları tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır. Buna yönelik gerçekleştirilen çalışmalar güçlü ve çok yönlüdür. Bölgede, 106 yıllık ayrılıktan sonra, sorumluluğumuz çok büyük ve almamız gereken yol çok uzundur. Ülkemizin bize yüklediği sorumluluğun hakkını vermek görevimizdir. İşimize çok daha iyi odaklanmak ve bunu paydaşlarımızla birlikte sürdürmek zorundayız.
Pandemisiz sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle. Saygılarımla.
*:Bölgeye komşu Macaristan (807.705 kişi ) ve Slovakia(441.619 kişi) eklenmiştir
**:Bölgeye komşu:Macaristan(287.018 kişi) ve Slovakia(156.148) eklenmiştir.
Kaynaklar
1.Çağ G.’Balkanlara nasıl bakmalıyız?’ Sorusuna dair analiz-1(22 Temmuz 2020),Tasam, www.tasam.org Erişim:22 Temmuz 2020
2. www.unesco.org Erişim:20.07.2020
2 yorum
Ülkemizin Balkanlar’a açılan kapısı Edirne’de, etkin ve Balkanlar’ı gerçek anlamda bilen, çeşitli uluslararası çalışmalar ile analiz etmiş bir akademik yapı ile ülkemizin ve soydaşlarımızın güç birliğinin pekişmesi için bu vizyonda görev alabilecek, çalışacak etkin bilim insanları gerekmektedir. Bu vizyonda görev alabilecek akademisyenlerin yetkilendirilmesine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.
Tespit açısından ayrıntılı bir araştırma olmamış ama genel durumu çok güzel özetlemiş bir yazı. Hangi spesifik alanlarda ne tür iyileştirme yapılmasına yönelik bir yazı sanırım daha yol gösterici ve gerçekçi olacaktır.