Bu yazımda, özellikle genç kuşağa örnek olması, ışık tutması ve ideallerini gerçekleştirmede moral ve teşvik edici olabileceği düşüncesi ile sıra dışı bir başarının CV (Curriculum Vitae)’sini kısaca ele alacağım.
1956 yılında Trabzon’da, yolu, suyu, elektriği olmayan bir köyde, azim, disiplin ve otorite simgesi memur bir babanın yedi çocuğundan biri, hiç okuryazar olmayan, ancak gözlerinden zekâ fışkıran, cefakâr ve çilekeş bir annenin ikinci çocuğu olarak, dünyaya gelir. Çok zor şartlar altında her gün kilometrelerce yol yürüyerek köyünde ve kasabasında ilkokulu bitirir. Yine binbir güçlükle ortaokulu bitirdikten sonra askeri okula kayıt olur. Mezuniyetini takiben, Silahlı Kuvvetler’in çeşitli kademelerinde, ülkemizin değişik il ve ilçelerinde görev yapar. Gerekli imtihanlarda gösterdiği yüksek gayret, performans, başarı ve kabiliyeti sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti Kahire, Mısır Askeri İdari Ataşeliğine atanır. Buradaki çalışmalarının yanında, bilimde master programını tamamlar.
Yurda döndükten sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’ndeki görevi yanında, gerekli çalışmaları tamamlayarak Atatürk Üniversitesinden Dil Biliminde Doktora Payesi alır. Silahlı Kuvvetler’deki görevi esnasında birçok kez ödüllendirilir. 1995 yılında, 39 yaşında kendi isteği ile emekli olur. Eğitim ve öğretime sevdası ve idealizmi nedeniyle, BİL Dershanelerini kurar. Çok kısa sürede bu dershaneler, yurt çapında bir zincir halini alarak 90 civarında sayıya ulaşır. Kendisi bir Eğitim Dervişi, Öğretim Ereni olarak zaman ve enerjisini üçe, bazen dörde katlayarak çalışır. Başarıya susamışlığı, azmi, hırsı, inadı, erdemi, istikrarı sayesinde ülkemizde bu alandaki ihtiyacı görüp, bu gereksinime cevap verebilmek gayesiyle, 2003 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kez, doğrudan Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’na bağlı olarak, Anadolu BİL Meslek Yüksekokulunun kuruluşunu gerçekleştirir. Ülkemizin sanayi ve iş dünyasının ve daha ileri hedef olarak da Avrupa Birliği ülkelerinin kalifiye eleman ihtiyacını dikkate alarak, 12 program ile yaklaşık 2 bin öğrencinin eğitim ve öğretim gördüğü, bu türünün ilki olan bu Vakıf Meslek Yüksekokulu 2004-2005 eğitim ve öğretim yılında, mezunlarını da işe yerleştirebilmeyi hedefleyerek, faaliyete başlar.
Bütün bu çalışmalarını, ana hedefinde olan “üniversite” kuruluşu için gerekli faaliyetlerde bulunarak sürdürür. Tükenmek bilmeyen enerjisiyle, kurduğu Anadolu Kültür ve Eğitim Vakfı (AKEV) çerçevesinde, yılmadan gerekli şartları yerine getirip ve yasal prosedür takip edilerek, bünyesinde Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Hukuk Fakültesi, İletişim Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yabancı Diller Yüksekokulu ve Anadolu BİL Meslek Yüksekokulunu barındıran İstanbul Aydın Üniversitesi, uykusuz gecelerin, hırsın, inadın, azmin ve sebatın ifadesi olarak, 2007 tarihinde kurularak tüzel kişiliğini kazanır.
Öğrenciler tarafından en çok tercih edilen üniversiteler arasında bulunan ve benim de soy ismimi taşıyan İstanbul Aydın Üniversitesi, uluslararası düzeyde birçok bilim adamını eğitim kadrosuna alarak, üniversal rekabet eksenli, çok yüksek performans ve dünyanın birçok üniversitesi ile ilişkili olarak, halen 14 bin civarındaki öğrencisi ile eğitim ve öğretimine devam etmektedir.
Bir memur çocuğu olarak dünyaya gelip, bütün bu basamakları tırnaklarıyla tırmanıp, kutsal teri ile sadece elinden geleni değil, elinden gelmeyeni de başarmaya çalışarak faaliyetlerini taçlandıran, bizzat kendisinin kurduğu onlarca şirketin oluşturduğu Holding’in de Yönetim Kurulu Başkanı olan bu azim ve hırs sembolü Dr. Mustafa AYDIN, halen her çivisini kendisinin çaktığı, İstanbul Aydın Üniversitesinde, Mütevelli Heyet Başkanlığını sürdürmektedir.
“Benim imkânım yok, aile desteğim yok, köylüyüm, fakir aile çocuğuyum, benim başarmam mümkün değil, kafam almıyor, beceremiyorum, maddi imkânlarım yetersiz, kimse bana destek olmuyor…vs.” diyen gençlerimize ithaf olunur.
Hepinizin Ramazan Bayramını tebrik ederim.
Konu ile ilgili olarak, Akif’ten iki mısra alıntısı ile bitirelim.
“Oturup dil dökecek yerde, gidip dökmeli ter.
Bin çalış gayen için, bir kazan ömründe yeter.”