Çok disiplinli ekip yaklaşımı aslında sağlık çalışanlarının öteden beri bildiği ve günümüzde “tek sağlık” adıyla yaygınlaşan bir ifadedir. Tek sağlık, terim olarak yeni olsa da yaklaşım olarak Hipokrat’a kadar dayanır. Bununla beraber bir veteriner hekim, aynı zamanda epidemiyolog ve parazitolog olan Calvin W. Schwabe (1927-2006) “tek tıp” terimini kullanmaya başladıktan sonra, bu terim geliştirilerek günümüzde “tek sağlık” terimi olarak kabul görmüştür. Bu terimse 7 Nisan 2003’te, Rick Weiss‘in Washington Post gazetesinde yazdığı ebola kanamalı ateşi hakkındaki yazısında William Karesh’in görüşlerine yer vermesiyle gündeme gelmiştir. İlgili makalede geçen “İnsan, evcil hayvanlar ya da yaban hayatı tek başına ele alınamaz, sadece bir sağlık var ve hastalıkların çözümleri herkesin farklı düzeylerde birlikte çalışmalarını gerektirir.” görüşü, günümüzde sağlık alanında oldukça yaygın hale gelmiştir. Çok disiplinli sağlık ekipleri, farklı disiplinlerden gelen uzmanlar (beşeri hekimler, veteriner hekimler, sosyal hizmet uzmanları vs), kendi uzmanlık konuları ile ilgili olan hizmetlerini koordine ederek belli bir hedefe yönelik olarak birlikte çalışırlar ve böylece başarılı olabilirler.
Sağlık sektöründe çok öteden beri bilinen bu çok disiplinli ekiplerin çalışma biçimini her sektörde uygulayabilmemiz çok mu zor? Elbette zor değil ve bunu birçok alanda görmek zaten mümkün. Bununla beraber akademi ortamında çoğu zaman birlikte çalışma kültürü, hele de farklı disiplinlerin ortak çalışma kültürü ne yazık ki gerçekleşemiyor. Nedenleri konusunda kendimce fikirlerim olsa da konuyu uzmanlarına bırakmakta yarar görüyorum. En azından yalnız olmadığımı ve böyle bir gereksinimin olduğunu ve bunun uygulanabilir olduğunu Akademik Akıl’da “Başlarken” isimli makaleyi yazan Sayın Prof. Dr. Hikmet Akgül’ün ifadelerinde bulmak mümkün görünüyor. Sayın Akgül, “Fizik okuyan bilim insanları ile biyoloji okuyan bilim insanları ortak akıl zemininde buluşurken, sosyal bilim alanını okuyan bilim insanlarının biyoloji ve fizik alanının nesnelliğinin akışı ile bütünleşmesi sağlanarak yeni bilim üretme süreçlerini başlatması” ifadesi ile tam da bu noktaya parmak basıyor. Öncelikle ülkemizin bu kültüre sahip olmasında önemli bir paya sahip olacağını düşündüğüm böyle bir girişime aracılık eden, başta Sayın Akgül olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Başarılı olmak için çok disiplinli bir ekip oluşturmanın önemi sadece akademi dünyasında değil, aynı zamanda kamu veya özel sektörde de yadsınamaz bir gerçektir. Kendi koşullarına ve gereksinimlerine göre büyük ve kapsayıcı bir iş hacmi geliştirmek isteyen sektörler; çeşitli beceri, deneyim ve geçmişe sahip bir ekibe sahip olduklarında daha çok başarılı olmaktadır. Reklam yapmamak için isim vermesek de çevrenizde bunun örneklerini görmek mümkündür. Çok disiplinli bir ekibe sahip bölümler, iş hacminin de ötesine geçen güçlere sahip olmakta ve işlerindeki yenilikleri de artırabilmektedirler. Farklı profilleri, bakış açıları ve bilgi birikimine sahip bireylerden oluşan bir ekip, çeşitliliği her zaman zenginleştirdiği için bir işi daha da ileriye götürebilecek yakıtlar olarak da adlandırılabilirler. Bununla beraber çok disiplinli bir ekibin taşıması gereken özellikler de vardır. Öncelikle böyle bir ekip tüm çalışmalarını önceden paylaştıkları ve hemfikir oldukları ilkelere göre yürütmelidir. Ekibin üyelerinin birtakım ortak paydaları olmalı ve her birinin bireysel becerisi olmalıdır. Birlikte çalışırken birbirlerinden bir şeyler öğrenme eğiliminde olmalıdır. Çok disiplinli bir ekipte, birlikte bir şeyler geliştirme ve iş birliği son derece önemlidir. Böylece tüm farklı beceri setleri birbirini tamamlar.
Bilgiler ancak bir araya getirildiğinde güçlüdür ve ekibe bireysel bakış açısının ötesinde büyük resmi görmesi için ilham verir. Bir insanın başkasından bir şeyler öğrenebileceği başka bir insanla çalışması onu motive eder. Böylece her ekip üyesi başkasından bir şey öğrendikçe kendini geliştirecek ve bu da motivasyonunu artıracaktır.
Çok disiplinli ekipler kendi kendine yeterli olma eğilimindedir. Çünkü birlikte çoğu sorunu çözebilecek birçok farklı yeteneğe sahip olurlar. Bu tür ekiplerde iletişim zorluğu yaşansa da, ekip üyeleri empati kurduğunda ve görüşlerini paylaşırken birbirlerini saygıyla dinlediklerinde en iyi şekilde çalışacaklardır. Böylece kendinden ne kadar farklı olursa olsun her takım üyesinin başkalarıyla iletişimi de güçlenecektir. Bu tür ekiplerde yenilikler potansiyel haline gelir. Bunun nedeni ise takımdaki herkesin herhangi bir konuda derin bir bilgi düzeyiyle katkıda bulunabilmesidir. Bilgiler ancak bir araya geldiğinde güçlüdür ve ekibe bireysel bakış açısının ötesinde büyük resmi görmesi için ilham verir. Bir insanın başkasından bir şeyler öğrenebileceği başka bir insanla çalışması onu motive eder. Böylece her ekip üyesi başkasından bir şey öğrendikçe kendini geliştirecek ve bu da motivasyonunu artıracaktır. Uyumlu çalışan çok disiplinli bir ekipte, bireylerin empati yeteneği de gelişecektir. Çalışılan ortamlardaki çeşitlilik, insanlara kendilerini başkalarının yerine nasıl koyacaklarını öğretmenin de en iyi yoludur. Bir yenilik (inovasyon) geliştirirken, bu yeniliği veya hizmeti kullanacak olan kişileri tam olarak anlayabilmek ancak empati ile kazanılabilir. Örneğin; herhangi bir işlevi olmayan ve kullanıcının hayatına herhangi bir değer katmayan teknoloji veya ürün, bunun arkasında mükemmel bir bilim olsa dahi yenilikçi olarak kabul edilemez. Dolayısıyla yenilik, empati olmadan gerçekleşemez. Yenilik, icat etmek anlamına gelmez; her şeyden önce insanların yaşamlarına gerçek değer katan çözümler için çaba göstermelerini ifade eden bir kavramdır. Birlikte iyi çalışan, birbirinden öğrenen ve başkalarına empati ile bakan çok disiplinli bir ekibe sahip olmak sadece iyi değildir; aynı zamanda yenilik üretmek için de güçlü bir katalizördür.
Ortak hedeflere ulaşmak için en büyüğünden en küçüğüne kadar her sektörde farklı disiplinlerin bir araya gelmesi ve ortak çalışması şarttır. Bununla beraber farklı becerilere, tutumlara ve bir şeyler yapmanın yollarına sahip farklı bir grup insanı bir araya getirdiğinizde, işlerin her zaman saat gibi çalışmadığı da bir sürpriz değildir. Kimi zaman farklı disiplinlerin bir araya geldiği ekiplerde ekip ruhu için iyi olmayan “onlar” ve “biz” gibi tavırlar oluşabilir. Kişilik çatışmaları yaşanabilir. Güç mücadeleleri görülebilir. Ancak ekip ortamında, özellikle akademik ortamda hiç kimsenin her zaman patron olmadığı hatırlatılmalı ve farklılıklara saygı gösterilmelidir. Ekipte bulunan kişilerin kendi rolleri hakkında iyi bir anlayışa sahip olması değil, başkalarının da yaptıklarını takdir etmesi önemlidir. Bireyler, ekip iş birliğinin her üyenin ortak hedeflere ulaşılmasına yardımcı olduğunu ve farklı bakış açılarının ve becerilerin başarıyı getirdiğini bilmelidir. Güçlü iş birliği sağlamanın en güzel yolu ise bireylerin birbirleriyle diyaloğunun kesilmeden devam etmesi gereğidir. Günümüzde bunu sağlamak için çok iyi geliştirilmiş çevrimiçi araçlar olduğu unutulmamalıdır. Artık herkeste vazgeçilmez bir iletişim aracı haline gelen mobil telefonlara basitçe indirilebilecek çevrimiçi bazı uygulamalarla kurulacak ortak grupların, yararlı bir şekilde kullanıldığında ve belli ilkelerle kullanıldığında ekip iş birliğini %49 ve iş verimini %45 oranında artırdığını göstermektedir. Bunun dışında, ekibin çalışma yaşamı dışında ortak bir takım sosyal etkinliklerin de (örneğin ayda bir ailelerle birlikte yemek yenilmesi veya başka bir etkinlikle bir araya gelinmesi) ekibin birbiriyle kaynaşmasını sağlamakta ve iş verimini önemli bir şekilde artırmaktadır.
Sonuç olarak ben de Sayın Akgül’ün “Ülkemizin bilim insanlarının birikimi, performansı ve ufku bunu kotarabilecek özgürlüğe, yeteneğe ve yaratıcılığa evrilmiştir.” sözüne katılıyor ve farklı disiplinlerin ortak çalışma yaklaşımını en kısa zamanda benimseyeceğini ve böylece ülkemizin bilim ve teknolojide daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum.