Bir toplumun bir anayasa metnine göre yönetilmek zorunluluğu yoktur. Bu tür zorunluluklar geleneği oturmamış yeni yapılandırılmaya çalışılan toplumlarda ihtiyaç olabilir.
Bizim gibi Anadolu’ya doğudan Türk kimliği hareketiyle gelen onlarca devlet kurmuş bir toplumla, güneyden gelen birçok devlet kurmuş İslam ümmetinin vahdetinden oluşan ve imparatorluğa yükselen bir milletin yerleşik evrensel ilkelerinin olduğu bilinen bir yapılanmada anayasa gerekli olmayabilir. İstişareyi yönetim yöntemi olarak içselleştirmiş bir toplum olarak, zaman ve mekana göre ihtiyaç olan konularda yasa çıkararak hayatımızı sürdürebiliriz ve devlet hizmetlerini ihtiyaca göre sürdürerek adaletin tabana yaygın olarak uygulanmasını daha doğal olarak gerçekleştirebiliriz.
Milli anayasa, Türkiye’nin koşullarının güdümlü olarak şekillendirildiği modern zamanlarda, evrensel bakışı bozulmuş, doğal davranışları yapaylaştırılmış, sınırsız ve sınıfsız dünya görüşü zorla sınırlı bir yoruma ve sınıflı bir yapıya dönüştürülmüş, ”çimentosuz harç” ile inşa edilen ve sürekli dökülen bir yapıya evrilmesi için darbe ortamları aktif tutulmuştur. Bu zorlamalarla, bireysel boyutta evrensel ahlak ilkelerine uymayan, toplum planında evrensel hukukunu üretemeyen, uygulamada evrensel adaleti gerçekleştiremeyen ve de evrensel insan haklarını koruma iradesi gösterme ihtiyacı duymayan bir metin olarak, milletimizin hayatını tehdit etmeye devam etmektedir.
Oysa bir anayasa, insanlığın adaletle yönetilmesini hedeflerken, bir toplumsal sözleşme niteliğini insanlık adına korurken, kendi vatandaşları yanında dünyanın her yanından topraklarımıza ayak basan insanları da adaletle yönetmeyi ve onların da evrensel insan haklarını korumayı güvence altına almayı ilke edinen bir metin olmalıydı.
Anayasa düşünsel olarak evrensel bakışı esas almalı, uygulamada milli hizmetin tüm boyutlarıyla önünü açan bir nitelik taşımalıdır. Ancak böyle bir anayasayı, düşüncesi bağımsız, uygulaması bilimsel, bakış açısı evrensel olan ve öncelikle sorumluk üstlenen ve süreklilik ilkesini yaşayan insanlardan oluşan bir heyetin kotarabileceği bilinmeliydi.
Anayasa değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez gibi cümlelerin yer aldığı metinleri sürekli taşıdığı zaman, gelişme ve değişme sürecini yaşayan dünyanın ihtiyaçlarına göre değiştirilmediği zaman, tarihe kutsal metinler olarak geçerler. ”Allah’ın dini” dışındaki dinlerde böyle oluşur.
İran anayasasının 12. maddesinde yer alan İran’ın ‘dini İslâm mezhebi Caferi mezhebidir ve bu hüküm sonsuza dek değiştirilemez’ hükmü de benzer bir hükümdür ve aynı düşüncelerin eseridir. Dini evrensellikten çıkarıp millileştiren her toplum, istikbal için çatışma ortamını hazırlıyor demektir.
Başkanlık sistemi, evrensel değerlere göre dizayn edilmiş bir anayasa ile uyumlu olarak hazırlandığında işleme karakterini kazanabilir. Öncelikle, evrensel insan haklarını korumayı ve sürdürmeyi içselleştirmiş bir üst kurulun hazır olacağı bir iklimde, yazılımına başlanması gereken bir anayasa metnine ihtiyaç vardır. Bunun için, evrensel adaletin ikliminde, evrensel insan haklarını koruyabilen ve sürdürebilen, evrensel hukukun denetlediği, evrensel insanın doğal ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayan, inanç, teşebbüs ve üretim özgürlüğünün önünü açan, evrensel bilim, sanat ve din felsefesinin islâh, ihya, imar ve inşa yöntemlerini gerektiği ve yeterince uygulayarak medeniyet sürecinde tüm engelleri kaldırma iradesi taşıyan ve toplumsal sözleşme niteliği sunan bir anayasa…
ANAYASANIN TEMEL KAVRAMLARI
- İnsanın evrenselliği
- İnsanın dokunulmazlığı
- İnsanın güvenliği
- İnsanın özgürlüğü
- İnsanın hak arama özgürlüğü
- Evrensel ahlak ilkeleri
- Evrensel insan hakları
- Evrensel hukuk ilkeleri
- İnsanın doğal ihtiyaçlarının zorunlu olması
- Bireysel mülkiyet hakkının önünün açık olması
- Bireyin ihtiyaçtan fazlasını paylaşma zorunluluğu
- Adaletin evrenselliği
- Ailenin toplumun temeli olması
- Ailenin korunması
- Ailenin zaruri ihtiyaçlarının sosyal devletin temelini oluşturması
- Toplumsal birlikteliklerin gelişmenin dinamiği olması
- Milletin adının Türk milleti olması
- Yöneticilerin seçimle belirlenmesi
- Yönetim sisteminin istişare yöntemiyle işletilmesi
- Yöneticilerin Temel ihtiyaçlarının Karşılanması
- Milletvekilliğinin Meslek Olmaması
- Evrensel yönetimin dinamikleri(yasama, yürütme, yargı)
- Devletin millet için varlığı
- Dilin, kültürün, etnik yapının milli, bilimin, sanatın ve dinin evrensel değer taşıdığı
- Anayasada değişiklik ihtiyacının, evrensel insan hakları bağlamında, zaman ve mekana göre toplumların kazanacağı ivmeye göre belirlenebileceği
- Toplumların kültürel çeşitliliğinin sosyolojik temelinin dikkate alındığı
- Cumhuriyetin, halkın kendi kendini yönetme sisteminin adı, demokrasi bu sistemi işleten ”yöntem”in adı, istişarenin de yönetim yönteminin niteliklerini belirleyen muhtevanın adı olduğu,
- Devlet başkanının görevinin, Cumhuriyet sisteminin işleyişinin koordinasyonu, takibi ve denetimini içerdiğini,
- Bakanların görevlerinin, hizmet alanlarını koordine etmek, takip etmek ve denetlemek olduğu,
- Yasamanın görevi, milletin ihtiyaçlarına göre yasa çıkarmak olduğu
- Yargının görevinin suç ve cezayı dengelemek olduğu,
- Yürütmenin görevi, yasaları yürürlüğe koymak ve takip etmek, toplumun ihtiyaçlarını tespit etmek, ihtiyaçlara göre üretmek olduğu,
- Yasama, yürütme ve yargının birlikte işleyişinin, millet adına ,birbirini gözetme ve toplumsal dengeyi kurmanın temel dinamikleri olduğu.
- Anayasaya aykırı bir yasa söz konusu ise ve şikayet varsa, konu evrensel insan hakları mahkemesinde yargı yolu kanalıyla karara bağlanması gerektiği, başlangıç ilkelerini oluşturmalıdır.
YASAMA
- Bir toplumun yönetiminde esas olan o toplumun kendi kendini yönetebilmesinin olmazsa olmazıdır.
Bunu gerçekleştirebilmek için toplumun tüm ihtiyaçlarına vakıf olan yasamadaki temsilcilerin, yeterli sayıda olmaları ve gerekli liyakatla donanmış olmaları esastır. Yasa çıkarmakta kullanılacak yöntemin felsefesi istişare olduğundan, üyelerin bildikleri konularda ortak akla katkı verebilecekleri gibi yasama, yürütme ve yargı dengesinin ilkesel olarak dengeli işlemesine de katkı verebileceklerdir.
- Halkın doğal ihtiyaçlarını esas alan ve kendi liyakatıyla bu ihtiyaçların zaman ve mekana göre takibini yapabilen ve konusunun uzmanı olan yasama üyesi ancak halk adına yasa çıkarmaya hak kazanabilir.
- Halk adına yasa çıkarmaya hak kazanabilmek için yasamada üye olan bireyin halk tarafından doğrudan seçilmesi esastır.
- Yerinden yönetim olan durumlarda, vergi koyma ,iç ve dış güvenlik konuları dışında yerel yönetimler tam yetkili olmalıdır.
- Yerinden yönetimlerin ortak kararı ile başkan yargıya taşınabilir. Onay makamı insan hakları mahkemesidir.
- Yerinden yönetimlerin başkan yardımcıları devlet başkanının da yardımcılarıdır
- Devlet başkanının savaş kararı, insan hakları mahkemesinin onayı ile gerçekleşebilir.
YASAMA MECLİSİNİN YETKİLERİ
- İç ve dış güvenlik
- Para basma ve paranın değerini ayarlama
- Vergi koyma hakkı
- Devleti borçlandırma
- Yabancı devletlerle olan ticari antlaşmalar.
- Ülkenin savunulması yetkisi
- Bilim ve sanatı destekleme yetkisi
- Ülkeler arasında göçmen durumundaki halk hareketlerini yerleşimine karar verme yetkisi
YASAMA MECLİSİNİN KULLANAMAYACAĞI YETKİLER
- Yaradılıştan gelen doğal hakları kaldıramaz
- Yasalarda olmayan özgürlük haklarını kaldıramaz
- Geçmişte işlenen suçlara kanun çıkaramaz
- Yerel yönetimlerden merkezi hükümet ayrıcalık sağlayan vergi alma yasası çıkaramaz.
- Yerel yönetimlerden herhangi birine imtiyaz tanıyamaz.
- Kişilere asalet unvanı veremez.
YÜRÜTME
- Yasama organının çıkardığı yasalar, ihtiyaçtan kaynaklanan yada halkın ihtiyaçlarına cevap veren nitelik kazanmış değilse uygulanabilirliği olamaz.
Bu yüzden istişaresi yapılıp halkın ve toplumun ihtiyaçları ile örtüşen kararlar yasaya dönüştürülebilir.
- Bilimin yeni boyutlar kazandığı, dinin evrensel niteliklerinin algılanmaya başlandığı, iletişim ve bilişim anlayışının değiştiği ve toplumların gelişme süreçlerinin ivme kazandığı bir aşamada, yerinden yönetim sistemine geçmek kaçınılmaz olmaktadır.
- Yürütmede Tevhid, vahdet ve adaleti hedefleyen bir sistemin işleyişini gerçekleştirecek ve ona istikrar kazandıracak istişare yönteminin hayata geçirilmesi esas alınmalıdır.
- Toplumun sorunlarını bilen ve çözme yöntemleriyle donanımlı, liyakatlı; emanet, ehliyet, adalet, merhamet ve meşveret ilkelerine bağlı yetişmiş bireylerden ve farklı mesleklerden başkan tarafından seçilen ve yasamada görevli olmayan bilge kişilerin oluşturduğu bir yürütme organı…
- Ve bu organın çalışmalarını koordine eden, takip eden ve denetleyen devlet başkanı.
BAŞKANIN YETKİLERİ
- Başkan Sorumluluğunu üstlendiği konularda yetkilerini kullanabilmelidir.
- Devletin işleyişi, takibi, denetimi ve koordinasyonu kapsamına giren tüm konularda görevlendirme yapma,
- Yasama, yürütme ve yargının işleyişine karışmayan ancak koordinasyonunu sağlayacak atamalar yapma,
- Elçiler ve konsolosları atama,
- Genelkurmay başkanını ve mit müsteşarını atama,
- Bilim alanı, sanat alanı ve din alanı üst kurul ve başkanlarını atama,
- Af konularında yetki kullanma,
- Her üç ayda bir mecliste yetki ve sorumluluklara dikkat çeken ve önerilerini ileten konuşma yapma,
- Yürütmedeki yetki ve sorumluluklarını üstlenme,
- İç ve dış güvenlikle ilgili acil konularda karar verme, İhtiyaç duyulduğu kadar birim kurma ve koordine etme yetkisine sahip olma.
- Tüm acil konularda tam yetki kullanma.
YARGI
- Bir toplumun haklarda eşitlik ilkelerine göre sosyal işleyişinin dengesini düzenleyen sistemdir.
- Bu sistemin en tepesinde evrensel insan haklarını koruyan ve adalet ruhunu hatırlatan Yüksek Adalet(denge) Mahkemesi vardır.
- En üst mahkemenin dışında ihtiyaç olan mahkemeler kurulabilir.
- Mahkemelerin yapılanması toplumun gelişme sürecine paralel, dinamik olarak yenilenir.
- Dinamik toplum, dinamik adalet, dinamik hukuk yapılanması, gelişme ve ilerlemenin önündeki tüm engelleri kaldırma anlayışı, yargının temel felsefesidir.
- Yargıçlar devlet başkanı tarafından süresiz atanır.
YARGININ YETKİLERİ
- Evrensel insan haklarını korumak.
- Evrensel hukuk ilkelerini korumak.
- Anayasal ilkelere uymayanları cezalandırmak.
- Yasaların anayasa uyumunu izlemek.
- Adaleti sürekli işlevsel tutmak.
- Birey ve kurumların haklarda eşitliğini takip etmek.
- Haklarda eşitliği bozan kişi veya tüzel kişileri takip etmek.
- Yasamanın haklarda eşitliğini bozan uygulanmakta olan yasaları denetlemek.
- Yürütmenin uyguladığı yasaların haklarda eşitliği bozan yönlerini düzeltmek.
- Devlet başkanından vatandaşa kadar suç varsa ceza da vardır ilkesine uymak.
- Dijital çağda en büyük sermaye akıl, zaman ve tasarım gücüdür.
- Başkanlık sistemi, bu sermayeyi kullanmakta en iyi sistemdir.
- Bu sistemin içini doldurmak, yukarıda adı geçen temel kavramlardan örülen bir metin oluşturmaktan geçtiği kanaatindeyiz.
Yolumuz aydınlık olsun.
1 yorum
Başkanlık sistemi, bizim gibi hareketli bir coğrafyada yaşayan toplumlarda en geçerli sistem gibi duruyor. Ancak alışıla gelmiş demokratik kuralların değişmesi lazım. Çünkü partiler, toplumu politize ediyor, guruplaştırıyor , insanlar inanmadığı fikir ve davranışları desteklemek zorunda kalıyor. Onun yerine toplumun fıtratına daha uygun bir sistem getirilebilir. Mesala;
1. Kurulacak sistemde partileşme olmamalı,
2. Başkan piramit usulü bir secimle seçilebilmeli,
3. Bilen ile bilmeyen bir olamayacağından, kişinin tanıdığını seçmedi prensibince, önce mahalleli veya köylü tanıdığı bildiği muhtar adayları arasından muhtarı seçer.
4. Toplum içerisinde, biraz daha bilgili, tecrübeli, toplumu daha iyi tanıyan ve toplum tarafından muhtar olarak seçilen kişiler bir meclis oluşturup, ilcede seçilen mahalle ve koy muhtarları, kendi aralarından ilçe meclisini seçerek oluştururlar.
5. Muhtarlar arasından seçilerek oluşturulan ilçe meclisi, kendi başkanını seçer. Bu başkan da bu meclis içerisinde en ehliyetlilerinden birisi olacaktır.
6. Ilçe meclis başkanları da ilde bir araya gelerek il meclisini oluşturur ve ehil olan birini kendilerine başkan seçer.
7. Il meclis başkanları bir araya gelip, Başkent meclisini oluşturur ve aralarından en ehil olanını meclis başkanı seçer. Bu meclis başkanı seçer, başkanın oluşturduğu bakanlar kurulunu onaylar.
8. Seçilenlerin ve seçenlerin hakları kesin olarak korunmalı, seçilenlere yapılacak iftira, gibi küçük düşürücü suçlar cezalandırılmalı, .
9. seçilenler, belirli bir imzayı toplayabildikleri takdirde her zaman seçtiği kişiyi görevden azledebilmeli, yerine yenisini seçebilmelidir.
10. Böylece secim belirli aralıklarla değil, ihtiyaca göre olacaktır.
Allah bize ve yönetenlerimize feraset ile bakmayı nasip etsin. Amin