İqbal Masih, Pakistan’ın en yoksul bölgelerinden birisi olan Mudrike’de doğdu. Henüz dört yaşındayken, 600 rupi, yaklaşık olarak 12 dolar civarı bir paraya, halı dokuma fabrikasında çalıştırılmak üzere, bir halı tüccarına satıldı. O dönemde, yoksul aile çocuklarının bir çoğu, halı imalatçılarının tekelindeydi. Çocuk işçiler, tıpkı birer köle gibi, karın tokluğuna haftanın yedi günü, günde 14 saat çalıştırılıyordu. Halı mafialarının çocukları seçmelerinin sebebi, en pahalı halıları küçük parmakların dokuyabilmesiydi. Bu yüzden çocukların büyümeleri bilerek engelleniyordu.
İqbal, çocuk çalıştırmanın yasak olduğunu öğrendiğinde, henüz on yaşındayken, fabrikadan kaçarak polise sığındı. Polislere, çok zor şartlarda çalıştırıldıklarını ve şiddet gördüklerini söylediği halde, onu fabrikaya geri götürdüler.
Çevresinde, kendisi gibi olan ve konuşmaya bile korkan otuz çocukla birlikte, tutsak olarak, altı yıl yaşadı. Fabrikada çocukların, büyümemeleri için, sadece hayatta kalmalarına yetecek kadar su ve yemek veriliyordu. Cezaların çok ağır olduğu bu kölelik sisteminde Iqbal, daha çocuk sayılacak yaşta olmasına rağmen, altı yaşına bastığında isyan etmeye ve bakıcılara kök söktürmeye başlamıştı bile. Kötü beslenme şartları ve iki büklüm saatlerce oturmanın sonunda Iqbal bir türlü gelişemedi. On yaşındayken hala beş yaşında bir çocuğun boy ve kilosuna (1.21 cm, 27 kilo) sahipti. Omurgası yamulmuştu.
Altı yıl boyunca, tutsak olarak, yaşam mücadelesi veren Iqbal, bir gün kasabada Bonded Labor Liberation Front (BLLF) adlı aktivist bir grubun toplantısı olduğunu duydu. Aldığı büyük riske rağmen, diğer çocukların da yardımıyla ve onlara geri döneceğine dair söz vererek BLLF’in toplantısına gitmek üzere, yeraltındaki köhne fabrikadan kaçtı. Henüz on yaşındaki Iqbal, toplantıda, Pakistan devleti tarafından, peshgi’nin (bir çeşit tefecilik borcu) yasadışı ilan edildiğini öğrendi.
Dernek liderleriyle konuşup, yardımlarını istedi. Aktivist grubun yardımıyla, diğer çocuklar ve kendini köle tacirlerinin elinden kurtaracak evrakları toplayan İqbal Masih, evraklarını fabrika sahibine bizzat elden verme konusunda ısrar etti ve başı dik bir şekilde fabrikaya gitti.
Fabrikada, arkadaşlarına şunları söyledi: ‘Korkmayın, ben her şeyi öğrendim. Sizler özgürsünüz, özgür doğdunuz. Kimsenin, sizi burada tutmaya hakkı yok. Benimle gelin. Sizler özgürsünüz.’
Fabrikaya evraklarını teslim ettiğinde, patron öfkesinden kendini kaybetse de, hiçbir şey yapamadı. Masih, diğer çocukları da peşine takarak, kendisi ile birlikte 34 çocuğu özgürlüğüne kavuşturdu. Özgür olduktan sonra, İkbal Lahor’daki bir BLLF okuluna gönderildi. Çok çalıştı, dört yıl süren okulu, iki yılda bitirdi. Okulda, İkbal’in doğal liderlik becerileri giderek belirginleşti. Çocuk işçiliğine karşı mücadele eden gösteri ve toplantılara katıldı.
Küçük bir bedene sahip olmasına karşılık, büyük bir ruha sahip olan Iqbal Masih, köle gibi davranılan ve küçük yaşlarda, çok ağır şartlarda çalıştırılan çocukların hakları için, büyük çaba gösterdi. Bu yüzden, direniş ve uyanışın da simgesi oldu.
Bonded Labor Liberation Front’un (BLLF) yardımıyla ABD ve Avrupa’ya gitti. Amerika ve Avrupa’da, bir çok okulda konuşmalar yapan Iqbal, farkında olmadan, başka çocukların hayatını da değiştiriyordu. Onun sayesinde, pek çok çocuğun hayatı kurtulmuş oldu. Çocuk işçiliğine karşı verdiği mücadele, dünya çapında duyulmaya ve ses getirmeye başlamıştı. Söylemleri ve yaptıklarıyla, tüm dünyada ses getiren, daha 13 yaşındaki İqbal Masih ABD’den dönüşünde, 16 Nisan 1995’te sokakta oynarken, esir işçi çalıştıran bir çiftçi olduğu iddia edilen birisi tarafından, vahşice öldürüldü. Henüz on üç yaşında olan Iqbal Masih’in ölümü, hemen örtbas edildi Olayı gören ve bilen, herkes susturuldu. Ancak, Iqbal Masih öldürülse de, izinden gidenlere, yaptıklarıyla büyük bir cesaret verdi.
Etkilediği ve mücadele ruhunu kazandırdığı çocuklardan olan, Kanada’lı Craig ve Marc Kielburger kardeşler, onun bıraktığı yerden, mücadeleyi sürdürmeye devam ettiler. Free The Children /WE Charity) derneğini kurdular. ‘Me to We’ organizasyonlarını başlattılar. Kitaplar yayınladılar. Başta, Nikaragua, Kenya, Ekvator ve Hindistan olmak üzere, değişik ülkelerde okullar açtılar. Halen, eğitim, sağlık, su, ve gıda güvenliği konularında, toplumlara model olan, uluslararası aktivitelerde bulunuyorlar.
Keilburger kardeşlerin ilk aktiviteleri, Hindistan Başbakanı’na, 3.000 imzalı bir mektup göndererek, ‘çocuk hakları aktivisti’ Kalaish Satyarthi’nin hapisten kurtarılması oldu. “Tüm baskılara karşı, dünya çocuklarının eğitim hakkına sahip olmalarına yönelik mücadeleleri nedeniyle” Kalaish Satyarthi ve İnsan hakları aktivisti Malala Yusufzay, 2014 Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldüler.
Pakistanlı insan hakları aktivisti Malala Yusufzay, 1997’de Swat, Mingora’da doğdu. Henüz 11 yaşında iken ‘BBC Urduca Servisi’nde yayımlanmak üzere, Taliban rejimi altındaki yaşamı anlatan, isimsiz yazılar yazmaya başladı. 2012 yılında, henüz 15 yaşında iken, içinde bulunduğu öğrenci otobüsü, Taliban tarafından basıldı. Başından ve boynundan vurularak ağır yaralandı. Pakistan ve İngiltere’de, çok riskli ve uzun süren ameliyatlar geçirdi, aylarca tedavi gördü. İyileştikten sonra İngiltere’de kalarak, Oxford’u bitirdi. Yaşamı ve mücadelesiyle ilgili kitaplar yazdı ve henüz 17 yaşında, Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen, en genç isim oldu (Ben Malala, 2013).. BM genel kurulunda konuştu, Beyaz sarayda, Başkan Obama ile görüştü.
İqbal, Craig, Kalaish ve Malala’nın, mücadeleci yaşamları, filmlere de konu oldu.
‘Şimdi işler değişti. Eskiden ben patronlarımdan korkuyordum. Şimdi onlar benden korkuyor’. ‘Çocukların ellerinde kalem olmalıdır, aletler değil’ sözleri İqbal Masih’e aittir. Mekanın cennet olsun küçük direnişçi.
5 yorum
Adalet ve eşitlik sağlanana kadar bazı gruplar sömürülecek malesef.
Doğrulara ulaşmak için ne çok can verildi ne insanlar nasıl vahşice katledildiler ödenen bedeller çok büyük
Çok güzel yazı. Türkiye de benzer süreçler yaşandı abd hegomenyası izin vermedi. Haldun a teşekkür.
Çocukların özgürce yaşaması için verilen mücadeleleri anlatan makalenize teşekkür ediyorum sevgili Haldun kardeşim.
Çok anlamlı harika bir makkale olmuş
Teşekkürler