“Neden hekim oldum?” sorusuna hepimizin yanıtı bellidir. İnsana yardım etme arzusu bizi hekim yaptı! Pekala neden anestezist oldum? Her gün pijamaya benzeyen giysiler giyip, ayağımıza geçirdiğimiz tuhaf terliklerle saç, baş dağınık güne başlıyoruz. Ben de düşünüyorum elbette başka kadınlar gibi ne giysem diye… Kolayca değiştirilecek giysiler tercihim. Ben de 35 yıllık hekim ve anestezistim, bu konuda her sözü söyleme hakkına sahip görüyorum kendimi.
Hekimlik bir yaşam tarzıdır diye başlarız söze. Çok doğrudur; anestezist olmak nedir o halde? Bazı günler gün ışığını hiç görmeyiz biz. Ameliyathaneler hep kuytu köşelerdedir. Genellikle ameliyathane içinde bir oda verirler anestezistlere, hoca da olsa çok değişmez. O odalar da gün ışığını nadiren alır. Gün erken başlar anestezistler için. Ameliyathanelerin kendi jargonu, yaşam şekli, hatta kendi anayasası vardır nerdeyse.
Hastayı hayatta tutan anestezisttir ama kimse bilmez!
Anestezist, tıbbın her alanını bilmek zorundadır. Öyle az bilgi ile olmaz bu iş, tıp üstüne 5 yıl ihtisas yaparız. Yani zorunlu hizmeti falan hiç saymıyorum; tam 11 yıllık eğitimden sonra bu işi yapıyoruz. Ama bunu da pek bilen yok! Teknisyen kardeşlerimle aynı eğitimi aldık sanıyorlar. Benim gençlik yıllarıma göre biraz daha iyi bu bakımdan. Hastanın başına gelen tüm iyi şeyleri cerrah, kötüleri ise anestezist yapar ne hikmetse! Nasılsa bizi gören yok! Oysa hastayı yaşamda tutmak için yemeyi, içmeyi, neredeyse nefes almayı unuturuz biz. Ama devir gösteriş devri!
Anestezistler hep koşturur. Alışkanlık işte, belki de meslek hastalığı sayabiliriz telaşlı olmayı. Koşarken hayat da koşar; pek yakalayamayız. Önce iş yoğunluğundan, sonra da alışkanlıktan yemek yemek birkaç dakika sürer. Hiç sıcak çay içmek kısmet olmaz. Tam çayı doldurursun hastaya çağrılırız. Bir değişik meslektir. Ama çok ekonomiktir. Elbise, ayakkabı eskimez, biraz süs istesek de saç baş dağılır mesai sonuna doğru. Mesai sonu dediğime bakmayın siz, pek sonu yoktur bizde mesailerin. Unutmadan, bizler süper insanlar gibiyiz; her yerdeyiz. Hastanenin her yerinde bize rastlayabilirsiniz. Nerede kurtarılacak bir hayat varsa biz oradayız.
Mesleğin en avantajlı yanı hapishane benzeri ameliyathanelere pek hasta yakınlarının saldıramamasıdır. Hiç olmadı değil saldırılar ama yine de diğer hekimlerden çok avantajlıyız bu konuda. Hasta şiddeti bizde hemen hemen yoktur; hastalarımız bebekler gibi ellerimizde uyurlar.
Anestezi olmasa cerrahi bilimler asla gelişemezdi, ağrılar dinmezdi ve birçok hasta şu an yaşıyor olmazdı. Bizler, Covid 19 pandemisi süresince birer kahraman olduk. Her yerdeydik! Ameliyathanelerde, pandemi servislerinde, palyatif bakımlarda, mavi kod verilen yerlerde, yoğun bakımlarda, ağrı tedavisinde hep biz vardık.
Eğer farkında değilseniz lütfen olunuz; anestezist hastayı hayatta tutan kişidir. Her başarılı cerrahi iyi bir anestezistin büyük çabası ile gerçekleşir. Biz, zor koşullarda çalışan ve anesteziyi yaşam şekli olarak seçmiş hekimleriz. Zor ve yorucu hayatlar yaşıyoruz. Yok bir isteğimiz sizlerden. Bizi bilin, tanıyın yeter! Biraz saygı ve takdire kimse hayır demez elbette.
16 Ekim Dünya Anestezi Günü’müz kutlu olsun.
EBEDÎ AŞK
(Mef’ûlü / mefâ’îlü / mefâ’îlü / feûlün)
Kıskandı güneş çehreni, dünyâyı unuttu.
Suskun gece, mahzûn diye mehtâbı avuttu,
Dîvânesi oldum sana sevdâmla cihânın,
Mecnûna dönenler ebedî Aşk’ta mesuttu.
Dâi Dilek
2 yorum
vallahi ben anestesit oldugum icin sokak itleri kadar pismanim,
Mesleğini çok güzel yorumlamış. Biraz gerçek, biraz da hayal katmış. Geleceğe dair bir şeyler de yazsaymış.