Bu şekilde başlayan cümleleri, son zamanda sıklıkla duyar olduk.
– “Ben de o zaman, özel hastaneye geçerim.”
Oldu geç kardeşim.
– “Şimdiye kadar tam gün çalıştım da ne oldu? Ben de o zaman muayenehane açarım, özele geçerim.”
– “Ben de o zaman, ücretsiz izin alırım, çalışmalarıma… sinde devam ederim.”
– “Ben de o zaman, erken emekliliğimi isterim.”
– “Ben de o zaman, kapattığım muayenehanemi tekrar açarım.”
– “Ben de o zaman, özel hastane açarım.”
– “Ben de o zaman, Antalya, Marmaris ya da Bodrum’a yerleşirim. Bana göre iş mi yok?Gider, orada özelde çalışırım.”
– “Ben de o zaman, özel… merkezi açarım.”
– “Ben de o zaman, özel… üniversitesine geçerim.”
Durduğun kabahat, zaten seni bekliyorlar.
– “Ben de o zaman, eğitim hastanesine şef olurum.”
Geç kaldın, şeflik bitti be kardeşim.
– “Ben de o zaman,.. hastanesine başhekim olurum.”
Başhekimliğin de forsu bitti kardeşim.
– “Ben de o zaman, gider … hastanesine CEO olurum.”
Arkan varsa olursun. Olanların senden ne fazlası var?
– “Ben de o zaman, Azerbaycan’a, olmadı Arnavutluk’a gider, özel hastanelerde şansımı denerim.”
-Denemeyen bir sen kaldıydın, sen de şansını dene.
– “Ben de o zaman, Amerika’ya giderim. Zaten USML 1-2’yi almışlığım var.”
Hay hay, güle güle, belki oralı olup, bu sayede askerlikten de yırtarsın.
– “Ben de o zaman, memleketimdeki üniversiteye geçici görevle giderim. İleride belki politikacı bile olurum.”
Şimdiye kadar durduğun kabahat be kardeşim. İşte şimdi, sendeki cevheri kullanma zamanıdır.
İşte, bu “ben de o zaman”la, başlayan cümleleri istediğiniz gibi uzatabilirsiniz. Bununla ilgili arkadaşlarıma soracağım bazı sorularım da yok değil.
– “Senin üniversitede yürüttüğün dünyaca da ünlü projelerin yok muydu? Şimdi bunlar ne olacak?”
-“Proje mroje, aslında tavşanın suyunun suyu misali, hepsi palavra, geç bunları. Ben zaten geldiğim yere gelmişim, olacağımı olmuşum.”
– “Kendi hastanende şu şu ameliyatları şimdiye kadar bir tek sen yapıyordun, arkanda pek kimseleri yetiştirmemişsin, şimdi ne olacak?
– “Benden sonrası tufan kardeşim. Artık hastalar da bir zahmet özele geliversinler.”
Benim bir torunum var, beş yaşında bir afacan. O da, kızdığı zaman aynen böyle başlıyor cümlelerine.
– “Ben de o zaman, masanın üstüne çıkarım, tabakları, bardakları kırarım, minderleri, yastıkları etrafa atarım.”
Yıllar geçip gider. Ücretsiz izin alanların, geçici görevle başka yerlere gidenlerin en azından bir kısmı, memnun kalmayıp geri dönerler. Erken emekliler, emekliliklerini geri alırlar. Özel hastanelerden umduğunu bulamayanlar, muayenehanecilikten bıkanlar, bakmışsınız tilki misali, yeniden eski görevlerine geri dönüvermişler.
Burası Türkiye, şartlar, ay-yıl değil, birkaç günde bile değişebilir. Öfkeyle yatıp, sinirle kalkmamak lazım. Bir süre sonra işler umulduğu gibi gitmeyince, eski kararların değişebileceğini unutmamak lazım.
Bu nedenle, bir kararı uygularken, bir yerden ayrılırken, hatta erken emekli olurken bile, gün gelip eski çalıştığın yere geri dönme olasılığını akıldan hiç çıkarmamak lazım.
Yerinde kalanların da, ne gidenleri ne de yeniden dönenleri ayıplamamaları lazım.