Sayın editörün aylık konu olarak belirlediği Covid-19’un insanlığa mesajları başlığında yazımı kaleme alacağım.
Bugün Beraat Kandili olduğu için Covid-19 pandemisinden tüm insanlığın beraatını almasını en içten dileklerimle diliyorum.
İnsan tarihinde hep salgınlar ve çok büyük felaketler olmuş tarihçeye bakıldığında… Bizlerin yer aldığı jenerasyon için bu kadar büyük salgın ilk kez yaşanıyor. Önce çok şaşırdık ve adapte olmakta zorlandık. Salgın nasıl bir şeydir anlayamadık. Zamanla tanıdıkça ve kontrol altına alınabildiğini gördükçe adapte olduk hatta alıştık bile…
İnsanoğlu her duruma alışabiliyor, alışabiliyor ama yorulduk mu yorulduk, yıprandık mı yıprandık. Tüm yaşanılan süreç her kesimi olduğu gibi bizleri de çok yıprattı.
Kimileri gerçekten salgını çok ciddiye aldı. Kendine düşeni harfiyen yerine getirdi. Hatta öyle ki bazı büyüklerimiz yaklaşık bir yıldır evinin avlusundan dışarı çıkmadı. Başka kimileri ise evin avlusundan içeri girmedi. Sokağa çıkma yasaklarını tatil ilan edip arkadaşlarıyla eğlenceler düzenledi. Ve dışarı çıkamayan amcalar, teyzeler, çocuklar pencerelerinin arkasından diğer kimilerini izledi…
Salgınla mücadelede ülke olarak baştan itibaren planlı stratejilerimiz sayesinde kontrollü mücadeleyi başardık ve başarmaya devam ediyoruz. 2020 Mart ayında patologlar arasında yaptığımız anket çalışmasındaki sonuçlara göre Türkiye’nin salgınla mücadelede başarılı ülkeler arasında olduğu sonucu izlendi. Yine aynı çalışmada sağlık çalışanlarına ait koruyucu ekipman açısından memnuniyetin iyi olduğu görüldü (Erdem H, Akçay Çelik M. Being a medical pathology expert in the COVID-19 pandemic. Medicine Science International Medical Journal , 2020). Hala durum pek farklı değil.
Bir çok hekim arkadaşımla birlikte pandeminin başından itibaren esnek mesai yapmadan, vakalarımızın raporlanma süresini uzatmadan çalışmaya devam ettik. Akademik ve öğrenci derslerimize eksiksiz tamamladık ve Covid-19 poliklinik hizmetlerinde verilen görevlendirmeleri yerine getirmeye çalıştık. Patoloji profesörü olarak ihtisasımız dışında olup olmadığına ben ve arkadaşlarımız bakmadık, yıllardır aktif muayeneden uzak olmamıza bakmadık. Yeni mezun olmuşuz gibi sil baştan başladık her şeye… Poliklinik kapısında ağrıdan kıvranan ya da başhekime gidiyorum şimdi deyip bağırıp çağıranları organize etmeye, sıkıntılarını çözmeye çalıştık.
İhtisaslaşma konusunda şunları da unutmamak gerekir ki iş bölümü ve ihtisaslaşma bir üst kategoride hizmet vermek için gereklidir. Her ihtisas sahibi kendi içinde özeldir ve hiç birinin yeri diğeri ile doldurulamaz. Hiç biri tek başına özel değildir, biri diğerinden özel ya da üstün değildir. Kendi aralarında ve içerisinde deontolojik ve etik kurallara göre mesleki hiyerarşik kurallara göre iş üretirler. Her asker sulh zamanı değil savaş zamanı için eğitilir ve istihdam edilir. Hangi asker grubunun ön safa geçeceği savaşın tipine göre değişir. Her grubun öne geçmesi farklı durumlarda değişiklik gösterir. Sulh da işler iyiyken savaşta hiyerarşi bozuluyorsa askerleri gözden geçirmek gerekir. Komutanların gerekli önlemleri alması gerekir….
Ben salgını da savaş gibi görüyorum. Bu konuyla ilgili aşılamada ülke olarak plan dahilinde hareket ediliyor. Aşı temin edildikçe gruplar aşılanıyor. Aşı temin edildikçe cümlesine dikkatinizi çekmek istiyorum. Her konuda olduğu gibi burada da görüyoruz ki kendimize yetmeliyiz. Konusunda ehil olanlar tüm güçleriyle ülkemiz için ellerinden geleni yapmalı ve ülke tarafından, millet tarafından desteklenmeli. Aşı konusunda Tübitak’ın düzenlediği bir program izlemiştim aşı üretimi ile ilgili. Yakında müjdeyi alacağız gibi duruyor.
Ehil olmak… Aslında her bireyin ehil olduğu bir konu vardır. Önemli olan motive etmek ve edilmek.
İnsanlığı bilim kurtaracak. Bilim globaldir ve bilimsel değerler üzerine yürütülür. Değer gördükçe ve desteklendikçe gelişir. İşbirliği ağları konu ile ilgili tüm kişileri kapsamalıdır. Pandemide de gördüğümüz gibi bir virüsün tüm dünyayı sarması çok zor değildir. Kurtulması da insanlığın bunu fark etmesi ile olacaktır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün haberiydi sanırım aşıların ülkelere satılma ve rezerve edilmesi ile ilgili. Gerçekten çok hayretle dinledim bu haberi. Bazı ülkeler kapasitesinin çok üzerinde aşıları rezerve ettirmişken bazılarına bir doz bile ulaşmamış. İnsanlar neden hep unutuyorlar ‘Biz aynı gemideyiz’ Batışımız da çıkışımız da aynı oranda. Hiç kimse bu tür biyolojik tehlikelerde kendine imtiyaz oluşturamaz.
İmtiyaz deyince aklıma immun sistemden saklanan antijenlerimiz geldi. Bunlar bir şekilde saklandıkları yerden çıkmaları gerektiğinde (bazen travma sonrası) maalesef ciddi reaksiyonlarla karşılaşıyorlar. İmtiyaz her zaman iyi değil demek ki…
Salgında üçüncü dalgayı yaşadığımız söyleniyor. Umarım son dalga olur. Konunun uzmanları öyle olduğunu söylüyor. Salgın tedbirlerine duyarlı olup çok yorulan sevgili okurlarıma söylüyorum. Biraz daha dişinizi sıkın kara görünmek üzere… Umursamayan kesime diyeceğim sözüm yok.
İki cümleyle bitirmek istiyorum biri ayet olmak üzere, Covid-19 ile ilgili tüm yaşananları görmeyenler, duymayanlar, umursamayanlar, diğerlerinin hakkına girenler… ‘Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler.’(A’râf Suresi).
Tüm insanlığın en kısa zamanda tüm salgınlardan Beraatını alması dileğiyle.
Sağlıcakla…