Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
İnsanlar dini inançlarını temelinden kavramadığı zaman, hele biraz da eğitimsiz olursa, çeşitli hurafelere inanmaya ve bunları hayatında gündeme getirmeye başlar. Pek çok insan hurafeler adı altında kandırılır ve maddi manevi açıdan sömürülür. Bu tür olaylar tarihin çeşitli dönemlerinde, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanmıştır ve yaşanmaya devam etmektedir. Bu tür oyunlara gelmemek ve tuzaklara düşmemek için işin doğrusunu öğrenmek gerekir.
Hurafe, akıl ile ilme aykırı olan ve hiçbir dayanağı bulunmayan batıl inançlardır. Hurafeler, çarpık davranış biçimlerini ifade eden hikayelerden oluşan ve dini inanca sonradan giren uydurma şeylerdir. İslâm dininin dışındaki inançlara da bu tür şeyler girmiştir. Hurafeler, masal türü şeylerdir. Arapçadan Türkçeye geçmiş olan hurafe, kelime anlamı itibarı ile “anlamsız, boş söz ve tutarsız düşünceler” demektir. Bidat ve hurafe kelimelerinin arasında farklılıklar olsa da bunlar iç içe olan kavramlardır. Bidat, daha çok sonradan dine giren batıl şeylerdir. Hurafe ise her alanda söylenen ve yapılan din ve akıl dışı şeylerdir. Kur’ân’ın bazı ayetlerinde bildirildiğine göre, müşrikler zaman zaman Kur’ân’ı “Esâtîru’l-evvelîn: Eskilerin masalları, hurafeleri” diye tanımlamışlardır. (Bkz. el-En’âm 6/25; el-Enfâl 8/31)
Hurafeler, sosyal hayatın her alanı ile ilgili olarak ortaya çıkmakta ve yayılmaktadır. Özellikle sağlık sorunu yaşayanlar, çaresiz kalınca tedavi bulmak için söylenen her hurafeye inanmakta ve ona göre hareket etmektedirler. Gaipten haber vermek, ruh çağırmak, bazı şeyleri uğursuz saymak, falcılık yapmak, fala baktırmak, türbelere adak adamak, mum yakmak, çaput bağlamak, nazarlık takmak ve benzeri pek çok şey hurafe türü şeylerdir. Kur’ân’da şiddetle yasaklanmasına ve küfür olarak kabul edilmesine rağmen sihirbazlık yapanlar vardır. Bu tür şeyler de hurafelere girmektedir. Para ile muska yazıp şifa dağıtmaya çalışanların yaptıkları da Kur’ân’a, sünnete ve İslâm’ın ruhuna aykırı düşen şeylerdir. Falan gün yola çıkılmaz, yıkanılmaz veya çamaşır yıkanmaz gibi asılsız şeyler de hurafelerdendir. İki bayram arasında nikah kıyılmaz düşüncesi, halk arasında çok yaygındır. Aslında bunun din ile, gerçek ile hiçbir alakası yoktur. Bunlara benzer daha çok çeşitli hurafeler vardır. Bunların Kur’ân, sünnet ve bilimle hiçbir ilgi ve alakası bulunmamaktadır.
Her türlü hurafeden korunmak için Kur’ân ve sünneti iyi öğrenmek gerekir. Kur’ân’ın ayetleri Allah tarafından gönderilmiştir. Sünneti / hadisi de iyi araştırıp ona göre hareket etmek gerekir. Çünkü hadislerin metinlerinin Kur’ân-ı Kerim, sahih sünnet, salim akıl, tarihi veriler, tecrübe, müşahede ve İslam’ın genel prensiplerine uygun olması icap eder. Akıl ilkelerini ve bilimi asla ihmal etmemek icap eder. Nitekim yakın çağımızın en büyük âlim, feylesof ve mütefekkirlerinden Ahmet Naim Babanzade (ö. 1353/1934), “Dinimizin temeli, akıl ilkeleridir” (Ahmed Naim, İslâm Ahlakının Esasları, notlar ilave ederek sadeleştiren: Recep Kılıç, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2014, s. 67) diyerek akıl ilkelerinin dinimizdeki ve hayatımızdaki önemine işaret etmiştir. Bidat ve hurafelerden korunmak için bu ilkelere uygun hareket etmek gerekir. Bu konuda bizlere yol gösteren pek çok ayet ve hadis vardır. Bunlardan bazılarının mealine yer vermek istiyoruz:
“Hak, senin Rabbindendir. Sakın kuşkuya kapılanlardan olma.” (Bakara 2/147).
“Hep beraber Allah’ın ipine / Kur’ân’a sarılınız, bölünmeyiniz. Allah’ın size olan nimetini hatırlayınız! Hani sizler birbirinize düşman idiniz. O, kalplerinizi kaynaştırmıştı ve ardından kardeş olmuştunuz. Siz, bir ateş çukurunun kenarında idiniz. O, sizi ondan kurtarmıştı. Allah, doğru yolu bulmanız için size ayetlerini böyle açıklamaktadır.” (Alu İmrân 3/103).
Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın kelamıdır. Yolların en doğrusu ise, Muhammed’in yoludur.” (Nesâî, Salâtu’l-Îdeyn, 22).
Peygamberimiz (s.a.v) bir gün, amcasının oğlu Abdullah b. Abbas’la yolculuk yaptığı esnada ona şu tavsiyelerde bulundu: “Delikanlı! Sana bazı şeyler öğreteceğim. Allah’ı gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah’ı gözet ki O’nu daima yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste! Yardıma muhtaç olduğunda Allah’tan yardım dile! Şunu bil ki bütün insanlar sana fayda vermek için toplansa, Allah’ın takdiri dışında sana fayda veremezler. Bütün insanlar sana zarar vermek için toplansa Allah’ın takdiri dışında sana hiçbir zarar veremezler…” (Tirmizi Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59; İbn Hanbel, I, 293).
Bu ve benzeri ayet ve hadisleri ölçü almamız, onlara göre hareket etmemiz gerekmektedir. Ancak bunun neticesinde her türlü hurafeden korunmamız mümkün olabilmektedir. Okumak, kültürlü olmak, geniş bilgi sahibi olmak, akıl ve bilm ölçülerini kavramak, aklı başında olan her insanın ideali olmalıdır. İnsan, ancak bu şekilde hareket etmenin neticesinde kendisini, çevresini, dünya hayatını ve insanlığı tanır. Bu olgunluğa eren insan, kolay kolay kandırılmaz, aldatılmaz ve sömürülmez. Okumayan, cahil kişiler, dinlerini de dünyalarını da sağlıklı bir şekilde öğrenemezler, her zaman için hurafelere inanır ve aldanırlar. Bu tür insanlar, kendilerini idare etmekten aciz kalır, hep başkaları tarafından sömürülürler. Bu tür acı duruma düşenlerin yaşayışlarından ders ve ibret almak icap eder. Ona göre geleceğimizi belirlememiz mümkün olabilir.
Bidat ve hurafelerden uzak, bilim ve gerçeklere dayanan güzel bir hayat dileği ile.
Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.