Tarihte pek çok zorlu, karanlık dönemler yaşandı. Bilim insanları tüm güçlüklere ve baskılara karşın bilimsel çalışmalarını sürdürdüler. Bu aynı zamanda bir zorunluluk idi, çünkü bilim insanları olmazsa salgın hastalıklara, yeni ortaya çıkan hastalıklara çare bulunamaz, insan eliyle bozulan doğa ve ekosistemdeki hasarlar onarılamaz, sağlam yapılar inşa edilemez, adalet ve güvenlik sağlanamaz, stratejik planlar oluşturulamaz, eğitim verilemez, gıda, su yeterliliği ve güvenliği olmaz, kaynak verimliliği ve yeterliliği sağlanamaz, çağın sorunlarına çözüm bulunamaz, teknoloji üretilemez, sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelecek sağlanamaz.
Bilim insanları baldıran zehri karşısında da, kazığa oturtulup canlı canlı yakılma tehditleri karşısında da yılmamış, bilimsel yöntemlerle ve akılla bilim üretmişler ve aynı zamanda bilimin yanlış ellerde bulunmasına, insanlığın sonunu getirecek şekilde kullanılmasına karşı bilim etiği geliştirmişlerdir. Tarih boyunca dünyanın pek çok bölgesinde, pek çok ülkesinde bilim ve bilim insanları yok edilmeye çalışılmıştır ve bunun gerçekleştiği bölge ve ülkelerde hızla büyük sorunlar, büyük felaketler ortaya çıkmış ve ülkeler ya ortadan kalkmış veya başka ellere geçmiştir. Bir ülkenin sürdürülebilir bir şekilde varlığının en önemli belirleyicisi ve garantisi bilim ve bilim insanlarıdır.
Yaz tatilimi Peru’da geçirdim. Son derece etkileyici pek çok yer vardı; Juanita’nın soylu kurban bakışı, Nasca Çizgileri, Titicaca Gölü ve adaları, küçük Galapagos Ballestas Adaları, Colca Kanyonu, İnkaların olağanüstü yapıları, kültürel zenginliği, Dünya Mirası Cusco ve elbette dünyanın birinci harikası Macchu Picchu.
Ancak, beni en çok etkileyen, çok geniş bir coğrafyada muhteşem bir uygarlık kurmuş olan İnkaların yıkılış öyküsü oldu. Aniden suçiçeğinden öldüğü düşünülen 11. Kral Huayna Capac’ın oğulları arasında güç, iktidar ve gösteriş savaşı başlamış, akıl, bilim, akil insanlar ve bilgelik devreden çıkmış, İmparatorluk ağır hasar görmüş, zayıflamış ve kısa bir süre sonra bir zamanların muhteşem imparatorluğu, kıtaya gelen 37’si atlı toplam 180, evet yalnızca yüz seksen İspanyol askeri tarafından yenilgiye uğratılmıştı. İnka uygarlığı yok edilmiş, şehirler yakılıp yıkılmış, ülkenin tüm altınları, gümüşleri yağmalanıp kıta Avrupasına gemilerle taşınmış, esir edilen basiretsiz Kral Atahuallpa hayatı karşılığı 20 ton altın ve tonlarca gümüş vermesine karşın öldürülmüş, yerli halk köleleştirilmiş, kısa sürede 13 milyon olan İnka nüfusu 600 bine inmişti.
İngiltere’de Ulusal Atmosfer Bilimi Merkezi (NCAS)’nin katkısıyla Birleşik Krallık Meteoroloji Ofisinin hazırladığı raporda, son 10 yıldır küresel ısınmada gözlemlenen yavaşlama eğiliminin sona erdiği, önümüzdeki yıllarda dünya genelinde ortalama sıcaklıkların yeniden artacağı uyarısı yer aldı.Uzmanlar, sera etkisi yapan gazların doğal döngü üzerindeki etkisinin artmasıyla iklim sisteminde büyük değişiklikler olabileceğine dikkat çekiyorlar. Bu yıl Aralık ayında Paris’te yapılacak olanCOP 21 İklim zirvesinde 200’e yakın ülkenin iklim değişikliği konusunda atılması gereken ortak adımlar üzerinde uzlaşması ve Kyoto’nun yerini alacak yeni bir sözleşme imzalanması hedefleniyor. Küresel ısınma ve bu zirve ile ilgili olarak Papa’dan Obama’ya kadar pek çok lider önemli açıklamalar yaptılar.
Son yıllarda Avrupa Birliği ilerleme raporlarında iklim politikalarının yetersiz oluşuyla ilgili eleştiriler alan ülkemizde bir konferans-çalıştay dışında bu konu ne düzeyde ele alınmaktadır, ne yapılmaktadır? Ekosistem ve doğa hızla bozuluyor. Kaynaklar tükenmeye başladı. Su ve gıda sorunu ciddi bir sorun ve göç krizi beklenenden erken başladı. Gelişmiş ülkeler gerekirse silah zoruyla sınırlarını göçe kapayacaklar ve bunun örneklerini çok hızlı bir şekilde görüyoruz. Sonuçta her ülke kendi sorunlarıyla ve kendi felaketleriyle baş başa kalacak. Bu sorunları ve felaketleri ancak bilimsel yöntemlerle, bilimsel özgürlük içinde ve kaliteden, nitelikten ödün vermeden çalışan bilim insanları çözebilecektir.
Bilindiği gibi, bilimsel çalışmalar yapılan, bilim insanı yetiştirilen, bilim üretilen en önemli kurumlar üniversitelerdir. “İstanbul Üniversitesi (İÜ)’den yapılan yazılı açıklamaya göre, yükseköğrenim alanında en etkili değerlendirme otoritelerinden biri olarak kabul edilen, her yıl en iyi üniversiteler sıralamasını yapan Çin’deki Jiao Tong Üniversitesi, “Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi 2014” listesini yayımladı. Listeye, Türkiye’den tekgiren İÜ oldu. Listeye 10. kez giren üniversite, mezunlarının başarısına (score on alumni) göre 130, SSCI, SSC yayın sayısına (score on PUP) göre 297, öğretim üyesi başına düşen yayın sayısına (score on PCP) göre de 349. sıradayer aldı.” (1)
Karşılaştırmak gerekirse Belçika’nın ve Hollanda’nın tüm üniversiteleri bu listede yer almaktadır.
Çok merak ediyorum, geleceğimiz nasıl olacak?
Kaynak
1. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/universiteler/tr-dunyanin-en-iyi-500-universitesine-turkiyeden-sadece-bir-universite-girdi-2-15-66741.html