Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bilimin nasıl geliştiğinin hangi evrelerden geçerek günümüze geldiğinin özellikle çocuklar tarafından bilinmesi gereğine inanıyorum. Bilimin gelişmesi ya da bilim tarihi adı altında çocuklara verilecek ders bence, onları yaratıcılık yönünde düşünmeye sevk edecek, farklı bir heyecan verecektir. Bu nedenle ilköğretim müfredatında yer alması en arzu ettiğim konulardan biridir.
Bilimin tadı bundan 10 bin yıl önce, bugün kimi insanların amansız hırsı ve uzlaşmazlığı nedeniyle acılar içinde olan, Orta Doğu’da alınmaya başlanmıştır. O zaman da bugün olduğu gibi, insanların yaratıcı güçlerini kullanmalarının nedeni, günlük yaşamı kolaylaştırmak, ağrı ve acılardan kurtulmaktır.
Orta Doğu’daki insanlar yaratıcı güçlerini bitkiler üzerinde denemeye başladılar. Bu nedenle bugün dünyadaki insanların beslenmesini sağlayan, çoğu yiyeceklerimizin Ana vatanı Orta Doğu’dur. Orta Doğu insanları ilk bilimsel çalışmalara yiyecekleri evcilleştirmek ve incelemekle başlamışlardır.
Bitkilerin özellikleri tanındıktan sonra bunlar arasında gıda olarak ve de ilaç olarak kullanılması gerekenler sınıflandırılmıştır. Bunların dışında yalnızca merak duyulduğu için tanımlanan bitkiler de vardı. Çünkü bunlar o günkü çalışmalara göre ne gıda ne de ilaç olarak kullanılmazdı, fakat neden yaratılmışlardı?
Karşılarına çıkan bitkilerin kimi zehirliydi. Bunlardan korunmak kolay iş değildi. Bu nedenle bitkilerin zararsız olanlarından beslenmek için yaratıcı güçlerini derinlemesine kullanmışlardır.
O zamanın Orta Doğu insanları bitkiler gibi hayvanlarla da ilgilenmeye başladılar. Hayvanları sınıflandırmaya ve uygun olanları ehlileştirmeye başladılar. Kimilerini beslenmek için kullanırken, kimilerini de yük taşımak için kullandılar.
Yük taşımaya zorlandıkça beyinlerini de zorlamaya başladılar ve yeni buluşlara doğru gittiler. Tekerlek, makara ve palangaları keşfettiler.
Ateşi bildikleri için etleri ateşte pişiriyorlardı. Besinlerini pişirmek ve saklamak için çareler aradılar ve çanak çömlek yaptılar. Bu arada rastladıkları madenlere ilgi duydular ve onları birbiri ile karıştırıp eriterek çanak çömlek yerine kullanmaya başladılar.
Hayvanların yünlerini ve derilerini kullanmaya başladılar. Bunu dokuma tezgâhlarının yapılması izledi.
Bitki ve hayvanlarla bu derecede haşır neşir olan o zamanın insanları giderek geliştiler. İlaç olarak kullanılan bitki sayısını arttırdılar. Hayvanlarının bir yerleri kırıldığında ne yapacaklarına karar verdiler. Olumlu sonuçlar aldıkça bunu insanlara da uygulamaya başladılar. Ehlileştirdikleri hayvanlardan ebelik hizmetini öğrendiler. Buna daha geliştirerek insanlara uygulamaya başladılar. O zamanın hekimleri bitkisel ve hayvansal ilaçları kullanırlardı.