Bu makalemde, diğerlerinden farklı olarak, iki kelimenin farklı mana ifade etmelerine karşın, genellikle aynı anlamda kullanılmalarını söz konusu edeceğim. Bilim ve ilim…
Evet, bu iki kelime aynı anlamlarda kullanılsa da, ıstılahı olarak birbirinden önemli nüanslarla ayrılır.
Çeşitli sebeplerle “bilim” ve “ilim” kavramlarının aynı olduğu düşüncesi, galat-ı meşhur olmuştur. Oysaki lügat olarak bilim “bilgi ve bilmek” kökünden gelirken, ilim, “öğrenmek, bilmek ve öğretmek” mastarlarını ihtiva etmektedir. Istılahı olarak ise birbirinden oldukça farklılıklar içerirler.
Bilim, insanlığın yararına; daha müreffeh daha iyi daha huzurlu daha güzel yaşanabilmesi, toplumsal değerleri yüceltebilmesi ve medeniyete katkı sağlayabilmesi açısından gerekli olan şeylerin, gerek saha laboratuvarından gerekse deney laboratuvarlarından elde edilen bilgileri geçmiş müktesebatımızla sentezleyip insanlığın hizmetine sunmaktır.
Ancak bilimde nassın ve dogmanın herhangi bir yeri yoktur. Ayrıca bilimde süreklilik, eleştirilebilirlik, ayıklanabilirlik ve tekrar edilebilirlik olmalıdır. İlave olarak, labil bir çizgi söz konusudur. Bugün doğru olan yarın yanlış, yarın yanlış olan bugün doğru olabilir. Nitekim geçmiş bilgiler her zaman kaynak ve esas teşkil etmez. Esas gayesi, insanın mutlu bir hayat sürmesidir.
İlim ise ana hedef olarak hakikati ve aşkı gaye edinir. Hakikati bulmaya çalışır. Bilimin kullandığı enstrümanlar yanında aklı, nassı ve dogmayı da delil olarak kabul eder. Stabil bir progresyon takip eder.
Bilimde, akılla bilim atbaşı giderken ya da akıl bir adım önde iken, ilimde akıl atbaşı gitmese bile genellikle bir adım geriden gider.
Bilimde, akıl ve felsefe birkaç adım önde gitmesine karşın, ilimde, hakikatin arkasından koşmakla, “Kelâm” ilmi (İslâm Felsefesi) hâline gelir.
Ayrıca, bilim felsefesinin kırmızı çizgileri yok iken, ilmi felsefede dogmatik kırmızı çizgiler söz konusudur. İlim adamı bu çizgilere dikkat etmek mecburiyetindedir.
Genel olarak değerlendirdiğimizde, bilginin matematize olmamış hâli felsefedir. Düşünce felsefe süzgecinden geçerek matematize olur ve bilgi hâlini alır.
“Timeo homunis unis libri!” (Tek kitaplı insanlardan korkunuz, çekininiz!) sözü bilimin tekrar edilebilirliği için söylenmiş çok güzel bir sözdür.
“Yâ Hayy!” isimli kitabımızdan bir rubaimizi buraya alarak bitirelim.
ÇARESİZ KALAN BEN’İM!
Aşk gerçek, sevdâ gerçek, Sen gerçek, yalan Ben’im.
Mutlu olacak yerde, derdi hep artan Ben’im.
Bahâr bitti, yaz bitti, son kertede bu ömür,
Her derde çâre bulup, çâresiz kalan Ben’im.