Bilimin insanları, nanoteknoloji, nöroteknoloji, moleküler teknoloji, biyoteknoloji yöntemlerini kullanarak algoritmik analizlerle düşünceleri, tutkuları, tutum ve davranışları yeniden formatlayıp başka bir insan türünü, hayat tarzını ve beynini oluşturarak takip eden, denetleyen ve koordine ederek dijital düşünce dünyası hazırlamaya çalışmaktadırlar.
Bilim, ürettiği araçları kullanma sürecinde ürettiklerini iyilik için yönlendirebildiği gibi, iyiliğe izin vermeyen insanoğlunun aracılığı ile de kötülüğün üretilmesini sağlayabilmektedir.
Bilim üretici olan aktörlerin, bireysel ahlak temeline oturtmadıkları dünya görüşlerini önemsemediklerinde din alanının önerdiği iyilik üretme etkinliklerini ıskaladıklarından, kötülük üretme yöntemlerinin gelişeceği ve sergileneceği tüm zamanlarda sorun olmuş konuların sorumlusu ve muhatabı oldukları hatırlanması gereken bir konudur.
Bilim, sanatta da doğal dünya düzenini koruyan veya yozlaştıran dinamikleri yönlendiren ve yöntemler üreten aklın, tarihsel gözlem ve arayışının birikim ve yansımalarıdır.
Bilim felsefesi üretme iklimini oluşturamayan toplumlarda, sanat felsefesi toplumsal olarak yeşeremeyeceğinden sanat alanı mekanik ve alıntılara dayalı bir etkinlik olarak kalmaktan kurtulamıyor.
Bilim, kendi kendini üreten veya kendine de ihanet eden insanoğlunun kullanabildiği tek araçtır.
Bilim, evrensel ahlak ilkelerini yaşam biçimi halinde yansıtan insanın elinde özgül ağırlığı en yüksek değer olabildiği gibi, ahlak ilkelerini ıskalayan insanların elinde de ‘beş para etmez’.
Din adamlarının (İslam’da din adamı olmaz, dininin insanı olur) artık “bilimin insanı” olacak şekilde yeniden tanımlanması ve donanımlarının bilim felsefesi bağlamında belirlenmesi kaçınılmaz görünüyor.
Bilim insanları anadilleriyle felsefe yapmayı içselleştirdikten sonra anadilleriyle bilim üretmeyi ilke edinmelidirler.
Bilim üretmeyen hiçbir ülke tarih boyunca gelişememiştir.
Bilim, sanat ve din evrensel medeniyetin temel dinamikleridir.
Bilim, bilim felsefesini dünya görüşü edinen bilim insanlarının işidir; sanat, sanat felsefesini dünya görüşü edinen sanat insanlarının işidir; din ise evrensel ahlak ilkelerini yaşam biçimine dönüştüren insanların işidir.
Bilim, sanat ve din, evrensel ilkelerini evrensel medeniyete katkı verecek insanların emek vererek bütünselleştirdikleri bir DOĞAL YAŞAM alanıdır.
Ne bilim, ne sanat ve ne de din piyasada alınıp satılan bir “PİYASA ÜRÜNÜ” değerlendirmesi kapsamına alınamaz.
Yeni dünya düzeni kurucuları tek elden yönetmek adına, kurdukları dijital düzenin dinamikleri olan koordinasyon, takip ve denetimlerle, insanlığı yaradılışından koparma, aklını kullanarak doğal düşünen insanı yapay dijital düşünceye yapıştırma, ahlak felsefesini kesme, insanı yapaylaştırma, yeniden mekanikleştirilen insanı gütme, yapay insan oluşturup “birbirine dönüşen enerji ve madde” niteliklerini kullanarak, KUANTUM İNSANI yapılandırma için hevesli olabilirler.
İnsandan her türlü iyilik fonksiyonları beklendiği gibi, her türlü kötülük üretimleri de beklenebilir.
Ancak aklını işleten, özgür yaşamayı esas alan, evrensel hukuk (doğal hukuk) üretip tüm insanlıkla paylaşan, evrensel insan haklarını koruyan, evrensel ahlak ilkelerini yaşam biçimine dönüştürecek tutum ve davranış sergileyen insanlar da DOĞAL DÜNYA DÜZENİNİN ‘doğal insan’ının medeniyet mücadelesindeki ilerleyişini engellemeyecektir.
İstikbal, maziden ibret alıp istikbali hazırlayanlarındır. Yeni dünya düzeniyle, DOĞAL DÜNYA DÜZENİ yapılandırma mücadelesi DİJİTAL ÇAĞ’da da devam edecektir.
Yarışı, evrenin yaradılış yasalarından olan enerji yasalarının ivme kazandırdığı HAREKET yasasına uyarak yürüyenlerin kazanacağı GERÇEĞİ doğal dünya düzeninin felsefesinde temel parametredir.
BULUNDUĞUMUZ ZAMAN DİLİMİNDE YENİ “PARADİGMA” DOĞAL DÜNYA DÜZENİ OLACAKTIR.
Selam ve sevgilerimle…