Bu ayki yazımda, gerek katılımcı gerekse düzenleyici olarak yer aldığım çeşitli ulusal ve uluslararası kongrelerdeki gözlemlerime ve deneyimlerime dayanarak ulusal bilimsel kongrelerde düzeltilmesi gereken bazı aksaklıkları ele almak istiyorum.
Bilimsel programın düzenlenmesinde bazı sorunlar olmaktadır. Birincisi, kongrelerin yıllar içinde temel bir biçimselliği (süre, oturum tipleri, temel konular vs.) olmalı ve bu şekilsel biçim her yıl önemli değişikliklere uğramamalıdır. İkincisi, kongre programı oluşturulurken kongreye katılan çoğunluğun ilgisini çekebilecek ve güncel uygulamalara katkı sağlayabilecek konular öncelikle belirlenmeli, kongredeki sunumların ağırlıklı olarak ne çok üst düzey akademik, anlaşılması zor, ne de çok fazla yüzeysel olmamasına özen gösterilmelidir. Üçüncüsü, konuşmacı seçiminde kişilerin o konudaki bilimsel ve klinik deneyim öz geçmişleri öncelikle gözetilmeli, başka ölçütlere yer verilmemelidir. Ancak gerek sunum tekniği gerek içerik gerekse süreye uyum açılarından sorun yaşayan konuşmacılar konusunda sonraki kongrelerde ısrarcı olunmamalıdır. Dördüncüsü, konu ve konuşmacı belirlenmesinde önceki kongrelerdeki anket sonuçları önemsenmeli ve başarısız olarak değerlendirilen konular ve konuşmacılar üzerinde ısrar edilmemelidir. Belirtilen bu dört başlıkta belli ilerlemeler sağlanması, katılımcıların da oturumlarda daha fazla oranda yer almasını sağlayacaktır. İster akademik ister hizmet alanında çalışsın, tüm kongre katılımcılarının bilimsel oturumlarda salonlarda istenilen oranlarda yer almamalarının nedenleri arasında kongre programının iyi hazırlanamamasının da olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Beşincisi, bildiri özeti değerlendirmesinde bir standardizasyon sağlanmalıdır. Her kongrede aynı değerlendirme sistemi kullanılmalı ve özet değerlendirmesini belirlenen ölçütler çerçevesinde objektif olarak yapmadığı görülen hakemlere sonraki kongrelerde hakemlik görevi verilmemelidir. Altıncısı, programa alınmasına ve özeti basılmasına karşın sözlü bildirisini ya da posterini haber vermeksizin ve geçerli bir mazereti olmaksızın kongrede sunmayan yazarlar hakkında bazı bilimsel yaptırımlar (bir sonraki kongreye bildiri özeti yollamaması gibi) uygulanmalıdır.
Kongre merkezi seçimleri de zaman zaman sancılı olmaktadır. Kongre merkezinin altyapı olanakları (salon sayısı, salon büyüklükleri, teknik donanım, sergi merkezi olanakları gibi) kongre merkezinin olduğu yerdeki konaklama olanakları ve o il ya da ilçe merkezine kolay ulaşılabilirlik kongre merkezi seçiminde en önemli belirleyiciler olarak karşımıza çıkmaktadır. Katılımcı sayısının 1000-1500 kişiyi aşmadığı küçük ve orta ölçekli bilimsel kongreler için bu konularda büyük sıkıntılar yaşanmamaktadır. Ancak ülkemizde 2500-3000 ve üzerinde toplam katılımcı sayısı olan büyük ölçekli kongrelerin düzenlenebileceği il sayısı kongre merkezi, konaklama ve ulaşım olanakları açısından son derece sınırlıdır. Ülkemizin uluslararası büyük ölçekli bilimsel kongrelerin düzenlenebileceği bir kongre merkezi olabilmesi için kongre turizmi konusunda daha fazla sayıda ve bilinçli yatırımlara gereksinimi vardır. Bunun yanında kongre merkezlerinin bir bölümünün 5 yıldızlı ve her şey dâhil sistemiyle çalışan otellerin içinde yer alması katılımcıları maddi açıdan oldukça zorlamaktadır.
Sonuç olarak, bilimsel kongrelerde özellikle bilimsel içerik açısından belli standartların oluşturulması ve bunlardan ödün verilmemesi bilimsel kongrelere olan ilgi ve katılımı daha fazla artıracağı gibi, katılımcıların elde edeceği teorik ve pratik kazanımları da üst düzeylere çıkaracaktır.