Günümüzde bilim insanlarının biraraya gelerek araştırmalarını sunduğu bilimsel toplantılarda insanların birbirlerine saygıları gittikçe azalmaktadır. Özellikle araştırıcıların çalışmalarını sundukları sırada yapılan tartışmalar, bir araştırmaya katkı ya da nazik bir soru sormak şeklinde değil de, hakarete ve hatta kavgaya varan bir şekle dönüşmektedir. Bu durum çok gariptir ki, tıp etiği ve tıp tarihi ile ilgili toplantılarda da olmaktadır. Doğaldır ki tıp etikçilerinin yaptıkları toplantılarda da bazen böyle durumların olması, özellikle tıp ahlakını araştıran akademisyenler açısından da hem şaşırtıcı hem de ahlak konusunu öğretenlerin girdiği çıkmazı göstermesi bakımından da esefle izlenen bir durum olmaktadır.
Bilindiği gibi eleştiri, yapılan konuşmalara yeni bir bilgi katkısı ya da bir gerçeğin biraz daha açıklanması şeklinde olursa çok verimli olabilir. Yine soru soran kişinin sorusu ile konuşulan konunun bilinmeyen bir yönü ortaya çıkarsa bu da çok aydınlatıcıdır. Ancak bütün bu soru ve eleştiriler, yapıcı, olumlu ve her şeyden önce de nazik bir davranış şekliyle konuşana yöneltilmeli ve kırıcı olmamalıdır.
Öyle kongreler, sempozyumlar vb. biliyoruz ki, yalnızca toplantıya katılan kişiye karşı hoşnutsuzluk ya da nefret duyduğu veya onun başarısını kıskandığı için katılanlar olmaktadır.
Büyük bir esefle söyleyebiliriz ki, bu gelenler de bilim insanları diye bilinmekte ve tüm dünyaları yalnızca konuşana karşı yıkıcı eleştiri ve hakaret dolu bir hava taşıyarak tüm nefretlerini adeta bir kavgaya dönüştürmektedirler. Yine bazı araştırıcılar, nazik bir dille konuşmacıya soru sormaları ve cevabı beklemeleri gerekirken kendileri de sanki bir bildiri sunuyormuş gibi uzun konuşmalar yapmaktadırlar.
Bugün tüm bilimsel alanlarda kongreler düzenlenmekte ve aynı konu aynı yıl içinde birkaç kez ve hatta aynı kentte değişik bilim grupları veya derneklerce düzenlenerek insanlar sanki kendilerini göstermek istiyor veya birbirleriyle yarış ediyor gibi bir konuma girmektedirler. Yalnızca yarış olsun diye toplantı yapanlar olmakta ve toplantılar kıyaslanmaktadır.
Ancak yalnızca yarışmak veya kendini kanıtlamak için toplantı yapılmaz. Bilimsel toplantılar bilimsel bir ihtiyaçtan dolayı yapılır. Bu konuda geçenlerde bir meslektaşımızın söylediği şu cümle çok doğrudur: “Her yer kongre bolluğundan geçilmiyor. Önüne gelen toplantı yapıyor.”
Bilindiği gibi nüfus arttıkça araştırıcı sayısı da çoğalmaktadır. Bu da olumlu bir durumdur. Ancak bu kadar kalabalık bir ortamda bilimsel toplantı düzenleyecek organizasyon heyetinin özellikle o toplantıda konuşma yapacak ve de yalnızca dinlemeye gelecek kişileri özenle seçmesi gerekir. Yine bu toplantıları düzenleyen bilimsel dernek yöneticilerinin ve üniversite mensuplarının bu konu üzerinde önemle durması gerekir. Genelde kavgacı ve saygı kavramından uzak kişiler meslek camiasında bilindiklerinden bunların toplantılara kesinlikle davet edilmemeleri ve eğer yine de katılıyorlarsa ortamdan uzaklaştırılmaları dikkatle uyulacak kurallar olmalıdır.
Bilimsel araştırmalar konuşma adabının olduğu toplantılarda sunulması gereken çalışmalardır. Bu tip konuşmalar nazik, öğretici, saygılı ilişkilerin olduğu topluluklara yapılmalıdır. Böylece insanlar huzur dolu bir dinleyiş içinde bilgi öğrenebilirler. Bu bakımdan bu konuda da bazı çalışmaların yapılması kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.