Beynimiz bir buçuk kilo ağırlığında muhteşem bir organdır. Bize Allah’ın en büyük lütfu olan hayatı algılama yeteneğini de beynimiz vermektedir. Bilincin nasıl oluştuğu çok uzun süredir bilim insanlarının araştırmalarının ana konularından biri olmuştur. Çok ileri teknolojik bilgisayar düzenekleri üretilmesine rağmen insan beyninin bu yüksek kapasitesine henüz ulaşamamıştır. Çünkü bilinç ve algı bilginin ötesinde tecrübelerin beyinde işlenmesi ile oluşan bir içgüdü şeklinde de şekil bulmaktadır. Duyular ile alınan uyaranlar beynin arka bölgesini uyarmakta ve burada hafıza hücrelerinde saklanmaktadır. Bu uyaranlara verilen tepkiler de yine aynı şekilde bilincin oluşmasına katkıda bulunmaktadır.
Yaşama algısı insanı bilinci yerinde olan ve bunun anlamını kavrayan insanlar için en büyük hazinedir. Yaşamın kıymetini bilmek, her güzel duyguyu hissederek yaşayabilmek ileri bilinç ve algı yönetimi gerektirir. Ne yazık ki insanoğlu bu bilinçten çok yoksun yaşamaktadır. Algılarını sadece sağlık sıkıntıları olduğunda veya ölümle yüz yüze geldiğinde açmaktadır. Oysa beyinde bilincin oluşması uzun süreli, doğru uyaranların iletilmesi ile gerçekleşebilecek bir süreçtir. Burada algıların yaşamın güzelliklerine yöneltilmesi hayat bilincinin oluşmasında temel etkendir. Pozitif insanlarla birliktelik, olaylara yapıcı yaklaşım, her içimize çektiğimiz nefesle gevşeme; ağaçların yeşil yapraklarına, çiçeklerine bakıp güzellikleri görme beynimizde hayat bilincimizin oluşmasına katkıda bulunacaktır ve böylece yaşarken ölmeyeceğiz.
Bir toplumda refahı sağlamak için bireysel bilincin yanında toplumsal bilincin de her alanda gelişmesi lazım. Bilinçsiz kalan toplumlar hayatı çevrelerine mahkum etmeye çalışırlar. Gelişmiş toplumlarda küçük yaşlarda başlayan ileri düzey eğitimlerle muhteşem organ olan beyinde nöronlar arası bağlantılar artırılmakta ve bilgi, ileri düzey işlenerek bilinç halini almaktadır. Yaşam bir nimettir, bunu algılayacak ileri düzey bilinçli yeni nesiller yetiştirmek inanan inanmayan tüm insanların vazifesidir. Bu çocuklar bizim.