Merhaba değerli dostlar. Hızla geçen sıcak bir yaz sonrası sıcak bir gündemle yeniden birlikteyiz. Bu ay sizlere Serdar Ortaç’ın bir şarkısından iki kelimeyle merhaba demek istedim.
Öncelikle, "Bu başlık nereden çıktı?" diyebilirsiniz. Hatırlayacağınız üzere sizlere 26 Mayıs 2008 tarihli yazımda Yunus Emre’nin şu sözleriyle merhaba demiştim. \"İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır.\"
Bu yazımın üzerinden bir seneden fazla geçti. Bu arada bu yazının konusu olabilecek bazı gelişmeler oldu. Öncelikle 3 Eylül tarihinde Oray Eğin Akşam Gazetesinde "Ben Kuşağı Nasıl Dökülüyor?" isminde bir yazı yayımlandı. Bu yazıda Eğin, yeni bir Türk insanı tipi tarif ediyor. Ona göre; Tom Wolfe, 70’lerde birinci tekil şahıs kullanmaktan çekinmeyen ve kendilerini anlattıkları hikâyenin merkezine koyabilecek yeni bir kuşağın gelişmekte olduğundan bahsetmişti. O dönemin bu genç insanların da hayatlarının en önemli odak noktası kendileriydi, sohbetleri \’Sana kendim hakkında bir şey anlatacağım\’ diye özetlenirse ilginç geliyordu kendilerine bile.
Eğin yazısına şöyle devam ediyor; "Ben kuşağı çoktan büyüdü. Kuşkusuz yazı dilinden popüler kültüre her yerde etkilerini gösterdi ve okuma-algılama yeteneklerimizi baştan sona değiştirdi. Kendi tecrübesinden ve kendi hayatının arkasında durmaktan çekinmeyen, bunu bas bas bağıran bir kuşak ifade alanını da genişletti. Hayatta \’ben\’ dışında hiçbir şeyi önemsemeyen bir kuşağın çarpıklıklarıyla uğraşıyoruz şimdilerde. Altında art niyet olmayabilir, kendisine göre büyük bir cehalet de değil bu. Sadece \’ben\’ dışında hiçbir şeyin anlamı olmadığı için, hiçbir şey onu \’ben\’ kadar ilgilendirmediği için söylenmiş alelade bir söz."
Sonuçta; o yüzünü Batı\’ya dönmüş, sadece Batı kültürünü kendisine temel almış ve bu topraklarda yaşamasına rağmen sadece Batı değerleriyle doyabileceğini düşünmüş bir insan tipi var karşımızda. Hem ne de olsa \’Ben kuşağı\’ tarihi kendisiyle başlatıyor. Tabii normal şartlarda bir insanın \’Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.\’ diskurundan yola çıkarak bu cehaletinin yaratacağı tepkiyi hafifletmesi gerekirdi. Kabahatinden memnun, cehaletten utanmayan, dahası arsızlığıyla cehaletini örtebilen kötü üretim bir \’ben kuşağı\’ ne yazık ki aramızda ve bize yön vermeye çalışmakta.
Hatırlarsınız belki, "Journal of Personality" and Social Psychology’nin Aralık-99 sayısında yayımlanan "New York Stern School of Business"te görevli psikologlar Justin Kruger ve David Dunning’in tarihe geçmelerine vesile olan bulguları, yani "Dunning-Kruger Etkisi" adıyla literatüre geçecek olan teorileri de, Türk sağduyusunun yüzyıllardır \"cahil cesareti\" dediği şeydir aslında. 2000 yılında Nobel ödülü de kazanan iki bilim insanı; özetle, \"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır\" der bu teoride. Tam da Wolf’un tarif ettiği tipe uyan bir teori bu aslında. Bu tip ben merkezli cahil kişiler, ne olursa olsun, hazırlıklıymış, olacakları önceden biliyormuş gibi davranırlar. Genelde astlarına kimin üst olduğunu her fırsatta göstermeyi severler ve kötü muamele yaparlar. İktidar hevesleri her daim ve her ortamda vardır. Bunun için ellerinden geleni yaparak, var olmayanı varmış gibi yapmaya bayılırlar. Böyleleri ne yazık ki artık her yerde var.
Türkiye’de ister genel popülasyonda, ister bir dar çevrede olsun, oranları çok yüksek ve asıl sorun da buradan çıkıyor. Çoğu zaman bu yüzden görünen standart, kalitesizlik, bayağılık, sıradanlık, kurnazlık, riyâkarlık, göz boyayıcılık haline dönüşüveriyor ve azınlıkta kalanlar ise kaide dışı uyumsuzlar olarak kabul ediliyor. Peki bunlara uyan, olayın farkında, ama çıkarının bozulmaması için hiç sesini çıkarmayanlara ne demeli. Söylenecek belki de tek şey ne yazık ki Serdar Ortaç’ın şarkısı. "Binlerce dansöz var."
Bir kez daha eski yazımın sonucunu buraya almak isterim; birikimlerinin ve deneyimlerinin farkında olan "kendini bilen" bireyler toplumda bu tip "cesur cahillerin" her zaman karşısında olmuş ve olacaklardır. Toplum ancak ve ancak her konuda cehaletin tam olarak ortadan kalkmasıyla gelişebilecek ve çağdaş seviyelere ulaşabilecektir. Mutlu bir ay geçirmeniz dileğiyle esen kalınız.