Değerli dostlar, geçtiğimiz ay Somali ile gündeme gelen Afrika’yı açlık haricinde bir başka sorunuyla bir kez daha gündeme getirmek isterim. Yoksul halkların hastalığı sıtma, şu an Afrika’yı kasıp kavurmakta. “Time” dergisinin 26 Eylül 2011 tarihli sayısında yayımlanan Alex Perry imzalı bir haberde, Afrika’da sıtmanın etkinliği ve bu önemli hastalıkla savaş ayrıntılı olarak işlendi. Sadece Uganda’da 515 bin kişinin bulunduğu Apac bölgesinde sıtma taşıyan sivrisineklerle sokulma oranının kişi başına günde dört kez olduğu bu haberde ifade edilmiştir. Bu sokulmayla bulaşan sıtma hastalığı kişiyi öldürebilmekle birlikte, daha da korkuncu, sonsuz bir hastalık döngüsüyle kişiyi bir bakıma yıllarca süründürebilmektedir.
Şöyle basit hesap yapıldığında, her hanede ortalama beş çocuğun bulunduğu yoksul Afrika halklarında, her çocuğun yılda ortalama beş alevli sıtma dönemi de geçirdiği varsayıldığında, Coartem isimli şu an en faydalı olan sıtma ilacının kutusu da yaklaşık 10 dolar kabul edildiğinde, aile başına yıllık yaklaşık 500 dolarlık bir yük getireceği de açıktır. Ortalama günlük kazancın kişi başına 1 dolar olduğu bu toplumlarda bu miktarın ödenmesi de imkânsız görünmektedir. Bugün için; Nijerya, Kongo, Etiyopya, Uganda, Tanzanya, Kenya ve Sudan başta olmak üzere, sıtmanın epidemik olarak görüldüğü ülkelerde Oxfam veya CARE gibi birtakım kâr amacı gütmeyen örgütler bu maliyetleri üstlenmiş durumdadır. Bu yedi ülke, dünyadaki sıtma vakalarının 2/3’ünün görüldüğü coğrafyayı oluşturmaktadır ve buradaki ölümlerin yüzde 90’ının nedeni de sıtmadır. Bu ülkelerde sıtmanın yayılmasının önlenebilmesi için en az 178 milyon civarında yeni ilaçlı cibinliğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da nereden bakarsanız, 120 milyar dolarlık bir yatırım demektir. 2008 ila 2011 yılları arasında Afrika’nın bu bölgesine yaklaşık 382 milyon cibinlik yollanmış, bu da bu bölgede en az 765 milyon kişinin sıtmadan korunmasını sağlamıştır. Sıtmanın Afrika ülkelerine olan yıllık zararı tam olarak hesaplanamamakla birlikte, yılda en az 20-30 milyar dolar olduğu sanılmaktadır. Oysa ki, sıtmayla savaşta her yıl ayrılacak 3 milyar dolar bu zararı kolaylıkla ortadan kaldırabilecektir. Kazanılan yaşamların değeri ise elbette ki paha biçilemez. Bu miktarı ayırabilen nispeten zengin diyebileceğimiz Afrika ülkelerinden Cezayir, Madagaskar, Namibya, Güney Afrika ve Zambiya gibi ülkeler sıtmayı yüzde 50-100 oranında azaltmayı başarmışlardır. Eğer bu finans programı önümüzdeki yıllarda da başarı ile sürdürülebilirse, 2015 yılına dek en az 2.5 milyon yaşamı kurtarabileceği hesaplanmaktadır. Zaten elde edilen veriler de bunu basitçe kanıtlamaktadır. Haziran 2010 tarihinde epidemik bölgede haftada 5 bin civarında yeni sıtma olgusuna rastlanırken, bir yıl sonra, yani Haziran 2011’de bu miktar haftada bin 200 civarına düşmüştür. Elbette ki bu oran da hâlâ kabul edilemez sınırlar içindedir.
Görüldüğü üzere Afrika pek çok bölgesiyle yardıma muhtaç durumdadır. Açlığın yanı sıra, sıtma gibi çağın vebası sayılabilecek yoksulların enfeksiyonu Kara Kıta’yı hâlâ tehdit etmektedir. Umarım, önümüzdeki yıllarda kâr amacı gütmeyen kuruluşların bu iş için ayırdıkları fonlar artarak devam eder de, sıtmanın eradike edilmesinin önü açılabilir. Tüm dünyanın sağlığının tam olduğu günler görmek dileğiyle, esen kalınız.