Değerli dostlar, geçtiğimiz pazartesi 22 Mart Dünya Su Günü idi. Bildiğiniz üzere, su, bireylerin en temel gereksinimi olma ve başlıca ekonomik faaliyetlere kaynaklık etme özelliği ile ulusların devamlılığı için yaşamsal bir kaynaktır.
Sosyal ve ekonomik faaliyetlerin sürmesi büyük ölçüde temiz ve yeterli su arzına sahip olmaya bağlıdır. Su kaynaklarının geliştirilmesi ekonomik üretkenlik ve sosyal refaha doğrudan katkı yapmaktadır. Öte yandan, nüfus ve ekonomik faaliyetler arttıkça birçok ülke hızla su sıkıntısı çeker duruma gelmekte ya da ekonomik gelişmeleri kısıtlanmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma politikası doğrultusunda, su kaynaklarını tasarruflu kullanma bilinci yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası her düzeyde geliştirilmelidir. Su, hayatın kaynağı, dünyanın 3/4’ü; vücudumuzun yüzde 80’i. Kana kana içtiğimiz, duş yaptığımız, yağmur olup yağdığında sevdiğimiz, ama sel olup aktığında korktuğumuz su. Su insan için çok önemli. Ama öte yandan da dünya nüfusunun artması, küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri, suyun yeryüzündeki dağılımı ve kullanım şekli su ile ilgili ciddi sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio’da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı her yıl 22 Mart gününün "Dünya Su Günü" olarak kutlanmasına karar vermiştir. Ortaya çıkışı, BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nın sonuç metni olan Agenda 21’in su kaynaklarının gelişimi ile ilgili 18. bölümüne dayanan Dünya Su Günü, suyun önemi ile ilgili bilincin geliştirilmesi ve Agenda 21’de sunulan önerilerin uygulanmasının sağlanması için, bütün ülkelerin ulusal düzeyde konferans, seminer, sergi, yayın ve doküman dağıtımı gibi bir dizi etkinlik yapmasını teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
Dünya Su Günü, 22 Mart 1993 tarihinden bu yana ve her yıl farklı temalarla kutlanmaktadır. 2001 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün düzenlediği Dünya Su Günü’nün teması "Su ve Sağlık" idi. Dünyada 1.2 milyar insanın güvenli su kaynaklarına ulaşamadığı ve az gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan hastalıkların yüzde 10’unun yetersiz ya da sağlıksız su kaynaklarından kaynaklandığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bu temanın önemi daha iyi anlaşılabilecektir.
Dünya Su Günü’nün bu yılki teması ise benzer bir şekilde "Sağlıklı bir dünya için temiz su" olarak belirlenmiştir ve "Kalkınma" dır. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.worldwaterday.org isimli internet sitesinden ulaşılabilmektedir. Benzer etkinlikleri Türkiye’de Su Vakfı üstlenmiştir. Bursa’da bu konuda bugün başlayan bir kongre düzenlenmektedir. Türkiye su zengini bir ülke değildir. Uzmanlar ülkemizin 107 milyar m3 su arzına sahip olduğunu vurgulasalar da, mevcut su kaynakları zaman ve mekâna göre düzensiz dağılmıştır. Öte yandan ortalama 1300 m3 kişi başına düşen su miktarı ile ülkemiz uluslararası ölçütlere göre su sıkıntısı çeken ülkeler içinde değerlendirilebilmektedir. Bu konuda Su Vakfı yaptığı yayın ve desteklediği bilimsel faaliyetlerle öncülük etmektedir. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle başlatılan "Mavi Damla" projesi çerçevesinde çok sayıda kitapçık ve broşür okullara dağıtılmakta, ilk ve orta dereceli okullarda su ve temiz enerji konularında seminerler verilmektedir.
Kalkınmanın başlıca itici gücü olan su kaynaklarımızı bilinçli, duyarlı, akılcı, adil ve barışçı biçimde kullanmamız gerekliliğini vurgulayan 22 Mart 2010 Dünya Su Günü’nün hepimize kutlu olmasını dilerim. Esen kalınız.