Başlıktaki soru cümlesinin cevabını insanoğlu bulabilmek için neredeyse kendi yaratıldığından beri aramaktadır. Bu arada, cümlede geçen “insanoğlu” kelimesine yeri gelmişken bir açıklık getirmek istiyorum; “insanoğlu”, “bilim adamı”, “adam” gibi kelimelerin, bu tür kullanımlarında cinsiyetlerinin olmadığı ya da birden fazla anlamlarının olduğu hususudur. Bu genel terimlerin yerine “bilim insanı” gibi yakıştırma kelimeler türetmek için zorlanmaya gerek olduğunu sanmıyorum. Bu tür kelimeler her iki cinsiyeti de kapsayan kelimelerdir ve diğer yaygın dillerde de aynı anlamda kullanılır. Benim için bu kadar açıklama yeter, daha fazlası haddimi aşar ve dil bilimcilerin bilebileceği konulardır.
Yine biz kendi konumuza dönelim: Sorunun cevabı artık “dört elementle yapay canlı yapılabilir” şeklinde verilmektedir. Buna örnek olarak da “The Los Alamos Bug” ya da “Los Alamos Böceği” gösterilmektedir. Aslında pek çok ülkede yeni bir canlı yaratmak için araştırıcılar gizli ya da açık olarak çalışmakta, fakat genel olarak bu gizli tutulmaktadır. Bildirildiğine göre; farklı farklı yöntemlerle Los Alamos (New Mexico), Rockville (Maryland), Roma (İtalya) gibi şehirlerdeki araştırma merkezlerinde bu tür çalışmalar bütün hızıyla devam etmektedir. Çok yakın bir gelecekte ilk “yapay canlı” örneğinin bulunduğu haberi artık çoğu insan için sürpriz olmayacaktır.
Ayrıntısına girmek istemediğim “The Los Alamos Bug” çalışmasının bilimsel olan yanı da pek çok yönden tartışma yaratacak nitelikte gözükmektedir. Nitekim şimdiden din adamları ve filozoflar konu hakkında görüşlerini belirtmeye başlamışlardır. Los Alamos çalışmasında şu dört evrenin önemli olduğu vurgulanmakta ve “canlı teknolojisi ile aramızdaki son engelleri kırıyoruz” denmektedir: 1) Koruyucu ya da dış çeper, 2) Kalıtım, 3) Metabolizma ve 4) Evrim. Oluşturulacak canlının bu özellikleri taşıması gerektiği vurgulanmaktadır. Los Alamos çalışmasında, dünya yüzündeki canlıların su-temelli olmasından hareketle, yağ asidi ve su moleküllerinin elektrik yüklerinden yararlanılarak “böcek” oluşturulmaktadır. Böcek’teki kalıtsal madde DNA yerine “peptid nükleik asit” ya da “PNA molekülüdür”. Aynı DNA molekülü gibi çift dallı olup aynı genetik “harfleri” taşımaktadır: A, T, C ve G. Keza aynı DNA molekülündeki gibi A ile T, C ile G eşleşmektedir ve iki dal birbirinin komplementeridir.
Eğer her şey planlandığı gibi giderse, bu üç komponentin (koruyucu, kalıtım ve metabolizma) Darvin tarafından ileri sürülen evrim ilkelerinin de kanıtı olacağı bildirilmektedir. Zira “doğal seçim” ilkesi “böcek”in bölünmesi sırasında da işlemekte ve “en iyi” olanlar çoğalmaktadır.
“Sentetik köleler” olarak adlandırılan yapay organizmaların, özellikle aşağıdaki görevleri yapmak üzere ısmarlama yapılacağı bildirilmektedir:
Toksik parçacıkların parçalanarak yok edilmesi.
Hidrojen yakıtı gibi bazı yararlı kimyasalların oluşturulması.
“Canlı farmasötikler” olarak görev yapmaları.
Çok küçük “tanı koyucu” olarak hizmet etmeleri (insan vücudunu dolaşarak bilgi toplayıp sorunu ortaya koyacak şekilde programlanmış hücrecikler).
Canlı varlıkların yaptığı gibi, kendi kendini tamir edebilen bir makinenin parçası haline gelmeleri.
“Yapay canlı”nın yaratılması yalnızca bilimsel bir buluş olmayıp güvenlikten inanca kadar birey ve toplum hayatımızdaki pek çok dengeleri sarsacak boyutta bir buluş olacaktır. Onun için, dünyadaki bu tür çalışmalar yalnızca bilim adamlarının değil ülkedeki sorumlu herkesin ilgisini çekmeli ve ne yapılması gerekiyorsa şimdiden onun yapılması yolları araştırılmalıdır. İlk yazımda da belirttiğim üzere, 2004 yılı “Biyoloji ve Tıp Yılı” olarak kabul edilmesi boşuna önerilmemiştir.
Türkiye’de genel olarak, özel sektörün henüz bu tür araştırmaları tek başına finanse edebilecek durumda olmadığına göre (bir-ikisi hariç), devletin bu görevi üstlenerek belirli merkezlerde topladığı çalışmaları yönlendirmesi gerekir. Bu görevleri “üniversiteler yapsın” kolaycılığına kaçılmaması gerekir, zira üniversitelerde uzun soluklu böyle araştırmaları yürütecek ne para ne de istikrar vardır. Bana göre en uygunu, yine TÜBİTAK gibi kuruluşlardır.
Yeniden görüşünceye kadar esen kalın, sağlıklı kalın.
15
önceki yazı