Sağlık Bakanlığımız, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da açılan ilk Meclis’in kararı ile 3 Mayıs 1920’de kurulmuştur. O günden bugüne kadar, yanılmıyorsam, 50 sağlık bakanı hizmet vermiştir. Bu bakanlardan bazıları gerçekten iz bırakmıştır, kimileri ise bugün hatırlanmamaktadır bile. Emeği geçen herkesi saygı ile selamlıyorum.
Küllerinden yeniden doğan Türk Milleti, Atatürk’ün de ifade ettiği gibi “İlelebet payidar olacak Türkiye Cumhuriyeti’ni” kurarken, sağlık hizmetlerindeki 93 yıllık gelişim tek başına, Cumhuriyetimizin kazanımlarını ortaya koymaya yeterlidir.
İnanan ve aklı olan herkes, devlet makamlarının ateşten bir yük olduğunu, maddi ve manevi yönden hem bu yalan dünyada hem de asıl olan ebedi dünyada çok büyük sorumluluk getirdiğini bilmektedir.
Yukarıda da belirttiğim üzere, gelmiş geçmiş 50 sağlık bakanından bazılarının görev aldığı süreler o bakanın adı ile anılan bir dönem olarak iz bırakmıştır. Bu bakanlardan ilki, hiç kuşkusuz ki Dr. Adnan Adıvar’dır. İlk sağlık bakanımız olarak tarihe geçmiş olan Adıvar, çok kısa sürede görevde kalmış olmasına rağmen (10 ay 7 gün), sağlık hizmetlerini üstlenen bir bakan olarak kelimenin tam anlamı ile “Elde yok avuçta yok” durumundaki Türk Milletini ve onun Hükümetini Kurtuluş Savaşı’na hazırlamıştır.
Farklı zamanlarda üç kez Sağlık Bakanlığı görevini üstlenen Dr. Refik Saydam, Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923 tarihinde kurulması ile birlikte kesintisiz olarak (12 yıl 7 ay 21 gün) ve kesintili olarak (14 yıl 5 ay 22 gün) bu görevi yerine getirmiştir. Saydam, Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış, ancak; özellikle bulaşıcı hastalıklarla başı dertte, savaş malulü bir milleti koruyucu hekimlik uygulamasının şemsiyesi altına almış, sağlık personeli sayısını artırmak için okullar açmış, örnek sağlık kurumlarını halkın hizmetine sunmuş ve belki de çok daha önemlisi, bugün bile halen yürürlükte olan sağlık mevzuatımızı oluşturmuştur. Taraflı ya da tarafsız, herkesin övgüsüne mazhar olmuş olan Dr. Refik Saydam, Cumhuriyet Tarihimizin en başarılı sağlık bakanıdır.
Sağlık Bakanlığı yaptığı süre “bir dönem” olarak adlandırılabilecek diğer bir sağlık bakanımız, Dr. Mete Tan’dır. Tan, sağlık bakanlığı döneminde çıkardığı “Tam Gün Yasası” ile uzun yıllar atıf yapılan bakanlarımızdan biri olmuştur.
24 Ocak 2013 tarihinde sağlık bakanlığı görevinden alınan Dr. Recep Akdağ ise 10 yıl 2 ay 6 gün görevde kalarak, Cumhuriyet Tarihimizin Dr. Refik Saydam’dan sonra en uzun süre ile görev yapan ikinci sağlık bakanı olmuştur. Akdağ’ın bakanlık yaptığı görev süresince yapılan iki genel seçimde, verilen sağlık hizmetlerinin iktidar partisinin aldığı oylara en çok katkı yapan hizmet türü olduğu genel kabul görmüştür. On yıldan bu yana uygulanan “Sağlıkta Dönüşüm” süreci ülkemizde sancılara neden olmuştur. Ülkemizde hekime ve hekimlik mesleğine bakış açısı değişmiştir. Bunlara daha çok şey eklenebilir. Ama şunu söylemek mümkündür ki, Akdağ’ın bakanlık dönemi lehte ya da aleyhte çok tartışılan bir süreç olmuştur.
Yaşanılan süreçte bu kadar uzun süre bakanlık yapmış bir kişinin objektif değerlendirmesini yapmak gerçekten herkes için zordur. Özellikle de bir şekilde taraf olanlar için. Bu nedenle benim önerim, sayın eski sağlık bakanının kendince bir değerlendirme yapmasıdır. Bu değerlendirmede sayın bakan özellikle; vardığı noktanın hedeflediği yer olup olmadığını objektif bir şekilde belirtmelidir. Bu değerlendirme, hasta ölçütleri açısından olduğu kadar hekimler başta olmak üzere tüm sağlık personeli ölçütleri açısından da yapılmalıdır. Böyle bir değerlendirme için zamanın erken olduğu söylenebilir, doğrudur. Zaten şuna eminiz ki, her şeyin gerçek değerlendirmesi zamanla yapılır.