Ulusal Tıbbi Genetik ve Prenatal Tanı Kongresi’nin yedincisi Kayseri’de 17-20 Mayıs 2006 tarihleri arasında yapılmıştı. İki yılda bir yapılan bu Kongre’nin ilki 1989 yılında bu köşenin yazarı tarafından Eskişehir’de ve üçüncüsü de 1998 yılında Marmaris’te gerçekleştirilmiştir. İkincisi ile üçüncüsü arasında 8 yıllık bir süre geçtiği için sayısı biraz düşük kaldı. Yaklaşık 17 yıl geçtikten sonra gelinen nokta hiç de küçümsenmemeli.
Aslında, özellikle düğünlerde olduğu gibi, bilimsel de olsa her etkinliğin sonunda tenkit edilen ve beğenilmeyen hususlar olur ve olması da doğaldır. Bunların kimileri gerçekten düzeltilmesi gereken hususlar olabileceği gibi kimileri de subjektif değerlendirmelerden kaynaklanıyor olabilir. Ben olası aksaklıkların kimisinin teknik, kimisinin dikkatsizlik, kimisinin çabuk büyüme hırsı, kimisinin kimlik, kimisinin de özel nedenlerden dolayı olduğunu sanıyorum. Fakat benim üzerinde durmak istediğim husus, Kongre’nin başarısı ya da başarısızlığı değil, genç kuşaklarda gördüğüm heyecan ve çalışma arzusudur. Kongre katılımcılarının büyük bölümünün pırıl pırıl gençlerden oluşması çok sevindirici ve gurur verici bir durumdur. Fakat bu gençlerin iyi yönlendirilmesi gerekir ve bu da sorumlulukların en büyüğüdür. Bu itici gücün iyi planlanmış ve Türkiye’nin çıkarlarına uygun olan alanlarda kullanılması gerekir ve bu bir zorunluluktur. Ummak istiyorum ki ülkenin geleceği bu gençler kişisel hususlar uğruna heba edilmezler ve küskünler ordusu haline getirilmezler.
Kongre’de dikkatimi çeken bir başka husus da dış ülkelerde çalışan Türk araştırıcıların katılımı oldu. Yaptıklarını ve sayılarını görünce gurur duyulacak kadar önemli olan yurt dışındaki genç kuşak bilim adamlarımız Türkiye’ye yardım için çırpınıyorlar. Bunların kimileri bir amaç için, kimileri imkan bulamadığı için, kimileri de küstürüldükleri için yurt dışına gitmişler ve hepsi de başarılı olmuş. Bu köşenin okuyucuları hatırlarlar, yurt dışında yayınlanan önemli bir yayında Türk adı görünce hemen onu Medimagazin’de duyurmaya çalışırım. Bu insanlardan da övgü ile söz etmeyi kendime görev sayıyorum ve sözlerimde de hiç abartı olmadığını sanıyorum Fakat bu gurur ve sevincin yanında bir de üzüntü var ki bu insanlar Türkiye için değil de bulundukları ülke için çalışmak durumunda kalmışlar. Bu fakir ülke, bu insanları yetiştirmiş, fakat başka ülkeler hiçbir külfete girmeden bu bilim adamlarından yararlanmaya başlamış. Yapılacak şey, bu kişilere sitem ya da serzenişte bulunmak değil, gerekli olanak ve ortamı sağlamaktır. Bu da kişisel gayretlerle değil devlet politikasıyla olur.
Benim vurguladığım husus Tıbbi Genetik. Fakat diğer bilim dallarında da bu durum farklı değil. En üst sırada üniversite sınavını kazanıp öğrenimlerini tamamlayan pek çok genç, maalesef çareyi yurt dışına gitmekte buluyor. Bu suretle hem para hem beyin kaybediyoruz. Artık bu devlet, bu soruna bir çare bulsun, sorundan kaçmasın.
Yeni bir konuda yeniden buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.