Çok sevdiğim meslektaşım ve aziz bir dostumun özel daveti ile 18 Ekim 2009 Pazar günü saat 20:00 de, huzur dolu bir geceye hazırlanan İstanbul’da, Harbiye, Cemal Reşit Rey Konser Salonundayız. İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun 2009-2010 Sezonu Açılış Konseri, Şef, Sevgili M. Fatih Salgar yönetiminde Dede Efendinin "Rast, Kar-ı Natık" ile tıklım tıklım salonda nefesler tutulmuş, geçmişten geleceğe, bütün makamları selamlayarak efsuni bir seyahat olarak başlıyor. Hacı Faik Bey’den Medeni Aziz Efendiye, Hacı Arif Bey’den Neş’et Mollaya, nice enfes merhalelerden geçiyoruz.
Daha sonra bir Türk Musikisi Prensi Muhterem Münip Utandı, Evc makamının deruni besteleri ile huzura arz-ı endam ve ruhlarımızı mest ediyor. Rabbim "Bu serhoşluk bitmesin" derken, korosuna Münip Utandı’nın da katılımı ile birlikte, Fatih Salgar sahnede tekrar yerini alarak, dinleyicileri Hicazkâr bulutları üzerinde uçuruyor.
Bu füsunkâr ve esrarlı seyahatimde, bereketli musiki sofrasında kimlere rastlamadım ki! Ama ben burada, özellikle hayal ve ruhlar ötesi selamlaştığım ve göz göze geldiğim, merhum ya da yaşayan bazı bestekâr meslektaşlarımı zikretmek istiyorum.
Hocam Prof. Dr. Bülend Tarcan ve Prof. Dr. Nevzat Atlığ bir yana, güftesi Dr. Kenan Binak’a ait, "Gül sevme gönül sen ki perişan olacaksın/Aşkıyla yanıp belki de viran olacaksın" Saba bestesi ile Dr. Abidin Gerçeker, hafızamı okşuyordu.
Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça, Kürdilihicazkâr temenni ile "Geçmesin günümüz sevgilim yasla", Hicaz bir intizar ile"Ağlar gezerim sahili sanki benimlesin", Rast yakarışları ile "Bana yardan vazgeç dersin, gönül senden vaz geçer mi?" ve "Senden uzak günlerim zindan oluyor" nidaları, beynimde yankılanıyordu.
Dr. Ekrem Perk’in Muhayyerkürdî eseri "Bir handenizin zevkini vuslat gibi tattım/Her kahkahada gönlüme bir beste yarattım
", hatıralarımda güller açtırıyordu.
Dr. Halil Neşat Öztan’ın, " Kokladım geysuların nükhet-i sevdasını/Bir ipek yastıkta gördüm aşkımın rüyasını" Rast bestesi, beni gençlik yıllarımın fırtınalı günlerine götürüyordu.
"Ne kadar bekledi gönlüm seni her dem anarak
" Hicaz eseri ile ah-u figan eden merhum Prof. Dr. Halit Ziya Konuralp, bütün vakarı ile sanki yanı başımda oturuyordu.
Dr. Müslim Kızılkan, hoşgörü ve toleransın örneği, güftesi "Meyler meclise sager’de gelsin/Mest oluversin o yar de gelsin/Sema meclisi bu ağyar de gelsin,/Mest oluversin o yar de gelsin" mısralarından oluşan Rast bestesi ile herkese kucak açıyordu.
Faruk Nafiz Çamlıbel’in, "Ah eden kimdir bu saat kuytuda/Sustu bülbüller hıyaban uykuda/Şimdi ay bir serv-i simindir su’da/Esme ey bad esme canan uykuda." dizelerine Hüseyni ruh veren rahmetli Dr. Selahaddin İçli, içimizdeki "Sen" ile "Ben"i terennüm ediyordu.
Tıbbiyeliler Marşı’nın Bestekârı Dr.Teoman Önaldı ise ebedi iftirakı ile bizleri gam ve hüzün girdabına atan, can dostum merhum Dr. Ahmet Yaşar Mumcu’nun "Kalbim hasretle dolu ruhum ağlar her zaman
" ile başlayan rubaisine can verdiği Rast makamı ile geçmişe özlemin hazzını yaşatıyordu.
Beka âleminin sakini Prof. Dr. Suad İsmail Gürkan’ın Hicaz eseri ile de bambaşka bir hayal deryasının kapıları açılıyordu.
"Sen bu dilde çağlayan efgan gibi giryan mısın?
İşvebazım yoksa benden ayrılıp handan mısın?
İftirakın ben gibi senden de almış şevkini,
Dinlesinler söyle yârim yoksa pür hicran mısın?"