Geçenlerde hastanemiz başhekimliğine gittim. Yakın arkadaşım olan başhekim yardımcısı, yaşanmış bir olayı sıkıntı içerisinde aktarıyordu. Arkadaşımın anlattığı bu olayda, bir üniversite hastanesindeki hastaya acilen renal stent takılması gerekmektedir. Hastane idaresi medikal firmaya alım için talepte bulunmuştur. Medikal firma bu stenti hastaneye 1.200 YTL’ye fatura edebileceğini bildirmiştir. Hastane idaresi bu malzemeyi satın aldığında geri-ödeme olarak en fazla 500 YTL alabileceğini öngörmektedir. Hasta yakını malzemeyi kendi parasıyla karşılayacağını, sonradan kurumundan da talep etmeyeceğini yazılı olarak bildirmiştir. Böylelikle hastaya gerekli tıbbi girişim yapılmış, hasta şifa ile taburcu edilmiştir.
Sözü edilen bu hasta, daha önceden söz verdiği halde, taburcu olduktan sonra derhal geri-ödeme kurumuna başvurarak stentin parasını almıştır. Geri-ödeme kurumu hastane alacaklarından 1.200 YTL kesecektir. Eğer hastane idaresi, ihale ile bu stenti alamadığını yazılı olarak ispatlayabilirse, malzemenin protokol fiyatı olan 500 YTL belki hastaneye iade edilebilecektir.
Şimdi soru şu olmalıdır? Neden geri-ödeme kurumu bu olayda hastaneye ancak 500 YTL ödemektedir? Sorunun yanıtı basittir; piyasada bulunan birçok stentin en ucuz fiyatlı olanı 500 YTL’dir de ondan. Peki, hastaya neden 500 YTL’lik stent takılmamaktadır? Çünkü hekim de hasta da en iyi stentin takılmasını istemektedir. Elbette hastanın sağlığı açısından daha ileri teknolojik malzemelerin kullanımı önemlidir. Ayrıca piyasada mevcut birçok taklit ürünün kalitesinden de asla emin olunamamaktadır.
Sağlık harcamalarında giderek artış kaydedilmesi bu şekildeki yanlış uygulamaları gündeme getiriyor. Ancak sağlık harcamaları neden artıyor? İşte bu konunun çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Örneğin neredeyse sokaktan yürürken kolundan çekiştirilen vatandaşlara gereksiz birçok tıbbi girişimlerde bulunuluyor. Giderek artan sayıdaki hastane ve merkezlerin bazıları, çeşitli kampanyalarla insanlarımızı kendilerine çekerek gerçek dışı endikasyonlarla sözüm ona tedavi yapıyorlar. Böylelikle her geçen gün tedavi giderleri gereksiz yere büyüyor. Sonuç olarak, tıbbi girişimlerde önceliklerin iyi saptanması gerekmektedir. Eğer bunu yapamazsak sağlam kişiler tedavi olurken (!), esas hastalar mağdur olmaya devam edeceklerdir. Öte yandan, bu “gerçek hasta”ların bir gün kendi çocuklarımız da olabileceğini akıldan çıkarmamalıyız.