Çocukluğunda Anadolu’nun bir köyünde, yoksul bir ailede Ramazan gelecek diye yaşanan o sevinçli telaşı altmış yaşını geçmesine rağmen hep aynı heyecanla hatırlıyordu. Genç yaşında eşini kaybederek dul kalmış anası, genç kızlık yıllarının başında olan iki ablası birkaç gün önceden Ramazan gelecek diye iki odalı evin sürekli yaşanan tek odasını temizliyorlar, birkaç minder ve birkaç mısır koçanının, kuru gazellerinden doldurulmuş yastıklardan oluşan ev eşyalarını özenle yerleştiriyorlardı.
Mevsim kış mevsimi ama kışlar o zaman şimdiki gibi değil, beş, altı yaşlarındaki bir çocuğun boyuna yakın kar yağmış, dışarısı bembeyaz ve evlerin serpenek (toprak evlerin duvardan dışarı taşan kısımlarına serpenek denmekteydi, şimdi bilgisayarın da serpeneği tanımadığı için altını kırmızı ile çizmiş durumda)lerinden sarkan buzların boyu bir metreye yakındı. İşte böyle bir kış gününün akşamı olmuş, ilk teravih kılınmak üzere yanık bir sesle ‘Merhaba ey ya Şehrü Ramazan Merhaba’ diye Hasret hocanın hoparlörsüz, yanık sesi ile okuduğu Sala’yı dinlemek üzere kapı ve açılan pencerelerden kadınlar dışarı sarkarken erkeklerde yanıp sönen el fenerleri ile camiye gidiyorlardı.
Geceleri sahura kalkan evler sönük gaz lambalarının yanmasından anlaşılırdı. Eğer ışığı yanmayan ev varsa onları sahura uyandırmak bir komşuluk görevi kabul edilirdi.
İftar beklemek de ayrı bir heyecanı oluştururdu. Akşama yakın ev işlerini ve yemek işlerini tamamlayan kadın veya kızlar akşama gaz lambasının camındaki önceki geceden kalmış isleri tülbent eskileri ile silerek temizlerlerken evin erkekleri ve genç delikanlıları da başka işleri yaparlardı. Örneğin iftarda hangi evde Hingal (Ahıska Türklerinin geleneksel yemeği, mantının büyüğü) pişeceğini evin delikanlılarının ellerinde bıçakla ağaçtan çatal yapmalarından anlamak mümkündü. İftar vaktinin geldiğini Hasret hocanın ezanından öğrenmek mümkündü ama, İftar vaktine yakın yaşlı ve gençlerin caminin yanında toplanıp yaklaşık altı yedi kilometre yakındaki kasabadan atılacak Ramazan topunu duymak ayrı bir Ramazan zevkiydi. Atılan Ramazan topu ile çocuklar evlere koşarken Hasret Hoca’da cami önündeki dikdörtgen prizma şeklinde yaklaşık bir metre yükseklikte olan ezan taşına çıkarak ezanı okurdu. Hasret hoca Ramazanın ilk on beş günü Merhaba ey ya Şehrü Ramazan Merhaba şeklinde misafir kabul eder gibi Ramazan ayına karşılama yaparken, on beşinden sonra Elveda ey ya Şehrü Ramazan elveda diye daha bir hüzünle insanın en sevdiğini bir daha göremeyecek korkusu ile uğurlaması gibi Ramazanı uğurlardı.
Bayramlar ise daha ayrı bir güzellikti. Bayram namazı sonrası köy odasında bayram sofrası kurulur. Camiden çıkan herkes köy odasına gider bayram yemeği yenir bayramlaşılır ve yaş gruplarına göre oluşan gruplar evlere giderek yaşlılarla bayramlaşırlardı. Çocuklar kapalı yerlerde salıncaklar kurarak sallanırlardı. Yoksulluk yıllarındaki o mutlu ve sevinçli bayramlar ne yazık ki artık anılarda kalıyor. Teknoloji geliştikçe insanların mutlulukları azalmakta cemiyetçilikten ferdiyetçiliğe dönüşüm yaşanmaktadır. Yazıyı bir ramazan fıkrası ile bitirelim:
Bir Ramazan ayında tilki ormanda dolaşırken bir ağaca asılı bir hayvan budu görür. Tilki kurnazlığı ile hemen gidip yemez yanında bir dolaşır, buda ince bir ip bağlı olduğunu görünce bunun bir avcı tuzağı olduğunu anlar etin uzağında bir yere geçerek beklemeye başlar. Bu sırada yanına bir kurt gelerek niçin beklediğini sorar. Tilki: Karşıda bir but var ama ben oruç olduğum için yiyemiyorum onun için bekliyorum der.
Kurt; ben oruç değilim öyleyse ben yiyeyim diye budu ısırınca müthiş bir patlama ile tilkinin yanına bir yere yaralı olarak düşer. Tilki bunun üzerine giderek budu yemeye başlar. Kurt – Hani oruçtun şimdi yiyorsun diye sorunca :
Tilki; Top patladı ya duymadın mı der. Hasret hocayı rahmetle yad ederek onun sözleriyle Elveda Ey Ya Şehr’ü Ramazan Elveda diyelim ve nice Merhaba Ey Rahmet ayı Ramazan diyecek yıllar yaşamak dileği ile hepinizin gelecek Ramazan Bayramını tebrik ederim.
1 yorum
Maşallah kardeşim ömrü hayatınızda güzel ve verimli, örnek alınabilecek; İnsanlığa yararlı ilmî çalışmalarınız bizleri gururlandırdı .Sizi tebrik ederiyor başarılarınızın devamını diliyorum.