Geçen yıl tüm dünyayı sarsan ve tehdit eden bir hastalık salgını vardı. Halkın deyişiyle "Domuz Gribi (Swine Flu)" salgını. Alınan önlemlerle salgın iyi yönetildi. Bakanlığın salgın yönetiminde titiz yaklaşımı, hekimlerin duyarlılığı ve halkın bilgilendirilmesinin zamanında yapılması salgının kolay atlatılmasını sağladı. Ayrıca, salgın beklenenin aksine tüm dünyada da kolayca atlatıldı.
O günlerde her sabah radyodan haber programlarını dinliyor, salgının seyri, ağırlaşan ve yaşamını yitiren hastalarla ilgili açıklamaları ve istatistikleri dinliyordum. Aynı haber programlarında trafik kazaları ve kazalara bağlı ölümler ve yaralanmaların istatistikleri, kazaların nasıl olduğuna ilişkin bilgiler de veriliyordu. Bazı günler trafik kazalarına bağlı ölümler, salgına bağlı ölümlerden fazla oluyordu. Salgın bu denli titizlikle yönetilirken; trafik kazaları alınan tüm önlemler, tüm titiz çalışmalara karşın çığırından çıkmış, salgın gibi can almaya devam ediyordu. Sadece can mı alıyordu? Bir yığın yaralı, sakat kalan insan ve ağır maddi kayıplar vardı. İlginç olan, halkın ve ilgililerin bu sonuçları kanıksamış olup etkilenmemesiydi. Bu kanıya nereden vardığımı sorarsanız, mevsimsel gripten daha mülayim seyreden ve daha az can alan influenza salgınının, bağışıklama ve bulaş özellikleri konusunda duyarlılık ve sakınmalarındaki aşırı titizliğe karşın, trafikteki inanılmaz bir umursamazlık ve kuralsızlıkların varlığıydı.
Bu konunun önemini kavramak için Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM)’nün her yıl yayınladığı Trafik İstatistik Yıllığı’na göz atmak ve web sitesindeki verileri incelemek yeterli olacaktır. Konuya, EGM 2008 Ocak ayı istatistiklerinden çarpıcı birkaç sayıyı vererek girmek istiyorum. Ocak 2008’de tüm Türkiye’de toplam kaza sayısı 69.263; ölümlü kaza sayısı 153, ölü sayısı 186, yaralanmalı kaza sayısı 5.514, yaralı sayısı 9.606, maddi hasarlı kaza sayısı 63.596’dır. Bu kazalarda toplam maddi kayıp 117.593.145 Türk Lirasıdır (EGM Ocak 2008 Trafik İstatistik Bülteni). Bu verilerdeki ölümler kaza yerindeki sayıdır. Yaralılar içinde daha sonra ölümler ve sakat kalmalar olacaktır. Trafik kazası gerçeğinde, sadece bir aylık, birkaç istatistik bile olayın vahametini gözler önüne sermeye yeterlidir.
Bugüne kadar trafik kazalarının önemli nedenleri arasında uyku hastalıkları, uyku, yoksunluğu, vardiya çalışmasına bağlı uyku yoksunluğu, yeterli ve dinlendirici olmayan uyku uyuma kazaların oluşmasını kolaylaştıran risk faktörleriydi. Bunların yanında araca, yola, sürücüye ilişkin bir dizi neden vardı.
Sürücüye ilişkin kaza nedenleri arasında; alkollü araç kullanma, trafik kurallarına uymama gibi nedenler sayılabilir. Ancak gözden kaçan bazı önemli faktörler bireylerin eğitim düzeyleri, kurallara uymamada pervasızlıkları, başkalarının haklarına saygı göstermemede ısrarları, kendi haklarının sınırlarını bilmemeleri, başkalarının haklarını ne ölçüde gasp ettiklerini düşünmeden trafikte hareket etmeleridir. Bu faktörlerin iyileştirilmesinde izlenecek yollar ve yöntemleri belirlemek toplum bilimci, davranış bilimci, eğitimci ve eğitim bilimcilerin işi diye düşünüyorum.
Tıp bilimi, bireylerin beden ve ruh sağlığını korumayı, iyileştirmeyi ve sürdürmeyi hedefler. Sürücü olabilmek için, sürücü adayı sağlık kontrolünden geçirilir. Bu heyet raporu ile belgelenir. Ancak bu raporların verilmesi sırasında, sağlık kontrollerinin ve bireyin tetkiklerinin güvenilir yapılıp yapılmadığı konusunda kuşkular vardır. Örnek vermek gerekirse; uyku problemleri ile ilgili sorgulamanın yeterli yapılmadığı açıktır.
Yine uzun yol otobüs ve kamyon sürücülerinde, uzun mesai, kısa, düzensiz, dinlendirici olmayan ve normalde uyku için uygunsuz mekânlarda uyumaları, araç kullanırken sürekli uyku açlığı ve aşırı uykululuk baskısı altında olmaları, bilişsel fonksiyonlarda bozulma, refleks oluşturma süresinde uzama ve kısa süreli uyku atakları varlığı kazayı davet eden risk faktörleridir. Bunların her biri uzun yol şoförlerinde kaza yapma riskini artıran uyku hijyenine ilişkin faktörlerdir. Ayrıca, uyku hastalıkları bu risklerin hepsini oluşturur.
Trafik kazası salgınının olumsuz koşullarından kaçınmak için tüm sorumluların salgın yönetimini gözden geçirmeleri gerekmektedir. Kazasız ve kayıpsız bir yaşam temennisiyle yazımı sonlandırıyor, esenlikler diliyorum.