Sosyopat (= antisosyal, = psikopat) denildiğinde çoğu zaman akla yasaları çiğneyen, sık sık kavgalara karışan ve şiddete başvuran, birçok kez karakolluk olan, yasaları çiğneyen ve cezaevine düşen insanlar gelir. Dr. Martha Stout "Yanı Başınızdaki Sosyopat" adlı kitabında psikiyatristlerin çok iyi bildiği DSM-IV sınıflamasında antisosyal kişiliğin (sosyopatik kişilik) adeta bir suçluyu tanımladığını belirtmektedir. Oysa yetenekli, akıllı ve zeki sosyopatlar bu özellikleri sayesinde hiçbir zaman yakalanmamaktadırlar. Stout toplumda her 25 kişiden birinin sosyopat olduğunu ve hepimizin yanı başında bir sosyopatın olabileceğini belirtmektedir. Bu durum ne yazık ki hekimlik mesleği için de geçerlidir; yetenekli, akıllı ve zeki bir sosyopatın doktor olmasını engelleyen hiçbir şey yoktur.
Bir sosyopatın en önemli özellikleri arasında "toplumun yazılı ya da yazılı olmayan her türlü kuralını hiçe sayma", "çıkar elde etmek için her şeyi yapabilme", "vicdan sahibi olmama" ve "başkalarına zarar verdikten sonra suçluluk ve pişmanlık hissetmeme" sayılabilir. Şöyle bir baktığında hiç tereddüt etmeden çevresinde bu tür davranışlar gösteren hekimlerin olmadığını söyleyebilecek bir meslektaşımız var mıdır bilmiyorum. Toplumun her kesiminde ve her meslekte olduğu gibi hekimler arasında da sosyopatların ya da sosyopatik davranışlar gösteren kişilerin olması kaçınılmazdır. Önemli olan sistemin bu kişilere ve sosyopatik davranışlara izin verip vermediğidir.
Sosyopat bir doktor neler yapabilir diye düşündüğümüzde akla gelebilecek bazı örnekler şunlardır: Kâğıt üstünde en iyi performansı onlar gösterir. Hiçbir rahatsızlık duymadan, vicdan azabı hissetmeden yapmadığı ameliyatı, girişimleri ve muayeneyi yapmış gibi gösterir. Bunları yapmayanlara enayi gözüyle bakar, dalgasını geçer. Hastaya bir tetkik yapılacaksa tetkikten kendisine belli bir pay verilmesini hakkı olarak görür. Reçetesine yazacağı ilaçları ilaç firmasının promosyonunun büyüklüğüne ve götürdüğü kongrenin ihtişamına göre belirler. İlaç araştırması yapıyor görünerek firma temsilcisinin kotasını doldurmasını sağlar ve araştırmacı olarak hak ettiği ücreti alır. Kongrelere bilimsel gelişmeleri takip etmek için değil, turistik amaçlı gider. Hastaları ile cinsel ilişkiye girme konusunda muhafazakârlık göstermez. "Alan razı satan razı kime ne" diye düşünür.
Fakat bu tür davranışların herhangi birisinin görüldüğü kişinin hemen sosyopat olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım değildir. Sosyopat olmayan birçok kişinin zaman zaman sosyopatlarda görülen bazı davranışları gösterebileceği unutulmamalıdır. Yeterli denetim düzeneklerinin olmadığı yerlerde sosyopatların avantajlı konuma girmeleri (hak etmedikleri gelir elde ederler ve hak etmedikleri makamlara gelirler) ve yaptıklarının yanlarına kâr kalması hem sosyopatların hem sosyopat olmayanların bu tür davranışlarını arttırmaktadır. Diğer yandan böyle ortamlarda vicdan sahibi insanların giderek sessiz kalmayı tercih ettikleri ve adeta topluma küstükleri görülmektedir. Sonuç olarak etik ve ahlaki değerlerde çöküş hızlanmaktadır.
Bu durumda tüm hekimlere, tabip odalarına, mesleki derneklere ve sağlıkla ilgili kurumların yöneticilerine çok önemli görevler düşmektedir. Sosyopatlara ve sosyopatlarda görülen davranışları gösterenlere dur denmesi ve hak ettikleri cezanın verilmesi gerekmektedir. Aksi durumda hem etik dışı ve yasal olmayan tutum ve davranışlar hem de hekimlik mesleğinin prestij kaybı giderek artacaktır.