Sosyal bir varlık olan insanın içinde yaşadığı dünyayı ahlâk ve etik değerler düzenler, şekillendirir. Objektif, normatif bir kavram olan etik değerleri, kanunlar, standartlar belirler. Subjektif, kişiye özel bir kavram olan ahlak, etiğin pratiğe yansıması olarak ifade edilebilir. İlkeler söz konusu olduğunda etik kavramı kullanılırken, davranış söz konusu olduğunda ahlak kavramı kullanılır. Kısacası, bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları ahlak olarak ifade edilir. Ahlaksızlık, başta yalan söylemek ki gıybet etmek, iftira atmak, verdiği sözde durmamak gibi görülebilir. Birey ve kurumsal seviyede ahlaksızlığın diğer şekilleri de çalmak, ihanet etmek, ihaleye fesat karıştırmak, ayrımcılık yapmak veya şiddet gibi çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. İnsanlık tarihi boyunca var olan yalan, gerçeği bilerek ve isteyerek çarpıtma veya gizleme eylemidir. Yalan söylemek, bireyler arasındaki güveni zedeler ve dürüstlük, saygı, adalet gibi temel ahlaki değerlere aykırıdır. Kısacası yalan, sosyal düzeni bozarak ve insanlar arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyerek toplumların ahlaki yapısını derinden sarsabilecek bir olgudur. Yalan söylemek, bireyler arasındaki güveni zedeleyerek sosyal ilişkileri olumsuz etkiler.
Kimler Yalan Söyler ve Yalan Söyleme Nedenleri Çocuklar, yetişkinler, hatta liderler çeşitli nedenlerle yalan söyleyebilirler.
- Çocuklar, genellikle dikkat çekmek veya cezadan kaçınmak;
- Yetişkinler ise eleştiri almaktan, cezalandırılmaktan çekinmek veya bir başkasının onayını almak;
- Kişiler, kendilerini geçici olarak iyi hissetmek;
- Eleştiri almaktan endişe eden bireyler, bu durumu önlemek;
- Cezalandırılmaktan çekinen kişiler, bu durumu önlemek;
- Başkalarının onayını almak isteyen bireyler de bu amaçla yalan söyleyebilirler.
- Gerçeğin kabul edilmeyeceğini veya karşısındakine acı vereceğini düşünen kişiler, yalan söylemeyi tercih edebilirler.
- Siyasilerin, yöneticilerin yalana başvurma nedenleri de şöyle sıralanabilir:
– Güç ve Kontrol: Yöneticiler, güçlerini korumak ve kontrolü ellerinde tutmak için yalan söyleyebilirler.
– İmaj Koruma: Kendi imajlarını korumak ve halkın gözünde olumlu bir izlenim bırakmak için gerçeği çarpıtabilirler.
– Kriz Yönetimi: Kriz anlarında paniği önlemek veya durumu kontrol altında tutmak için yalan söyleyebilirler.
– Çıkar Sağlama: Kendi veya partilerinin çıkarlarını korumak için yalan söyleyebilirler.
- Bakara Suresi, 10. Ayet: “Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.”
- Furkan Suresi, 72. Ayet: “O has kullar, yalancı şâhitlik etmezler. Boş bir söz ve davranışa rastladıklarında ise yüz çevirip vakar içinde oradan geçip giderler.”
- Hac Suresi, 30. Ayet: “O halde artık o iğrenç, pis putlardan kaçının ve yalan sözden de uzak durun.”
- Nur Suresi, 11. Ayet: “Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır.”
İyi olanların değil, iyi oynayanların; işi yalan dolan, kayırma olan; hamaset ve manipülasyon yapan kişiliksizlerin dünyasında nasıl yaşanabilir?
- Yaşamını yalan üzerine inşa eden bireylerin olduğu bir yapı;
- Dürüst, kanunlara uyan insanları, tam tersi yaratıklarla bir arada yaşamaya zorlayan sistem;
- Kısacası yapanın yaptığı kötülüklerin, haksızlıkların yanına kâr kaldığı bir dünyada yaşam ne kadar sürdürülebilir?
- İnsanoğlunun, insan dışı mahlukata dönüşmesinden;
- Siyasetin aracının yalan olmasından;
- Din savaşlarının, tanrı adına yapıldığının savunulmasından, kullanılmasından kurtulduğunu görmek mümkün olur mu? Dinlerin, insanların birbirlerinin değerlerine saygı duyma, dünya barışını sağlama işlevlerinin artması dileğiyle…
Yalanın Sürdürülebilirliği veya Sürdürülemezliği şu faktörlere ve/veya bunlar hakkındaki düzenlemelere bağlıdır:
- Güven Erozyonu Ne Kadar Sürdürülebilir: Yalan söylemek, bireyler arasındaki güveni zedeler ve uzun vadede ilişkilerin bozulmasına neden olur. Güvenin kaybolması, sosyal ve profesyonel ilişkilerin sürdürülebilirliğini tehlikeye atar. Bu erozyona ne kadar katlanılabilir?
- Ahlaki Değerler: Temel ahlaki değersizlik örneği olan yalan söylemek, bireylerin vicdanında rahatsızlık yaratır. Ahlaki değerlerin zedelenmesine, toplumun genel ahlaki yapısının olumsuzluğuna ne kadar katlanılabilir?
- Hukuki ve Sosyal Sonuçlar: Adalet sistemini yanıltmanın, yalan söylemenin hukuki ve sosyal sonuçları olmalıdır. Yalan söyleyen bireyler, yasal yaptırımlara çarptırılmaz ise bu duruma ne kadar katlanılabilir?
- Psikolojik Etkiler: Yalanlara katlanmak zorunda olan dürüst bireylerin psikolojik sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Gözünün içine baka baka yalan söyleyenlerin yapacağı işlerden kime yarar geldiği belli olduğu için bu duruma ne kadar katlanılabilir?
Yalan söylemenin önlenmesi için çeşitli yöntemler uygulanabilir:
- Eğitim ve Farkındalık: Toplumda dürüstlük ve etik değerlerin önemi vurgulanarak, bireylerin bu değerlere uygun davranmaları teşvik edilmelidir. Yalan söylemenin zararları konusunda bilinçlendirme kampanyaları uygulanmalıdır.
- Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Yöneticilerin ve siyasilerin şeffaf olmaları ve hesap verebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi, yalan söyleme eğilimini azaltabilir. Zira ülkelerin bütün kuruluşlarında, iyi kurumsal yönetişimi sağlamak için şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ve adalet olmak üzere temel dört kurumsal yönetişim ilkesi vardır.
- Psikolojik Destek: Yalan söylemenin psikolojik kökenleri, bireylerin içsel çatışmaları ve savunma mekanizmaları araştırılarak, yalan söyleme alışkanlığı olan bireyler için psikolojik destek ve terapi yöntemleri uygulanabilir.
- Yasal Düzenlemeler: Yalan söylemenin ve bilgi çarpıtmanın, manipülasyonun cezalandırılacağı (ki bu konuda sermaye piyasalarında var olan) yasal düzenlemeler yapılabilir, yaygınlaştırılabilir.
Sonuç olarak yalan, ahlaki bir sorun olarak toplumların güven ve dürüstlük temellerini sarsar. Yalan söylemenin nedenleri ve etkileri incelendiğinde, bu davranışın sürdürülebilir olmadığı ve uzun vadede bireyler ve toplumlar üzerinde olumsuz etkiler yarattığı görülmektedir. Yalan söylemenin önlenmesi için dürüstlük ve güven temelli ilişkilerin teşvik edilmesi önemlidir. Özetlersek: “Münafığın belirtisi üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman ihanet eder.” Yalanın bulaşıcılık etkisi gittikçe hızlanmaktadır. Dolayısıyla bir toplumun temelinin en önemli faktörü beşerî sermayesinin, niceliksel değeri kadar niteliksel boyutunun da övünülecek seviyelere çıkarılması için herkesin elinden geleni yapması gerekir. Kurumların da bu sürece destek verebilmesi için kurumsal kapasitesi, hafızası, çağdaş seviyelere çıkartılmalıdır. Zira:
- Artan Sanal Gerçeklik Dünyasında:
- Saklanan Ekonomik Gerçeklik,
- Piyasalarda Manipülasyon;
- Kavramlarda Sahtecilik Ne Kadar Sürdürülebilir?
1 yorum
Profesyonel iş hayatımda gördüğümden daha fazlasını akademi dünyasında başta yanımdaymış gibi olanlardan gördüğüm: #Yalan/dolanları, kayırmaları; #hamaset ve #manipülasyon yapan kişiliksizleri protesto etmek için alanım olmayan bu yazıyı kaleme aldım.
Tabii ki Yalanlar Ortaya Çıkmadıkça-Sergilenmedikçe Herkes Dürüst Görünür. Dürüst görünenler (ki genelde inançlarını dile getirenler) aldığınız veballer bir şekilde sizlerden; en kötüsü evlatlarınızdan veya eğer hesaplaşma günü varsa orada borçlarınız sizlere hatırlatılacaktır değil mi?
Esen Rüzgara Göre Savrulan Fırıldaklar mı Omurgalı Kişilikler mi Yazıyı Okur? Tabii ki yarası olmayan insanoğlu insanlar.
Yaraların nedeni #yalanlar olmasa neler olur. Kısacası 🇹🇷 Biz Bize Yeteriz 🇹🇷