Bir yaz dönemi daha bitti; acil servis cephesinde herhangi bir iyileşme görülmedi.
Hekim sayısı olması gerekenin çok çok altında kalmaya devam etti. Pratisyen hekimlerden boşalan acil servislerde uzman hekimlere nöbet tutturulmaya başlandı; acil servis nöbetleri yine sorun oldu. Yeni mezun hekimler atandı; hemen istifalar geldi. Çoğu hekim yıllık iznine dahi çıkamadı. Geçici olarak görevlendirilen aile hekimleri de isyan etti.
Sadece hekim değil, diğer sağlık personeli açığı da hizmetin kilitlenmesine katkı sağladı. İlaç ve tıbbi sarf malzeme eksikliği her zamanki gibi devam etti. Örneğin; ülkemizde aylardır “aktif kömür” bulunmuyor.
Hekimlere saldırıların ardı arkası kesilmedi. Kalp krizine bağlı gelişen ani ölümün haberini veren doktor, bugün itibariyle medyada izlediğiniz “son” olay oldu. Bu olayın bir “son” olmadığını herkes biliyor; ama üst makamlarda sessizlik, ilgisizlik devam ediyor. Acil şiddet hattının (113) saldırıya uğradıktan sonra ne işe yaradığı ise halen tartışılıyor.
Hekimlere yönelik dava açılmaya devam edildi. Yaşanan olaylara yapılan yorumlar acil servislerde ne koşullarda hizmet sunulduğundan bihaber meslektaşlarımızın sözleri ile taçlandırıldı. Bazı hekimler kendi meslektaşlarını kolaylıkla satıverdi, suçlu ilan etti.
SGK suistimalleri ortadan kaldırmak ve ilaç israfına son vermek amacıyla e-reçete uygulamasına geçti. Ama hekimler alışamadı; e-reçete yazılmamasının nedeni, hekimlerin alışkanlık kazanamaması olarak yorumlandı. Hâlbuki ortalama 3-5 dakikada bir hasta bakmak zorunda kalan bir hekimin, kullanıcı dostu olmayan programlarla reçete yazması iş yükünü daha da artırdı. Elektronik ortamda reçete yazdıktan sonra takip numarasını bir kâğıda yazma gerekliliğinin nedeni ise anlaşılamadı.
Neyse ki acil servislerde el ile doldurulması zorunlu olan, sadece birkaç maddeden de oluşmayan bilgi formlarına bir yenisi daha eklenmedi. Doldurmayanlar için birkaçını hatırlatayım: Oyuncak yaralanma/kaza vaka bilgi formu, zehirlenme vaka bildirim formu; intihar girişimleri kayıt formu, kadına yönelik aile içi şiddet formu.
Sağlık Uygulama Tebliği’ne istinaden acil serviste doldurulması gereken “çıkış özetleri”, hastanelerin geri ödeme alabilmeleri için zorunlu olarak doldurulmaya devam edildi. Adli raporlar da o yoğunluk içinde yazıldı. Aslında tıbbi bilginin aktarılması için olmazsa olmaz olan hastaneler arası nakil formları mecburiyetten dolduruldu ya da hastalar taburcu edilip kendi imkânları ile gitmeye telkin edildi.
Sevk demişken; boş yatak veya özellikli ünite olmadığı ya da ilgili uzman bulunmadığı için hastaneler arası nakillerin sayısında bir azalma olmadı. Özellikle yoğun bakım yatağı sayısının yetersizliği nedeni ile hastalar acil servislerde takip edilmek zorunda kaldı.
Her şeye rağmen, 7 gün 24 saat boyunca milyonlarca hastaya acil sağlık hizmeti sunuldu. Her şeye rağmen özveri ile görevini yapan herkese teşekkür etmek herkesin borcu. Bu özverinin maddi karşılığı yok; bunu bildikleri için de maddi karşılık zaten vermiyorlar. Bizleri ayakta tutan ise mesleğin manevi karşılığı.