Dünya hayatında birlikte yaşamın genel ve temel ilkesi TEVHİTTİR. Bu ilke birlikte yaşamın ANA ESASIDIR. Tevhit, bu toplu yaşamın olmazsa olmaz, iman şehadetidir. Bu ilke İslami hayatın vazgeçilemez, devredilemez TEMEL RÜKNÜDÜR. Buna, İslami dünya hayatının iman şehadeti de denir. Bu ilke olmadığı sürece gerçek İslami hayattan bahsedilemez. Bu bir vahiy projesidir. Bu vahiy projesine isyan, İslam dünyasını perişan etmiştir.
Esas ve Temel İlkeler:
1. TEVHİD ( EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜKTÜR)
Tevhit terazisi, eşitlik ve özgürlüktür. Bir olan Allah’a iman, eşitliğe ve özgürlüğe iman etmekle başlar. Tevhidin kilidi kelime tevhit şehadettir. İslam binasına giriştir. O binada mutlu ve huzurlu yaşamanın şartı; Sosyal Güvenlik. SGK. Peygamberimizin mücadelesi tevhittir. Tevhit insanın onurlu yaşama mücadelesidir. Tevhidin pratik yürürlüğü;
Birincisi; ” *Tehlikede İştiraktir.”*
İkincisi; ” *Nimette Taksimattır.“*
Yani ben şahitlik ederim ki *tehlikeye İştirak edeceğime ve ben yine şehitlik ederim ki nimeti adil paylaştıracağıma iman ederim. Bu ilkeye iman etmeyen insanlar hak mücadelesi veremezler. Bu ilkeye iman etmeyen kişiler leş mücadelesi verirler. Bu ilkeye iman eden siyasilerin öncelikle hedefi:
2. DÜRÜST BİR TOPLUM (Doğruluk ve dürüstlük bir emanettir. Yalancılık ve aldatmak bir hıyanettir. Doğruluk ve dürüstlük bireylerde aranır, kurumlarda adalet aranır. Dinin bütün emirlerinin hedefi, bireyleri doğru ve dürüst bir toplum inşa etmek; kurumlarda ise adaleti yerleştirmek içindir.
3. MÜSLÜMAN KİMLİĞİ: Allah inananlara bir kimlik kartı vermiştir. Bu kimlik kartında da kimliğini “Müslüman” yazmıştır. Müslüman kimliği bize Rabbimiz tarafından verilmiştir. Müslüman bir olan Allah’a iman ile kula kul olmaktan kurtulur bir olan Allaha imanla özgürlüğüne kavuşur.
a. Özgürlük İlkesi (düşünce özgürlüğü / inanç özgürlüğü) Sevgi kültürünü hâkim kılalım, korku kültüründen sakınalım. Cihat kıyamete kadar devam edecektir. Yani cehaletle mücadele kıyamete kadar devam edecektir. Hukuk mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Hak ile batıl mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Hak gelince batıl zail olacaktır. Tevhidi klasik manada yorumlayanları biliyorum.
b. Adalet İlkesi: gelin adil sosyal, iktisadi, hukuki ve idari düzen kurduktan sonra gelin adil bir dünya kuralım. Adalet mülkün ( devletin) temelidir. Bunlara genel ve temel ilkeler de denilir. Bu temel hakların ana direğini;
Adil bir iktisadi düzen kurmak olmalıdır.
Adil bir sosyal düzen kurmak olmalıdır.
Adil bir idari düzen kurmak olmalıdır.
Adil bir hukuki düzen kurmak olmalıdır.
Adil biyolojik ve fizyolojik düzen kurmaktır.
Nihai Hedefi;
Adil bir dünya düzeni kurmak olmalıdır.
Yani adil iktisadi, sosyal, hukuki ve idari düzen kuranların ancak adil bir dünya kurmak umudu olabilir. Yoksa siyaset, bir leş, bir seyislik işi olur. Oysa siyaset hakkaniyete varan adaletli bir yol olmaktan çıkar, leş ve çıkar mücadelesine dönüşür. Desene adil bir sosyal siyaset yerini çıkarcı bir sosyal siyasete dönüştürür. Sosyal siyasetin ana ilkeleri vardır. Bu ilkeler sıratı müstakim yolunun ana levhalarıdır. Bunlar Sosyal Siyasetin Anayasal İlkelerdir. Sosyal siyaset yapacakların bu yedi ilkeye iman etmeleri zorunludur. Beş ve yedi rakamının manası derindir.
c. Emaneti Ehline Verme İlkesi: Emanet ehline verilmeyince halkın kıyameti kopmuştur. Terakkiye mani olunur. Yoksa bireylerin, toplumların ve devletlerin terakkilerine engel olunmuş ve halkın geleceği tehlikeye sokulmuş olur. Ehliyet, sadece nefsen değil, aklen buluğa ermek demektir. Desene hak elde etme, fiili tasarrufta bulunma ehliyeti farkındalığı. Taşıt kullanmak için ehliyet zorunludur. İnsan yönetmek için de ehliyet farzdır. Ehliyetsiz ve liyakatsiz yönetici sinelere yüktür. Desene ayakların baş, başların ayak olduğu toplumlar, hezimeti baştan kabul etmişlerdir. Anlaşıla bu yaz çok kurak /sıcak geçecek. Fasulyelere, hıyarlara su verin. Kabaklara yol verin. Yanlarına da birer kazık çakın. Omurgasız canlılar, kazıklara yaslanırlar bilesiniz.
Kur’ân’da yöneten ve yönetilenler arasında en önemli ilkelerden biri de emanetlerin ehline verilmesidir. Bu Kur’ân’ın anayasal bir ilkesidir. Üst norm niteliğindedir. Yöneten ve yönetileler arasında ikincil ve kapsamlı bir emirdir. Allah emanetleri ehline vermeyi emreder. Bu ilkenin ihlali anayasal bir ihlaldir. Bu ilkeyi ihlal edenler her ne kadar dindar görünseler de ancak devlete ve millete hıyanetlik ederler. Emanet ehline verilmediği zaman devletin ve insanların kıyameti kopmuştur. Devlet ve vatandaşların geleceği çalınmış, terakkisi engellenmiştir. Devlet ve millete zülüm reva görülmüş olur.
Devlet görevleri emanet görevlerdir, emanet görevlerde ise bilgi, tecrübe ve liyakat esastır. Bu emanet görevlerdeki idareye ehil olmayan kişiler getirilmesi devletin ve vatandaşların çilesidir. İşlerin yürümemesi, fitne ve fesadın yaygınlaşması, insanların birbirine düşmesi gibi kıyamete yolculuk başlamıştır. Bu Kur’ân’ın en önemli emirlerinden biri olan anayasal bir ihlaldir. Müslümanlar şu örneğe dikkat etmelidirler. Mekke’nin Fethinden önce Kâbe’nin anahtarı Osman b. Talha’daydı. Kendisi Kâbe’nin bakımını yapardı. Peygamber (sav), Mekke’ye girince Kâbe’de iki rekât namaz kılmak istedi. Osman b. Talha buna izin vermedi. Hz. Ali anahtarı ondan zorla aldı. Kâbe’nin içine girdiler ve namaz kılıp çıktılar. Henüz Osman b. Talha Müslüman olmamıştı. Peygamberimizin (sav) amcası Hz. Abbas, Kâbe’nin anahtarının kendisine verilmesini istedi. Peygamberimiz (sav) de anahtarı amcasına verince, “Allah (cc), size emanetleri ehline vermenizi emreder” ayeti nazil oldu. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) anahtarı, Osman b. Talha’ya geri verdi. Peygamberimiz (sav) “Ey Osman! İşte Kâbe’nin anahtarı! Bu gün iyilik ve vefa günüdür. Sen cahiliye zamanında bu vazifeyi layıkıyla yaptın. İnanıyorum ki şimdi daha güzel bir şekilde yapacaksın” buyurdu ve anahtarı herkesin huzurunda ona teslim etti. Bu büyüklüğü gören Osman Bin Talha bu din olsa olsa hak dindir diyerek imana gelmiştir. Şimdi bize bakarak insanların imana gelmesi mümkün müdür?
Yönetimde ve kararlarda;
d. Şûra İlkesi* / şûra ile icma, ittifak / nitelikli çoğunluk ve salt çoğunluk. Ehlisünnet ve’l cemaat yöntemi. İttifakla alınan karar, nitelikli çoğunlukla alınan karar ve salt çoğunlukla yönetimde kararlarla ancak yürürlük sağlanır. Yahut Ehlü’l Hal ve’l Akd yöntemi. Ortak akıl veya kollektif şuur.
e. Birlik ve beraberlik sağlayan çimento uygulamalar:
Kardeşlik / Vatandaşlık İlkesi: İslam dini adeta bir denge, terazi ve tevhit dinidir. Sosyal hayatta adaletin terazisinin tevhidini kurar. Kadın ve erkek arasında dengenin tevhidini kurar. Emek sermaye arasında dengenin tevhidini kurar. Devlet ve vatandaşı arasında dengenin tevhidini kurar. Suç ve ceza arasında denge kurar. Fakir ve zengin arasında denge kurar. Alıcı ve satıcı arasında terazi tutar. Desene haklı ve haksızı belirlemek için kurallar koyar, tevhide boyar. Vicdani adaletin terazisi bozulmuşsa yapılacak bir şey yoktur. Tuz kokmuştur.
Emek ve sermaye dengesinin kurulması toplumların sosyal barışı kurabilmeleri için önemli bir ilkedir. Hemen bütün toplumlarda emek ve sermaye dengesizliğinden taraflar arasında sorun çıkmaktadır. Emek ve sermaye dengesini kuran toplumlar barış ve huzuru yakalamışlardır. Emek sömürüsü bir tür riba olarak görülmüştür. Sermayenin garantili getirisi ve emek sömürüsü mahza hâksiz kazanca sebebiyet vermiştir. Toplumlar emek ve sermaye dengesini kurdukları ölçüde sosyal adaleti ve sosyal barışı kuracakları malumdur. Dünyada adil bir ekonomik düzen kurmak her insanın ve her Müslümanın görevidir. Sen çalış ben yiyeyim, başkasının alın terinin haksız bir şekilde elde edilmesi büyük bir günah görülmüştür. Başkasının mazlum yetinden ve mağduriyetinden istifade etmek iğrenç bir gelir yöntemidir. Bunun için edimler arasındaki dengesizlik gabn, garar ve riba yasaklanmıştır. Saygılarımla.