Neden değiştik biz böyle?
Biz bu değiliz.
Peki ama neyiz?
Akademik etiket için bilim yapanlardan mı? Kaldırılalım akademik etiketleri, kaç kişi bilim yapar?
Bilimi bilim için yapanlar; başka bir deyişle bilimle nefes alanlar, insanlığa faydalı olma derdiyle yananlar, yanmakla kalmayıp gecelerini gündüz yapanlar…
Buyursunlar efendim…
-Bendeniz bilim
Yerim: Güzel ülkem
Tanımım: Nedensellik, merak ve amaç beslerim, olguları ve iddiaları deney, gözlem ve düşünce aracılığıyla sistematik bir şekilde incelerim; ben entelektüel ve pratik disiplinler bütünüyüm.
-Daha anlaşılır yap kendini!..
-Yani gözlemleyebildiğimiz evrenin deneysel, mantıksal ve gözlemlere dayanarak açıklanabilmesini sağlarım.
-Bu kadar mı?
-Elbette hayır!..
-Peki farkın ne senin?
-Beni diğer disiplinlerden ayıran en önemli özelliğim, savunmalarıma somut kanıtlar bulmam ve bu yüzden de güvenilir olmamdır.
-Güvenilir mi?
– Beni tutan ellerin beyinleriyle güven sağlarım.
-Duyamıyorum seni, ne dedin, ne dedin? Kimin eli? Kimin elleri? Eller, eller, eller…
Sallanır dile gelir
Bülbüller güle gelir
Öpülür hale gelir
Konuşan ellerimiz; eller, eller, eller…Alooo ses gelmiyooo… Ses pardon bilim düştü!
Olay yeri inceleme:
-Alo merkez!
-Merkez dinlemede.
-Makale caddesinde düşen şüpheli birileri var.
-Anlaşıldı tamam! Malum yere seyir halindeyiz.
Birkaç dakika sonra:
-Alo merkez! Malum yere intikal ettik, malum kişileri malum yerde gördük. Malum şahıslar malum şekilde duruyor.
-Hangi malum şahıslardan bahsediyorsunuz?
-Araç içinde beş kişi var efendim.
-Araç alkollü mü?
-Hayır efendim, dizelmiş.
-Anlaşılmadı tamam!
-Olgu, iddia, deney, gözlem ve düşünce hepsi aynı araçtalar merkez…
-Anlaşıldı tamam! Bunlar nereden düşmüşler?
-Bilmiyorum merkez. Malum şahıslar arandı.
-Tarandı mı? Neden tarandı ki? Önce bir aransaydı!
-Hayır taranmadı, arandı merkez! Alo, merkez! Sesim geliyor mu?
-Dinlemede merkez, malum şahısları sistematik bir şekilde inceleyin!
-Olumsuz efendim! Malum şahıslar bizi entelektüel ve pratik disiplinler bütününe şikayet edecekmiş.
-Anlaşıldı merkez, çevre güvenliğini alın, uzman ekip gönderiyorum.
-Merkez, uzman ekibe gerek kalmadı; malum kişilerin içleri boş.
-Anlaşıldı tamam. Nereden anladınız boş olduğunu?
-Üzerinden SCIE geçti efendim…
Makale caddesine gönderilen tamsın royter çekici sesini sonuna kadar açtığı radyosuyla malum aracı toplar.
Neden değiştik biz böyle?
Kime, neye yaradı bu öfke?
Zaman nasıl da hızlı akıyor
Sokul yanıma, durma öyle
Bilimi akademik etiket için değil de bilim için yapanlara selam olsun!..
(Polis telsiz konuşmalarının bazı içerikleri Feyzullah Arslan’ın “Gül, Güldür, Düşündür” kitabından alınmıştır).
6 yorum
Aynı düşünce ve huzursuzluğu hissedenlerin birbirinden haberdar olması güzel. Belki
bir çözüm gelir ardından. Teşekkürler
Çözüm gelmesini 4 bin gözle bekliyorum hocam, akademik etiket kazanma PUANI nedir ki?
-Doçentlik taze mi?
-Taze abla, derya kuzusu bunlar, hey maşşalahhh…
-Öyleyse ver bana oradan 1 kilo taze doçentlik!..
Sayın Sema Yılmaz(Prof. Dr.)
Yazınızdaki atmosferden,içime hüzün doldu…
Ama,bu hüznü,bir kenara koyuyorum!
Çok mutlu olduğum durumu arz edeyim:
Profiliniz!..
Kolay kolay elde edilemeyecek akademik çalışma ve birikim…
Birkaç merakımı sorayım:
1-Türkiyede/ Türkiyemizde,
Tıbbi-biyolojik araştırma yapan bilim kuruluşları ve üniversiteler var mıdır ?
Bu kuruluşlar, tanıtılıyor ve destek görüyor mu?..
Aklıma,hatta; gözümün önüne, Sakıb Sabancı’nın göz yaşları,geliyor;
“Zenginim; geniş imkanlarım var ama,oğlum Metine,bir ayakkabı alamadım!..” diye, dertlenmişti.
Bildiğim kadarı ile bir okul veya yurt açtı.
Benim çevremde-muhitimde,romatizma olan bir bebek, beni çok etkiledi!.,Kendimce, araştırmalar yaptım ve tedavisi olmayan,200’e yakın türü tespit edilen bu hastalıkla ilgili,son gelişmeleri,merak ediyorum.(Bu bebekte, B-27 proteini yüzünden gözlerde,tomurcuklu iltihap; dizlerde şişme ve iltihap ile crp,80 çıkmıştı!.,)
2-Siz kan uzmanısınız.Tabii ki; bu uzmanlığınızın sınırlarını ve imkanını bilemem. Ama,beyaz kan hücrelerinin üzerine yapışan -parazit- protein hücrelerinin neden olduğunu öğrendiğim,bağışıklık sistemi sapkınlığına çözüm bulma işi, sizin de konunuz oluyor mu?..
Eğer,çalıştığınız veya ilgilendiğiniz kurumlarda,bu konuda,bir araştırma yapılıyorsa, katkıda bulunmaya hazırım.
Saygılar sunarım…
Sayın Daldaban,
“Bilim ayakkabısını” giyip koşanlardan olabilmektir amacımız; bilimin tadına varıp, insanlığın yararına sofra kurmaktır tüm çabamız…Bizim zenginliğimiz de sahip olduğumuz ve olacağımız bilimdir.
Sizin sorularınıza cevaben şunları yazabirim:
1. Ülkemizde elbette bilimsel projeleri organize eden üniversiteler, hastaneler mevcut. Bütçe desteği sağlayan TÜBİTAK da araştırma yapılmasını sağlamakta. Ayrıca ilaç firmalarının yurt içindeki araştırma laboratuvarlarında da imkan sağlanıyor.
Ama bütçe desteği için mutlaka kaliteli ve özgün değeri yüksek olan araştırma protokolleri yazmak gerekiyor.
Çocuk Romatoloji Bilim Dalı bahsettiğiniz vaka ile ilgili açıklama verirse daha iyi olur.
2. İmmünoloji yani bağışıklık sistemini inceleyen bilim dalı her geçen gün moleküler seviyede yaptığı çalışmalarla ilerliyor. Yakından takip edebilme çabasında olan biri olarak, immün sistem bir saatli bomba gibi, hangi hücrede ve ne zaman patlayacağı, patlatacağı belli değil…Hem iyiliğimize hem kötülüğümüze hizmet eden bir sistem… Dış tehditlerden-virüs, bakteri, parazit, mantar- bizi korurken; bazen de kendimize ait olan dokularımıza savaş açabiliyor. Denge önemli. Ama bu dengeyi KİM, NEDEN bozabiliyor?
İşte tüm mesele!..
Hücre araştırmalarım var, mezenkim kök hücreleri haricinde, şu anda kumulus hücrelerini çalışmaktayız. Bu konuda hücre kültür laboratuvarları olan üniversitelerimiz var, Yeditepe, Biruni Üniv gibi…ve diğer üniversiteler…Doktora programları bu alanda çok değerli hizmet vermektedir.
Ülkemizin bu amaçla çalışan doktorları, biyologları pek çok…
Saygılarımla
Teşekkür ediyorum.
Çok nazik ve sevecen cevabınız,kişiliğinizin gücünü gösteriyor…
Çalışmalarınızda başarılar dileyerek
değerinizin anlaşılıp korunmasını da temenni ederim…
Saygılarıma…
Sayın Daldaban,
Teşekkür ederiz.
Ülkemizdeki pek çok değerin ÖNCE ANLAŞILMASINI temenni ederiz. KORUMA/KORUNMA zaten anlaşılmanın doğasinda var.
Saygıyla